Buradasınız
Tarih Neden Hep Kralları Yazar?

Dünyamızdan sayısız firavun, imparator, kral, şah ve padişah geçti. Tarih kitaplarında yiğit, gözüpek ve zalim krallardan, sultanlardan söz edilir. Sezar, Büyük İskender, Tutankamun, Frederik, Fatih ya da Napolyon Bonapart… Kitaplar onların büyüklüklerini anlatıp durur bize. Onların zaferlerinden, savaşlarından, sonsuz zenginliklerinden; onlar için yapılan görkemli yapılardan, ihtişamlı mezarlardan bahsedilir.
İşçi sınıfının sanatçısı olan, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, bu duruma dizeleriyle isyan eder. “Okumuş Bir İşçi Soruyor” şiirinde düşünmeye, sorgulamaya çağırır dünya işçilerini. Dünyanın her neresinde olursa olsun, adı ister Sezar, ister Filip, ister Konstantin olsun o hükümdarlar değildir dünyayı döndüren. Tüm zenginlik ve ihtişam, üretenlerin ve ezilenlerin emeği üzerinde yükselir, can bulur.
Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?
Kitaplar yalnız kralların adını yazar.
Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,
Kim yapmış Babil’i her seferinde?
Yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
Altınlar içinde yüzen Lima’nın?
Ne oldular dersin duvarcılar
Çin Seddi bitince?
Yüce Roma’da zafer anıtı ne kadar çok!
Kimlerdir acaba bu anıtları dikenler?
Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
Savaşlarda krallar, altın üzengilerle süslenmiş cins atlarının üzerinde otururlar. Güçlü ve ihtişamlı görünürler. Cenk meydanlarında al kanlara belenenler, ölüp gidenler, krallara zafer kazandıranlar yoksul emekçilerden başkası değildir. Savaşlarda ezilenler, cepheye sürülenler, ölenler, öldürenler onlardır ama zafer, şan ve servet kralların, sultanların, imparatorların olur. Tarih kitapları sadece onları yazar. Brecth, sorduğu sorularla emeğine, alın terine el konulan ezilenlerin yok sayılmasına karşı çıkar tüm gücüyle. Ve yine sorar:
Yok muydu saraylardan başka oturacak yer
Dillere destan olmuş koca Bizans’ta?
Gün doğumundan gecenin kör karanlığına dek çalışan, alın teri dökenler devasa bir zenginliği üretirken, bir lokma ekmeğe muhtaçtırlar. Üretenler, var edenler asırlar boyunca hep ezilen sınıfın evlatları oldu. Bu zenginliğe el koyanlarsa bir avuç asalak. Bugün bu gerçek daha da ayan beyan ortada. Dünyanın %1’lik kesiminin serveti, geri kalan %99’luk kesimin servetine eşit! Bir de düzenin efendileri, utanmadan kalkıp herkes eşit ve özgürdür diyorlar!
Tablo böyleyken, egemenlerin kirli hesapları ve hırsları hiç bitmiyor. Çalmaya çırpmaya, yoksullaştırmaya, acı vermeye devam ediyorlar. Onların çıkarları ve hırsları uğruna sayısız savaş yaşandı, yaşanıyor. Savaş dünyanın her yerinde yoksullar için acı, gözyaşı, yıkım ve ölüm demektir. Egemenler içinse yağma, talan, iktidar ve para.
İspanyalı Filip ağladı derler
Batınca tekmil filosu.
Ondan başkası ağlamadı mı?
Yediyıl Savaşı’nı 2. Frederik kazanmış.
Yok muydu ondan başka kazanan?
Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
Ama pişiren kim zafer aşını?
Her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam.
Ama ödeyen kimler harcanan paraları?
İşte bir sürü olay sana
Ve bir sürü soru.
Egemenlerin tarihi, daima fırt diye fırlamış büyük adamları anlatıyor. Bugün de büyük adamların, kendini kurtarıcı olarak sunanların peşinden gitmemiz isteniyor. Bizi sürü kendilerini de çoban yerine koyanlar da var. İstiyorlar ki biz işçiler ve yoksullar daima büyük adamların peşinden koşalım, kendi gücümüzün farkına varmayalım. Oysa bizleri, kendilerini “kurtarıcı” olarak sunanlar kurtaramaz; onlar bizi bu şekilde aldatıp sömürüyorlar. Bizleri kurtaracak olan bizlerden başkası olamaz. Bunun yolu da biz işçilerin bir araya gelmesi, birleşmesi ve kardeşleşmesidir. Yalanlara aldanmadığımız ve tüm zenginliği var eden bir sınıf olduğumuzun farkına vardığımız gün, tarih kralların adını değil bizim toplumu dönüştürme öykümüzü yazacak!
Karabalık Misali!
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....