Buradasınız
Yalnız ve Çaresiz Değiliz!

İstanbul Fatih’te dört kardeş, evlerinin kapısına “dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin” notu bırakarak intihar etti. İki gün sonra, bir siyanürle intihar haberi de Antalya’dan geldi. İntihar edenlerin yakınları acı çekiyor, toplum üzülüyor. Fakat bu durumu umursamayan yandaş medya, insan aklıyla alay eden ve mide bulandıran haberler yaparak, intiharların asıl nedeninin işsizlik ve yoksulluk olmadığını kanıtlamaya girişti. Meselâ gerçeği ahlâksızca ve acımasızca katletmekte pek mahir olan bir gazete, intiharları ateizme bağladı. Bir başkası ise “şok şok” tarzında bir haberle, intiharların arkasında yoksulluğun değil psikolojik sorunların olduğunu ilan etti. Türkiye’de ekonomik sorunlar olduğu algısı yaratmak için intiharlarla yoksulluk arasında bağ kuruluyormuş! Peki, Türkiye’de ekonomik sorun, kriz, işsizlik ve yoksulluk yok mu? Elbette var ama zenginlik içinde yüzen, paraya para demeyen iktidar sahipleri ve yandaş medya kalemşorları için yok!
Siyanürle intiharlar, muktedirlerin ve fildişi kulelerinde yaşayanların gerçek yüzünü bir kez daha açığa vurdu. Bunların tüm derdi iktidarlarını korumak, daha fazla zenginleşmek, ayrıcalıklı lüks yaşamlarına devam etmektir. Bu yüzden işsizliğin ve yoksulluğun doğurduğu sorunların üzerini kapatmaya, gerçekleri çarpıtmaya, hedef şaşırtmaya çalışıyorlar. Biz işsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk dedikçe; onlar, “bakın dış mihraklar var”, “bakın ülkemizin büyümesini istemiyorlar”, “bakın dört tarafımız düşmanlarla çevrili”, “bakın yerli ve milli olmalıyız” diyorlar. Egemenlerin kadim yöntemidir: Milli duyguları kışkırt, insanların düşünce süreçlerini belirle, algılarıyla oyna ve toplumsal sorunları unuttur! Bu, bildiğimiz “cambaza bak cambaza” taktiğidir ama işçi sınıfı örgütsüz olduğu için işe yarıyor.
Peki, insanların intihar etmesinin ya da kendilerini yakmasının arkasında ne var? Psikolojik sorunlarla işsizlik ve yoksulluk arasında bir bağ yok mu? Biz psikolog değiliz ama her psikolojik sorunun arkasında insani ve toplumsal sorunlar olduğunu biliyoruz. Zaten toplumsal sorunların üzerinden atlayan psikoloji bilimi, psikolojik sorunların derinine inip gerçekleri açığa çıkartamaz. Dünyamıza ve yakın coğrafyamıza şöyle bir bakalım, ne görüyoruz: Ekonomik kriz, savaş, işsizlik, kent varoşlarına yığılmış milyonlar, göç yollarına düşen yüz binler, yoksulluk ve çaresizlik! İnsan ürettiği, kendini özgür ve toplum için yararlı hissettiği zaman mutlu hisseder. Oysa işsizlik, yoksulluk, kölece çalışma zorunluluğu ve gelecek belirsizliği insanın ruhunda derin bir boşluğa ve travmaya yol açar. Yalnızlık, çaresizlik ve işe yaramıyorum duygusu insanı bir çıkmaza sürükler, ruhsal bütünlüğünü bozar. Dolayısıyla insanı insana, insanı doğaya yabancılaştıran, insan ruhunda derin bir yıkıma yol açan kapitalist sömürü düzenidir.
