
Sabun üretimi yapan bir fabrikada çalışıyorum. İşçi Dayanışması’nda yer alan “Beyaz ve Mavi Yaka, Kadrolu ve Taşeron İşçi Ayrımı Kimin Çıkarına? [1]” adlı yazıyı okuduktan sonra çalıştığım işyerinde ne kadar çok ayrım yapıldığının farkına vardım. İşyerinde üretim bölümüyle idari kadro arasında muazzam bir ayrım var. Sanki fabrika içerisinde iki ayrı işyeri var.
Üretimde çalışan işçi arkadaşların kullandığı servis ile idari kadroda çalışan işçilerin servisleri ayrı. Zorunlu olmadıkça birbirimizin servisine binmek yasak. Yemek saatlerimiz farklı. Üretim bölümü idari kadrodan sonra yemeğe çıkıyor. Maaş günlerimiz de farklı ve üretimde çalışan arkadaşlarımız bizden sonra maaş alıyorlar. İdari kadroda çalışanlara avans verilirken üretimde çalışanlara avans çok zor veriliyor. İdari kadronun çalıştığı alanda klima varken üretim alanında klima yok. Yazın sıcakta, kışın soğukta çalışıyorlar. İçtiğimiz sular bile farklı. İdari kadroda çalışanlar dışarıdan alınan damacana sudan içerlerken üretimde çalışanlar boş damacanalara doldurulan dinlendirilmiş musluk suyundan içmek zorunda kalıyorlar. İdari kadroda çalışanlar, zorunlu olmadıkça üretim bölümüne inemiyorlar.
Patron biz işçileri o kadar çok mavi-beyaz yaka ayrımıyla bölmüş ki aynı işyerinde farklı koşullarda çalışıyor gibiyiz. Patronun bu ayrımlarından dolayı birbirimizin sorunlarından da haberdar değiliz. Bu ayrımlar yüzünden işten çıkarılan bir işçi arkadaşımız olduğunda, sonradan farkına varıyor ya da duyuyoruz. Patronlar bizi sadece din, dil, ırk mezheple bölmüyor, beyaz-mavi yaka, ast-üst, hanım, bey gibi ayrımlarla da birbirimize düşürüyor. Patronların ayrımlarına gelmemeli, bu ayrımlara karşı birlik olup mücadele etmeliyiz.