Buradasınız
TÜİK Kimin Hizmetinde?
Gebze’den bir işçi

Aldığımız ücrete yapılan zamları, satın aldığımız her türlü mal ve hizmetin fiyatını kim, neye göre belirliyor? Bu soruya eminim herkesin bir cevabı vardır. Kafamızdaki cevapları bir kenara bırakarak ait olduğumuz sınıfın penceresinden bakarsak cevap açık ve net: Sermaye sınıfı! Aynı sermaye sınıfı ekonomik krizin faturasını işçi sınıfına kesiyor. Bunu da siyasal iktidar ve devletin kurumları aracılığıyla yapıyor. Kriz derinleştikçe kurumların patronlardan yana daha açık bir şekilde nasıl tavır aldıklarını, işçi ve emekçiler olarak açık bir şekilde görebiliyoruz.
Mesela TÜİK’e (Türkiye İstatistik Kurumu) daha yakından bakalım. Temel görevi şu şekilde ifade ediliyor: “Ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda, veri ve bilgilerin derlenmesini, gerekli istatistiklerin üretilmesini, yayımlanmasını ve dağıtımını yapmaktır.” Görev tanımı bu kadar açık bir kurum, gerçek enflasyon verilerini açıklamak yerine, iktidarın yönlendirmesiyle rakamlara takla attırıyor, sermaye sahiplerinden yana sınıfsal tutum alıyor. Gerçekte yüksek olan enflasyon oranını düşük gösterip böylelikle milyonlarca işçiye, emekçiye düşük ücret verilmesini makul göstermiş oluyor. Ekonomik yıkım büyüdükçe, siyasal iktidar enflasyonu ekonomiyi büyüterek düşüreceklerinden bahsedip “işçimizi, memurumuzu, emeklimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” diyor. Elbette verilen sözler laftan öteye gitmiyor hatta kaşık ile verdiklerini kepçe ile alıyorlar. İşçiyi, memuru, emekliyi daha da eziyorlar. En temel ihtiyaçlara, ürünlere erişimimiz gittikçe zorlaşıyor. Döviz karşısında Türk Lirasının astronomik düşüşüyle birlikte zam fırtınası durmak bilmiyor. Çarşı pazarda ürünlerin etiketlerinin değişmesi artık anlık oluyor. Ücretlerimiz elimize geçmeden eriyen buz gibi hızla elimizden kayıp gidiyor. Biz hızla yoksullaşırken patronlar sınıfı ise kasalarını dolduruyor ve daha da zenginleşiyor.
Patronlar sınıfı, karşılarında kendi çıkarlarını savunan, haklarını büyütmek için mücadele eden bir işçi sınıfı istemez. Bilinçli ve örgütlü işçi sınıfı onların çıkarlarına ters düşer. Enflasyon rakamları üzerinde oynanan oyunları boşa çıkartmak biz işçi sınıfının mücadele konusudur. Artan hayat pahalığına karşı işçi dayanışmasını her alanda var edebilmeli, bize düşük ücret dayatılmasına ve yoksulluğu karşı birlikte mücadele etmeliyiz.
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...