Buradasınız
“Yolun Karanlığı Olmaz, İyi Bir Arkadaşla Yürüyene”
Işık gözün görmesini, renkleri ayırt etmesini sağlayan fiziksel bir enerjidir. İlk çağlardan beri insanlık yaşamak, çevresini anlamlandırmak için ışığa ihtiyaç duymuştur. Karanlık bastırınca insan dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunmasız hisseder. Bu nedenle insanlık için gece ve karanlık korkuların büyüdüğü zamanlar olmuştur. Bugün eski zamanlardan farklı olarak geceleyin de ortamı aydınlatmanın mümkün olduğu bir teknolojik gelişmişlik düzeyinde bulunuyor insanlık. Fakat karanlık sadece zamanın ışıksız hali, gecenin koyu rengi değildir insan için. Bilinmezliğin içinde olmak, olan bitenin nedenlerini kavrayamamak da insanı karanlıkta bırakır.
Aynı şekilde hangi sınıfa ait olduğunu, nasıl sömürüldüğünü bilmeyen bir işçi de sınıf bilincinden yoksundur, yani karanlıktadır. Kapitalizmin yarattığı sorunlarla boğuşur ama bu sorunların arasındaki bağlantıları göremez, adeta kör gibidir. Dahası egemenler işçilerin birlik ve dayanışmasını soldurdukları için hayat pahalılığının, ağır çalışma koşullarının, düşük ücretlerin, kredi borçlarının, işsizliğin, yoksulluğun ve baskıların her geçen gün arttığı bir atmosferde işçi kendisini daha da yalnız ve karanlıkta hisseder. İçinde bulunduğu durumu tek başına aşamadığı gibi karamsarlığa kapılır, umutsuzluğa düşer. Bu zorlukları nasıl aşacağını bilemez ve tedirginlik duyar. Bu nedenle kendisine yapılan haksızlıklar karşısında sessiz ve hareketsiz kalır. Kendilerini sınıf bilinciyle donatmayan işçiler egemenlerin yarattığı karamsarlığın esiri olurlar. Ancak örgütlü olanlar bu esaretten kurtulabilirler.
Şili’de egemenlerin yarattığı zifiri karanlığa tanık olan ve her şeye rağmen ezilenlerin yanında saf tutan yazar ve şair Pablo Neruda der ki: “Yolun karanlığı olmaz, iyi bir arkadaşla yürüyene.” Neruda’nın bahsettiği iyi arkadaşlar iyiye ve güzele ulaşmak istedikleri için zorlu yollarda yürümekten, o yollarda birbirlerine yoldaşlık etmekten geri durmazlar. Onların yürüdüğü yol yoksulluğun olmadığı, barış ve kardeşliğin hâkim olduğu sınıfsız, sömürüsüz bir dünyaya gider. Bu yol egemenler eliyle kimi zaman engellerle döşenir, kimi zaman karartılır. İşçi Dayanışması’nın 183. sayısında söylediğimiz gibi “Karanlıktan söz etmek, kendi başına karamsarlık değildir. Mevcut durumu anlamlandırmak, potansiyel tehlikeleri sezmek ve buna uygun konum almak iyi bir başlangıç noktasıdır.” Örgütlü olanlar, iyi arkadaşlarla birlikte yola düşenler karanlığın bitimsiz olmadığını bilir. Sağlam bir dayanağı olan insanın umut ışığı her daim yanındadır. Örgütlü insanlar için umut, karanlıkları yırtmak için verilen çabanın kendisidir çünkü. Bu çaba, birleşen ellerdeki güven, dost omuz başlarını yanında duyumsamanın verdiği cesaretle de birleşince zamanla değişimi doğurur.
Çalışma koşullarını değiştirmek için greve çıkan işçileri düşünelim. Greve çıkan bilinçli işçiler patronların karşılarına pek çok zorluk çıkaracağını bilir ve ona göre hazırlanırlar. O güne kadar tek başına olduğunu düşünen, ilk kez bir greve çıkan kimi işçilerse tedirginlik içindedir. Fakat yanı başında sınıf bilinçli arkadaşları varsa cesaretle yollarında ilerler ve kararlı mücadeleleriyle patrona geri adım attırırlar. Ya da ilk kez yüzbinlerce kişilik bir meydanda taleplerini haykıran bir işçi kalbinin tüm dünyadaki ezilen milyonlarla birlikte attığını hisseder. Omuz başındaki arkadaşlarıyla örgütlü adımlarla yürüdüğünde ne kadar güçlü olduğunu kavrar. İşte o zaman zihninde karanlık günlerin biriktirdiği korku duvarları yıkılır gider. UİD-DER’in kapısından giren, etkinliklerine katılan işçilerin umutla dolduklarını ifade etmesi işte bu karamsarlık duvarlarının yıkılmasındandır. Çünkü mücadele tarihini öğrenen, tarihte en değişmez sanılan günlerin bile mücadeleyle aşıldığının farkına varan, bilinçlenen işçiler bu yolda gerçek dostlar edinirler.
Biz ezilen insanlığın uzun soluklu mücadelesini nehirlere benzetiyoruz. Nehirler her zaman düz bir çizgide, eğimli bir vadiden mi akar? Kimi zaman dağlar çıkar önüne, kimi zaman kayalar, kimi zaman aşılması gereken yokuşlar. Fakat bir kez yola koyulmuşsa nehir ve yeni kollardan sular taşınıyorsa yatağına, yeri gelir menderesler çizerek yeri gelir birleşip taşarak devam eder yoluna. İşte örgütlü mücadeleye tutunmak da böyledir. İnsanlık tarihinin, sınıfının mücadele tarihinin büyük serüvenlerle dolu olduğunu bilmek ve devam eden bu serüvenin bir parçası olduğunun farkına varmak karanlıktan kurtulmak, bilinçlenmek demektir işçi için. Bugün umutsuzluk yayanlara aldırış etmeden, bu yolda mücadele arkadaşlarıyla birlikte, yürüyüşlerine devam edenler, direnç gösterebilenler yarınki aydınlık günlerin taşıyıcısı olacaktır. Bu nedenle iyi arkadaşları çoğaltarak umutla, inançla, azimle, doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edelim.
Ağaç A.Ş. İşçilerinden İBB Önünde Eylem
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...