
Ortadoğu’da yürütülen emperyalist savaş insanları bir göç dalgası içine sürüklemiş durumda. Yerini yurdunu terk eden göçmen işçiler bazen Ege ve Akdeniz’in soğuk sularında can verirken, bazen de sınır kapılarında büyük acılara maruz kalmaya devam ediyor. Suriye’de yaşanan savaş işçi, emekçi yoksul halkı yerinden, yurdundan ve canından ediyor.
Öte yandan göçmen işçilerin sıkıntıları saymakla bitmiyor. Başlayan göç dalgası ile birlikte sınır kapılarına ulaşan göçmenler orada polis zoru, açlık ve zorbalık ile karşı karşıya kalıyor. Bir umut diyerek teknelere doluşan göçmenler ise Ege ve Akdeniz’in karanlık sularına gömülüyor. Hatırlayalım, daha çok kısa bir zaman önce Türkiye’de Esenler sınır kapısında ve Avrupa’nın birçok bölgesinde yaşananları hepimiz içimiz acıyarak izlemiştik. Aylan bebek ile simgelenen göçmen katliamını da lanet ve öfke ile takip etmiştik. Şu sıralar burjuva medya onlardan çok bahsetmese de biz onların acılarının son bulmadığını daha büyük acılar ile yüz yüze kaldıklarını çok iyi biliyoruz. Daha birkaç gün önce Yunanistan’ın Sisam adası açıklarında 6’sı çocuk 11 göçmen Ege Deniz’inde boğularak can verdi.
Göçmenlerin bir kısmı sınır bölgelerinde kurulan kamplarda kalırken geriye kalan büyük bir kısmı Türkiye’nin ve Avrupa’nın belirli bölgelerinde çok zor şartlarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Göçmen işçilerin çaresizliklerinden faydalanan patronlar, asgari ücretin bile çok altında kayıt dışı ve uzun saatler çalıştırılıyorlar. Kim zaman sokaklarda, kimi zamanda 8-10 ailenin bir arada kaldığı evlerde balık istifi yaşam mücadelesi veriyorlar. İşçi emekçi kitleler arasında ücretleri düşürüyorlar, kiraları yükseltiyorlar gibi propagandalar yapılarak işçi emekçi kitlelerin göçmen sorununa doğru bakmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.
Bugün milyonlarca emekçi yerini yurdunu terk edip bir umut yolculuğuna çıkmışsa Türkiye, Amerika, Çin, Rusya gibi emperyalist ülkelerin hiç kabahati yok mu? Suriye’deki iç savaşı kışkırtan, silah ve para yardımı yapan bu gözü dönmüş kapitalist güçler tüm Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmiş durumdalar. Bin bir türlü oyunla bu yaptıklarını gizlemeye ve hiç kabahatleri yokmuş gibi davranmaya çalışıyorlar. Adeta bizlerle oyun oynuyorlar. Onların oyununa gelmemek ve bu oyunu boşa çıkarmak bizim ellerimizde. Kim yerini yurdunu bırakıp sonu belli olmayan bir yola çıkmak ister ki? Suriyeli göçmen işçiler bizim dostumuz ve kardeşimizdir. Onları bu hale getiren kapitalistler bizim düşmanımızdır. Düşmana karşı birlikte mücadele etmek de bizim boynumuzun borcudur.