Buradasınız
Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!
Gebze’den bir işçi
Biz işçiler çeşitli sorunlar yaşıyor, hayatın hengâmesi içinde bu sorunlara aşılamaz, çözüm bulunamaz gözü ile bakıyoruz çoğu zaman. Örgütsüz olduğumuz ve bu sorunların birbiri ile bağlantısını göremediğimiz için çözümsüz sorunlar olduğunu düşünüyoruz.
Fabrikadaki çalışma koşullarımızdan başlıyor her şey. Fabrikada çok düşük ücretler ile çalışıyoruz. Birçok fabrikada ya asgari ücret ya da asgari ücretin biraz üzerinde bir maaş ile çalışmak zorunda kalıyoruz. Açlık sınırı 1000 liranın üzerinde. 800 ya da 900 lira maaş haliyle yetmiyor. Ev kirası, elektrik, doğalgaz, okul masrafları derken aldığımız para kuşa dönüyor. Burada devreye fazla mesailer giriyor. Biz işçiler maaşımızı biraz daha artırabilmek için fazla mesailere kalıyoruz. Zaten en az 8, 10 saat olan çalışma süremiz zaman zaman 15-16 saatte kadar çıkıyor. Mesaimizden kesilmesin diye hastalandığımızda rapor bile alamıyoruz. Çünkü en ufak bir kesinti aybaşında bir masrafın eksik kalması anlamına geliyor. Haliyle bu kadar uzun saat çalışma, iş kazası ve meslek hastalığı riskini de kat be kat artırıyor. Zaten iş güvenliği önlemleri alınmadığı için fabrikalarda yaşamlarımız pamuk ipliğine bağlı. Buna bir de uzun iş saatlerinin verdiği yorgunluk ve stres de eklenince iş kazası kaçınılmaz oluyor. Sonra “işçinin dikkatsizliğinden” diyerek iş kazalarının sorumluluğunu işçiye bağlıyorlar. Bu koşuların bir diğer sonucu da meslek hastalıkları. İşçiler iş güvenliği önlemleri alınmadığı için uzun saatler boyunca çalışınca bel boyun fıtıkları, kas ağrıları, akciğer rahatsızlıkları gibi sorunlar yaşıyorlar.
Bu kadar uzun çalışınca sosyal hayat diye bir şey de kalmıyor haliyle. Ailemizle meselâ sinemaya bile gidebilmemiz için önce zamana, sonra paraya ihtiyacımız var. Zaten üç kuruş maaş alıyoruz. O da en temel ihtiyaçlarımıza bile yetmiyor. Aslında insanın en büyük ihtiyaçlarından bir tanesi de sosyalleşmekken buna bile fırsat bulamıyoruz. Böylesine uzun saatler çalışmak, zamanla ev ile iş arasına sıkışmamıza neden oluyor.
Bütün bu sorunlarımızın kaynağında uzun iş saatleri ve aldığımız düşük ücretler yatıyor. Şöyle bir düşünelim; gerçekten insanca yaşayabileceği bir maaş alan bir işçi, fazla mesailerde heba olmak ister mi? 14 hatta 16 saat çalışır mı? Elbette hayır. Gerçekten iyi bir maaş alan bir işçi, buna gerek duymaz. O zaman o işçinin iş kazası ve meslek hastalığı riski de azalmış olur. O durumda ev ile iş arasına sıkışmaz, sosyal hayattan da kopuk olmayız.
Bizleri ev ile iş arasına sıkıştıran, sosyal hayattan koparan uzun iş saatleri ve düşük ücretler hepimizin hayatını olumsuz etkiliyor. Aslında tüm bunların temelinde biz işçilerin örgütsüz oluşu var. Önümüz 1 Mayıs. İşçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü. Böylesine anlamlı bir günde bir araya gelmeli; ücretlerin yükseltilmesi, iş saatlerinin kısaltılması, iş kazalarının son bulması için alandaki yerimizi almalı ve taleplerimizi haykırmalıyız.
Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Düşürülsün!
Tahterevalli
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...