Buradasınız
Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
Gebze’den bir işçi

15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi Türkiye işçi sınıfının gücünü gösterdiği, meydanlara çıkarak dosta düşmana “ben de varım” dediği büyük işçi eylemlerinden biridir. Peki, bu güne gelinmeden önce tarihin sayfalarını karıştırdığımızda işçi sınıfının mücadelesine dair neler buluruz? Unutturulmaya çalışılan tarihin sayfalarında 1968 Magirus Grevi karşımıza çıkar.
Sosyete terzisi olarak bilinen İzzet Ünver 1963’te Otobüs Karoseri ve Ünver Sanayi Tesisleri adında iki otomotiv şirketi kurarak üretime başlar. Alman Magirus-Deutz lisansı ile üretilen ilk otobüsler Anadolu’daki ulaşım firmaları tarafından beğenilir. Siyasi liderlerle yakın ilişkisi sayesinde Ünver, etkisini giderek arttırır. Pazarda tekel durumundan faydalanarak iyi kazanç elde eder. Radyo yayınlarında reklamlara hız verir. Reklamlar sayesinde bir slogan yayılır: “Ne geçti? Magirus geçti!”
Patronun kârını daha da yükseltmek için ilk başvurduğu yöntem işçi ücretlerini düşürmek olur. Ücretleri yüksek işçiler işten atılır, düşük ücretle yeni işçiler alınır. Bir sene içinde 300 işçi işten atılır. İşçilere onur kırıcı biçimde baskı uygulanır. Öyle ki tuvalete gidişte marka uygulamasını getiren ilk otomotiv firması Magirus olur. Günde üç kere marka verilir ve üç dakika içinde dönmeyenler cezalandırılır. 1967’de işçiler Öz-Maden-İş Sendikasına kaydolurlar. Saldırıların ve baskıların artması nedeniyle işçiler toplu sözleşme yapamazlar. Patron “sendika gerekiyorsa onu da biz getiririz” diyerek kendi soyadı ile Ünver-İş Sendikasını kurar. Her türlü hileye, baskıya rağmen sınırlı sayıda işçi sendikaya üye olur. İşçiler gizlice Maden-İş Sendikasına üye olmaya başlarlar. Örgütlenmeden sonra patron, sendika temsilcilerini işten atar. Fakat işçiler kararlı davranırlar. Bir hafta süren oturma grevi sonrasında temsilciler geri alınır.
Maden-İş ile patron arasında 55 maddelik toplu sözleşme görüşmeleri başlar. Bu maddelerin ancak 27’si kabul edilir. Patronun talepleri hiçbir şekilde kabul etmeyeceğini belirtmesi üzerine grev 5 Kasım 1968’de 460 işçinin katılımıyla başlar. Sendika ve grevci işçiler taleplerini kabul ettirmenin yolunun dayanışmadan, destek almaktan geçtiğini bilirler. Bunun için İstanbul caddelerine “Magirus’ta Grev Var” diye yazılar yazarlar, afişler yapıştırırlar. O günün radyoları “kim geçti? Magirus geçti” reklamlarına devam ederken Magirus işçileri bu reklama kısa ama anlamlı bir ekleme yaparlar: “Nereden geçti? İşçinin sırtından geçti!” İşçiler, sendikanın fabrika karşısında kiraladığı arsaya yerleşirler. Bütün işçiler oy kullanarak ortak kararlar alırlar. Bütün işçiler sıralı bir şekilde nöbet tutarlar. Topkapı ve Silahtar bölgesindeki diğer fabrikaların desteğiyle yemek sorunu da çözülür. Grev yerinde tarihsel işçi mücadeleleri öğrenilir, sınıf bilinci güçlendirilir. Bugün yaşanan direniş ve grevlerde olduğu gibi o günlerde de provokasyonlar yapılır, işçiler kışkırtılmaya çalışılır. Magirus patronu, işçileri bölmek için fabrikanın ön tarafına, “işçi arkadaşlar, çalışmak isteyenler serbestçe fabrikaya girip çalışabilirler” diye flama astırır. Aynı zamanda grev gözcüleri engellenmeye çalışılır. Öyle ki ustabaşı bir grevci işçiyi tabanca ile yaralar. Fakat işçiler korkup geri adım atmazlar. Aynı gece bir ustabaşının evi tahrip edilir, greve rağmen çalışan işçileri taşıyan otobüs taşlanır.
49 günün sonunda grev başarıyla sonuçlanır. Çalışma süresi 48 saatten 45’e indirilir. Saat ücretlerine zam yapılır. Birinci yıl 22 günlük, ikinci yıl 37 günlük yıllık ikramiye verilmesi ve ayda 10 saatlik prim ödenmesi kararlaştırılır. Asgari ücret iş güvencesini sağlamak için yüksek tutulur. Sonraki yıllarda örgütlülük düzeyi daha da yükseltilerek kazanımlar arttırılır. Bir zaman sonra borçlarını ödeyemediğini iddia eden İzzet Ünver’in Magirus’u Koç Holding’in şirketi olur. Yola Otokar şirketi olarak devam eder. İşçilerin mücadelesi sürer. Mücadelenin nasıl başarıya ulaşabileceğine dair esas olarak o günden bu güne değişen bir şey yok. Geçmiş işçi kuşakları korkmadan, işçi kimliğine sarılarak, örgütlülüklerini büyüterek kazanım elde etmişlerdi. Bugünün işçilerinin de geçmişin sayfalarından alacağı derslerle yola devam etmekten başka yolu yok.
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...