Savaştan, ölümden ve açlıktan uzak bir hayat düşüyle yaşadıkları ülkelerden kaçarak Avrupa’ya sığınmak için denize açılan yüzlerce mülteci daha Mısır açıklarında hayatını kaybetti. Mülteciler Somali, Eritre, Gambiya, Etiyopya gibi Afrika ülkelerinden Mısır’a geçmiş, oradan da deniz yoluyla İtalya’ya gitmek istemişlerdi. Mültecileri taşıyan eski teknelerin ve botların alabora olmasıyla aralarında her yaştan kadın ve erkek mültecinin bulunduğu 400’den fazla kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor.
Geçtiğimiz yıl yine Nisan ayında Akdeniz’de meydana gelen facialarda yüzlerce mülteci hayatını kaybetmişti. 12 Nisandaki faciada 400 kişi, 19 Nisanda gerçekleşen faciada 700’den fazla mülteci hayatını kaybetmişti. O günden bugüne kadar mültecilerin ülkelerini terk etmelerine neden olan koşullarda bir değişiklik olmadığı için mülteci dramları yaşanmaya devam etti, ediyor.
Emperyalist devletler çıkarları uğruna Ortadoğu’yu, kara kıta Afrika’yı yaşanmaz bir hale getiriyorlar. Açlık, yoksulluk ve hemen her gün tepelerine yağan bombalarla yaşamları mahvedilen insanlar, çocuklarını büyütebilecekleri bir yer bulmak umuduyla Avrupa ülkelerine göç etmeye çalışıyorlar. Ancak bizzat emperyalist savaşa ve yoksulluğa neden olan Avrupalı emperyalist-kapitalist ülkelerin yöneticileri, yaptıkları kirli pazarlıklarla kapıyı tamamen kapatmak istiyorlar. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında para karşılığında imzalanan anlaşmayla mültecilerin sınır kapılarından Avrupa’ya geçişlerine artık izin verilmiyor, Türkiye’ye doğru geri gönderiliyorlar. Türkiye egemenleriyse, kirli pazarlıktan paylarını arttırmak için mültecilerin ülkeye girişine engel oluyorlar. Mülteciler ya savaşların durmak bilmediği ülkelerine geri dönmek ya insan sağlığı açısından son derece yetersiz koşullara sahip kamplarda yaşamak ya da her türlü iş güvencesinden yoksun halde ucuz işgücü olarak kullanılmak seçeneklerine mahkûm ediliyorlar. Savaş, mülteci sorunu ve binlerce mültecinin göç yollarında ölmesi gerçeği kapitalizmin insanlığa büyük acılardan fazla bir şey vermediğini gözler önüne seriyor. Tüm bunlar, kapitalizm yıkılmadan insanlığın huzur bulmayacağını, savaşların ve mülteci sorunlarının çözülmeyeceğini de gözler önüne seriyor.