İşsiz kalan, evine ekmek götüremeyen, çocuklarına bakamayan bir anne ve babanın psikolojisi ne kadar sağlam olabilir? Hayat pahalılığından beli bükülen, çocuklarını doğru düzgün besleyemeyen, gelirini bir nebze olsun arttırmak için gece gündüz çalışan bir anne ve baba nasıl mutlu olabilir? Daha hayatının baharında işsiz kalan, hayatını kazanamayan, kendini sıkışmış, değersiz ve umutsuz hisseden bir gencin ruhunda fırtınalar kopmaz mı? İnsan bir yük hayvanı değildir ama kapitalist düzende gördüğü muamele ondan farklı değildir. Sömürücü efendiler bu gerçekleri sorgulamayalım, görmeyelim, kavramayalım, itiraz etmeyelim istiyorlar.
Onlar istemiyorlar ama biz inatla onların “görme” dediğini görecek ve göstereceğiz! Meselâ Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) son açıklamasına göre, işsiz sayısı 4 milyon 650 bin kişiye ulaştı. Üstelik siyasi iktidarın denetiminde olan TÜİK, işsizliği düşük gösteriyor. İnanılmaz ama gerçek; TÜİK, dört hafta içinde herhangi bir iş başvurusu yapmayanları ve iş bulmaktan umudunu kesenleri işsiz saymıyor. Bunları da eklediğimizde işsizlerin sayısı 7 milyon 305 bine yükseliyor. İşsizlerin 2 milyon 801 binini ise 15-34 yaş grubunda yer alanlar oluşturuyor. Yani gençler, yaşamlarının en dinamik, en verimli döneminde işsizliğe ve umutsuzluğa itiliyorlar.
Fakat Hazine ve Maliye Bakanına göre, “ülkede ekonomik kriz var” diyenler, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturuyorlarmış! Demek ki ekonomik krizi iliklerine kadar hisseden milyonlarca emekçinin bu hissi gerçek değil bir algı! Bakan öyle diyor! Baksanıza, zaten enflasyon da yüzde 8,55’e düşmüş! Bunu da bakan söylüyor! İnsan, kimi film ve şarkıların konusu olan şu meşhur sözleri hatırlamadan edemiyor: Ayrı dünyaların insanlarıyız!
Biz emekçilerin dünyasına dönelim ve gerçekleri bir kez daha hatırlatalım: Geçen sene bu aylarda resmi enflasyon yüzde 25’i aşmıştı. Ama emekçilerin hissettiği enflasyon yüzde 30’ların üzerindeydi. Kış aylarında gıda enflasyonu yüzde 33’ü ve sebze-meyve enflasyonu ise yüzde 80’i bulmuştu. Enflasyonun artmasıyla birlikte, iğneden ipliğe her şeye yüksek oranda zam yapıldı. Meselâ son bir yılda otoban ücreti yüzde 40, elektrik %60, makarna %58, pirinç %50, beyaz peynir %61 oranında zamlandı. Fırlayan hayat pahalılığı karşısında işçi ücretleri eriyip gitti, alım gücümüz düştü. Zaten elimize ne kadar para geçtiği değil, bu parayla ne kadar geçim aracı aldığımız önemlidir. Krizle birlikte alım gücümüz düştüğü için, reel ücretimiz de düşmüş oldu. Yoksulduk, daha fazla yoksullaştık.
Şimdi siyasi iktidar çıkıp diyor ki “enflasyon düşüyor.” Hadi diyelim öyle oldu. Peki, geçen sene tırmanan enflasyon karşısında eriyen ücretlerimiz telafi edilip alım gücümüz korundu mu? Hayır! Reel ücretimiz ve alım gücümüz yere serildikten sonra, siyasi iktidar ve sermaye sınıfı enflasyonun düştüğünü söyleyerek bizi sefalet zammına mahkûm etmek istiyor. Siyasi iktidarın resmi enflasyon oranını göstererek, asgari ücret zammını son derece düşük miktarda belirlemek isteyeceği bir sır değildir. Oysa Ekim ayı itibariyle dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 6 bin 705 lira, açlık sınırı ise 2 bin 58 liradır. Yani Asgari Geçim İndiriminin dâhil olduğu asgari ücret, açlık sınırının altında kalmıştır. Zaten 16 milyon 831 bin kişinin devlet yardımıyla yaşama tutunmaya çalışması çok şey anlatmıyor mu?
