Buradasınız
“Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
Gebze’den bir işçi ailesi
Koronavirüs gerekçesiyle alınan önlemler kademeli olarak kaldırılmaya başlandı. Gündelik yaşamın yeni kurallar temelinde yeniden şekillendirildiği bu döneme “yeni normal” adı verildi. Yeni kuralların hayatımızın bir parçasını olacağının sıkça dillendirildiği bu süreçte milyonlarca öğrenci çeşitli sınavlara katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 20 Haziranda gerçekleştirdiği Liselere Geçiş Sınavı (LGS) da bu sınavlardan biri. 1,5 milyon civarında öğrencinin katıldığı bu sınav öğrencilerin hangi liselerde okuyacağını belirlemek üzere yapılıyor. Eğitime ara verilmesinin ardından, aylardır okula gidemeyen ve internet üzerinden gerçekleştirilen derslere çoğunlukla katılamayan öğrenciler büyük stres yaşadılar. Bu öğrencilerden biri ve annesi yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bu salgın sürecinde patronları düşündükleri kadar öğrencileri düşünselerdi keşke”
Açıkçası sınavın pek de iyi geçtiğini söyleyemiyorum. Çok uzun zamandır çalışıyordum bu sınava. Son bir yıl hazırlandığımızı zannediyor insanlar, ama bizler 6. sınıftan itibaren LGS’ye çalışıyoruz. Ben hem okulun düzenlediği kurslara katıldım hem de dershaneye gittim bu süreçte. Derslerimde de başarılı bir öğrenciyim. Hep takdir aldım bugüne kadar. Ama bu sınavda özellikle matematik çok kötü geçti. “Pandemiden kaynaklı öğrencileri zorlamayacağız” deniyordu. Ama o kadar zor sorularla karşılaştık ki, dershane hocalarımız bile soruları çözerken sınavda bizlere verilen süreyi çok aştılar. Yani sadece matematik sorularını çözmeye çalışanlar, diğer sorulara bakamadı demek oluyor bu. Mesela ben bir fen lisesine gitmeyi hedefliyordum. Fakat matematikten istediğim kadar net yapamadığım için bu hayalimden vazgeçmek zorunda kaldım.
Bir taraftan ailelerin üzerinde, bir taraftan da öğrencilerin üzerinde büyük bir basınç yaratıyorlar. Zaten onca yılın birikimini 155 dakikada istiyorlar bizden. Yapamazsan hayatın sonu gibi düşünmen için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu yüzden bir sürü öğrenci intihar ediyor, hastalanıyor, sinir krizi geçiriyor. Bu salgın sürecinde patronları düşündükleri kadar öğrencileri düşünselerdi keşke. Bir de “gençler bizim geleceğimiz” diyorlar. Bizleri gerçek anlamda ne kadar düşünüyorlar acaba? Benim babam fabrikada çalışıyor. Okul ve dershane masraflarımıza yetişmek için gece gündüz mesaiye kalıyor. Zengin ailelerin çocukları gibi canımızın istediği koleji, özel okulu seçemiyoruz da. Mecbur bu sınav sistemine uyup bir yerleri tutturmak için çalışmak zorundayız. Çalışmakla da bitmiyor. 1 buçuk milyon öğrencinin girdiği bir sınavda, hem çok yüksek bir başarı isteniyor senden hem de iyi denebilecek okulların sınırlı kontenjanlarına uyman bekleniyor. Yani dibi delik bir kovayla, su seviyesini hiç azaltmadan su taşıman isteniyor diyebiliriz. O kadar zorlaştırıyorlar ki, geleceğimiz dedikleri gençlerin en sonunda gücü kalmıyor ve pes ediyorlar. Kendine güveni kalmıyor. Baştan sona haksızlık olduğunu düşünüyorum. Aynı çok lüks bir hastanede en iyi doktorlar tarafından tedavi edilmek ya da devlet hastanesinde önünde 400 kişi olduğunu görerek sıranın sana gelmesini beklemek gibi. Paran varsa iyi bir eğitim almaya hakkın var.
“Bu sistemde onca haksızlık varken çocuklarımıza adil davranırlar mı hiç!”
Çocuğumuz bir fen lisesini tutturursa üniversitesi de garanti olur gözüyle bakıyoruz. Çünkü fen liselerinin başarı ortalaması daha yüksek. Düz lise, meslek veya İmam Hatip liselerine giderse oralardaki eğitim çok da iyi değil açıkçası. Bu yüzden başarmasını biz çok istiyorduk. Ama kendisi söylüyor, “matematiğim iyi geçmedi” diye. Bu da alması gerektiğinden daha düşük bir puan alacağını gösteriyor. Kızımın yaşadığı sürece şahit olmasam, “başkalarının çocukları nasıl yapıyor da sen yapamıyorsun?” derim. Ama görüyorum sabah akşam ders çalışıyor, kafasını kitaplardan kaldırmıyordu. Biz ailecek elimizdeki imkânları kullandık, o da ders çalıştı. Tabi koronadan kaynaklı eğitime internet üzerinden devam edildi. İmkânlarımız belli zaten. Abisi de sınava hazırlanıyordu. Evde bir bilgisayar var, ikisinin ders saatleri çakışıyor. Abisi bilgisayarın başına geçince, kızım da benim veya babasının telefonundan derslere katılmaya çalışıyordu. Zaten MEB’in hazırladığı programdan dersleri takip etmeleri imkânsız gibiydi. Verdikleri şifreler ile bağlantı problemleri oluyordu. Bir derse girebiliyorlarsa ikincisine giremiyorlardı. Bütün bunlara şahit olduk. Bir taraftan da öğrencilere bir kolaylık sağlayacaklarını söylemişlerdi. Sonuçlara bakınca yine sözlerinde durmadıkları ortada.
Bizim çocuklarımız aptal değil. Sadece imkânlarımız kısıtlı. Belli meslekleri seçmeleri gerekiyor. Ne olmak istediği, hayalinin ne olduğundan ziyade en kısa sürede nasıl iş bulur da, kendi ayakları üstünde durur kısmını düşünmek zorundalar. Biz ailelere çok iş düşüyor bu yüzden. Koskoca bir sistemin yükünü küçücük çocuklarımıza yıkmak doğru değil. Kimsenin hayatı bir sınava bağlı olmamalı. Üstelik sınavı kazanınca da iş bitmiyor. Her üniversite mezunu hemen iş bulamıyor. Görüyoruz yıllarca atanamayan öğretmenleri, fabrikalarda zar zor iş bulabilen mühendisleri. Çocuklarımızı hayata hazırlamamız gerekiyor. Kendi ayakları üstünde duran, haksızlığa karşı susmayan ve hakkını aramasını bilen, vicdan sahibi bireyler olarak yetiştirmeliyiz onları. Bizim çocuklarımız yarış atı değil. Biz aileler buna izin vermemeliyiz. Önce kendimizden başlamalıyız değiştirmeye ki çevremize de yayılsın. Bu sistemde onca haksızlık varken çocuklarımıza adil davranırlar mı hiç! O yüzden baştan başlayıp çok şeyi değiştirmek gerek. Sonra zaten eğitim de sınav da daha adil olur.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...