Buradasınız
Yaşamımıza Örülen Duvarları Kabul Etmeyelim
Bir Amerikan hapishanesinde geçiyor Esaretin Bedeli filmi. Suçsuz olduğu halde müebbet hapse mahkûm edilmiş Andy’nin hapishaneden kaçış öyküsünü anlatıyor. Yıllarca dört duvar arasına hapsedilen insanların psikolojilerini, alışkanlıklarını, çaresizliklerini izlerken dışarıda insanların “özgür” olduğu kapitalist sistemde yaşadıklarımızın hiç de farklı olmadığını görüyoruz.
Andy’nin arkadaşı Brooks, 50 yılını hapiste geçirmiş ihtiyar bir adamdır. Yaşam, hapishane demektir artık onun için. Hapishane kütüphanesinde tek başınadır ama orası kendini işe yarar hissettiği, hayata tutunduğu yer olmuştur. Ancak 50 yıl sonra serbest bırakılır. “Mutlu son” diye düşünmek için acele etmeyin. Serbest kalmak ve bir bilinmezliğin içine düşmek ağır gelir Brooks’a. Hapisteki arkadaşlarına “burayı hiç sevmedim, devamlı korkmaktan bıktım” diye yazar. Dışarıdaki yaşama uyum sağlayamaz, intihar eder. Onun intiharı üzerine mahkûmlardan birinin söylediği sözler, sadece gerçek hapishanede yaşayanların değil, yaşamı bir hapishaneye çevrilen milyonların durumudur aslında: “Bu duvarlar çok gariptir. Önce onlardan nefret edersin, sonra da alışırsın. Yeterli zaman geçtikten sonra onlara bağlanırsın. Buranın bir parçası olursun.”
Hapishane koşulları mahkûmları şekillendirmiştir, dışarıya dair hiçbir hayal kuramaz olmuşlardır. Durumu kabullenmek zorunda olduklarını düşünürler. Ancak böyle dayanabilirler hapishaneye. Ancak Andy farklıdır. Dışarıyla ilgili hayaller kurmaya, umudunu korumaya devam eder. Diğerlerine gereksiz hatta imkânsız görünen değişimler yaratmak için uğraşır. Kütüphaneyi yenilemek için senatodan kitap bağışı ister. Arkadaşları yıllardır hapiste olduklarını ve böyle bir şeyin başarıldığını hiç görmediklerini söyler ama o pes etmez. Altı yılın sonunda her hafta mektup göndermesi karşısında pes eden senato kitap ve para gönderir. Andy bu defa, haftada bir yerine iki mektup göndererek daha büyük bir bağış almayı başarır, çok güzel bir kütüphane oluşturur. Hem de imkânsız olduğunu zannettikleri şeyin başarıldığını gören ve değişime katkıda bulunmak hevesiyle işe girişen arkadaşlarının da yardımıyla… Bu küçük değişiklik bile ruh hallerini değiştirmiştir mahkûmların. Kendilerini daha insan hissetmelerini sağlamıştır.
Andy ile arkadaşları arasında geçen diyaloglar umut ile umutsuzluk arasındaki mücadele gibidir. Andy insanın içinde kimsenin elinden alamayacağı bir şey olduğunu söyler umudun. Buna karşılık en yakın arkadaşı Red şöyle der mesela: “Umut tehlikeli bir şeydir, bir adamı çıldırtabilir, içeride sana hiçbir yararı yok, buna alışsan iyi olur.” O ise şöyle der: “Umut iyi bir şeydir ve iyi bir şey asla ölmez. Ya yaşamakla uğraşacaksın, ya da ölmekle.”
Yanlış olanı kabullenmek, alışmak ölmek demektir. Kabullenmeyeceksin, alışmayacaksın, pes etmeyeceksin! Doğru ve güzel olanın hayalini kurmaya, gerçekleştirmek için plan yapmaya, hedefe yürümeye devam edeceksin. Yoksa ölürsün. Kelimenin gerçek anlamında değil, insanı insan yapan değerleri ve yaşam sevincini yitirmek anlamında ölürsün. Andy bir taraftan hapishane koşullarını değiştirmeye çalışırken, diğer taraftan küçük bir keski yardımıyla tam 19 yıl sürecek bir tünel açma işine girişir. İçindeki umuttan beslenen sabır ve azimle, 19 yılın sonunda hedefine ulaşır. Açtığı tünelden kaçarak özgürlüğüne kavuşur.
Gerçek yaşama dönelim: Bugün egemenler koronavirüs bahanesiyle insanları korkutup evlere hapsediyorlar. Sözde özgürüz ama gerçekte yaşadığımız şehirler hapishane, evlerimiz ise hapishane hücresi oldu. Üstelik görünüşte gönüllü olarak kendimizi kapattığımız hücreler… Sosyalleşmek, yan yana gelmek korkulu rüyamız haline geldi. Önce hapishaneye tıktılar, dört duvarı kabul etmemizi, alışmamızı sağladılar. Sonra da “yeni normal” adı altında sınırlandırılmış, kontrolü onların elinde olan bir yaşamı dayattılar. Öyle korkutulmuş durumdayız ki, kendimizi kapattığımız hücrelerimizden çıkmak istemiyoruz. Karantina boyunca evden neredeyse hiç çıkmayan ve kimseyle görüşmeyen kamu emekçisi bir kadın şöyle diyor mesela: “Bu süre boyunca insan görmek korkutucu geldi. Şimdi karantina bitti diyerek bizi işe geri çağırdılar. Ama dışarıya çıkma fikri çok ürkütücü geliyor.” İşte toplumu getirdikleri durum bu cümlelerde özetleniyor. Bu ruh halinin ihtiyar Brooks’un içine girdiği ruh halinden bir farkı var mı?
Gerçekleri görmek, bize dayatılanı kabul etmemek elimizde. Yaşamımızın hapishaneye çevrilmesine izin vermeyelim. Brooks ya da diğer mahkûmlar gibi değil, Andy gibi olalım. Yaşamı değiştirme gücüne ve iradesine sahip olduğumuzu bilelim.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...