Giderek artan işsizlik ve yoksulluk emekçilerin canını yakıyor. Ama işçi ve emekçiler yalnız ve çaresiz değildir. Üreten, alın teri akıtan milyonlar yalnız olamaz! Şili’den İran’a, Irak’tan Lübnan’a ayağa kalkan, işsizliğe ve yoksulluğa “Hayır!” diyen milyonlar bu gerçeği açıkça ortaya koyuyor. İhtiyacımız olan şey bir sınıf olduğumuzun farkına varmak, örgütlenmek ve bilinçlenmektir. Gücümüzü birleştirebilirsek bu gidişata dur diyebiliriz.
İşçi Eylemleri Sürüyor
Evet Bakmakla Görmek Aynı Şey Değilmiş
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
Son Eklenenler
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...
- Bir insanın günde ortalama 5000 ila 10000 reklama maruz kaldığı tahmin ediliyor. Sizce bu durumun üzerimizde nasıl sonuçları oluyor? Bu düzenin sahipleri, düşünce biçimimizi ve alışkanlıklarımızı belirliyor, zihinlerimizi çöplüğe çeviriyor. Günlük...
- Kocaeli’den Batman’a işçiler hakları için mücadele ediyor. Kocaeli Gebze’de bulunan Erlau Metal fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan işçiler direnişe geçti. TFF Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’na ait ATR Yapı’nın yapımını üstlendiği...
- Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesinde dünyaca bilinen bir mozaik yer alıyor. “Çingene Kızı” adı verilen ve 1800 yıllık geçmişe sahip bu mozaiğin göreni etkileyen, güçlü bir yanı var. Farklı renk ve dokulardaki binlerce küçük taşın birleşiminden...
- 1 Mayıs yaklaşıyor. Ankara’dan emekçi kadınlar olarak sizlerle 1 Mayıs’a hangi taleplerle katılacağımızı paylaşmak istedik. Bu vesileyle tüm emekçi kadın kardeşlerimizi kendi taleplerini, ortak taleplerimizi birlikte dile getirmek için 1 Mayıs’ta...
- Geçtiğimiz günlerde yandaş medyada tam anlamıyla “yersen” cinsinden bir haberle karşılaştım. Manşeti oldukça cafcaflıydı: “60 bin maaşla çoban bulamıyorlar!” Bu “hadi canım” dedirten cinsten haber, kandırılmaya açık olanlara “köyümüze dönelim,...
- 19 Mart’tan bu yana artan baskılara, gözaltılara, tutuklamalara ve proje okullarındaki keyfi atamalara karşı protestolar devam ediyor. Bursa Demokrasi Bileşenleri ve Anne-Baba Dayanışma Ağı öncülüğünde yüzlerce kişi 19 Nisanda “Hak, Hukuk, Özgürlük...
- Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün, Oryantal Tütün ve TTL Tütün fabrikalarında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 1700 işçi greve çıkmıştı. İşçilerin grevi 12 Nisanda kazanımla sonuçlandı. Doruk Madencilikte çalışan...
- Gebzeli işçi, emekçi kadınlar olarak bir araya geldik ve “UİD-DER ile 1 Mayıslar” videosunu izledik. Sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak, tüm emekçi kadın kardeşlerimizi ortak bir mücadele duygusuyla ayağa kalkmak için 1 Mayıs’a çağırmak...
- Uçak yolculuğu yapanlar bilir. Yolculuk esnasında uçağın kabin basıncının düşmesi, oksijen seviyesinin azalması durumunda oksijen maskeleri devreye girer. Yanımızda çocuğumuz olsa böyle bir durumda çoğumuz maskeyi önce çocuğumuza takmaya çalışırız,...
- Gelsinler yoldaşlar ben hazırım/ İki satır, bir mısra şiirle hazırım/ En karanlık dönemlerde/ Ektiğim tohumlar yeter bana/ Gelsinler yoldaşlar ben hazırım
- Milli Eğitim Bakanlığının proje okul atamalarına tepkiler devam ediyor. Eğitim Sen, proje okul uygulamaları ve atamalarına karşı 18 Nisanda Cağaloğlu Anadolu Lisesi önünde basın açıklaması yaptı.