
Geçen hafta bir haber kanalına, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak konuk olmuştu. Ne yalan söyleyeyim, işçiden yana haber yapmayan medya kanallarını pek takip etmiyorum. Ama işyerinde arkadaşlar, asgari ücretle alım gücümüzün şimdiki haliyle önceki halini karşılaştırırlarken tesadüfen öğrendim bu programı. Hemen UİD-DER’in internet sitesine bakarak konuyla ilgili bir haber aradım. Orada bu yayınlanan programla ilgili değerli bir yazı [1] buldum. Yazıyı bir can suyu gibi beynime doğru akıttım. Çünkü bir işçi olarak gündemi en doğru şekilde UİD-DER’in yayınlarından takip edebiliyorum.
Merak ettim ve programı izlemeye karar verdim. Malum pandemi sürecinde alicengiz oyunlarıyla ekonomik krizin bütün suçu virüsteymiş gibi göstermeye çalıştılar. Bu yalana hâlâ devam ediyorlar. Patronlara güzellemeler dizip “paydaşlarımız” sözcüğünü dilinden düşürmeyen Albayrak, işçilerin alım gücünün nasıl düştüğüne hiç değinmiyor. Ben bir işçiyim, milyonlarca işçi kardeşim gibi alın teri dökerek, nasırlı ellerimle kazanıyorum ekmeğimi. Ezilen hep biz işçiler olduğumuz için olan bitene kendi tarafımdan bakarım. Fabrikalarda yaşadığımız çileyi bir biz biliriz bir de Allah.
Asgari ücrete yapılan sadaka zammı yüksek vergi dilimine daha girmeden fahiş pandemi zamlarıyla eriyip gitti. Bakanın ekonominin “paydaşları” ile her şeyin çok iyi gittiğini ve bundan çok memnun olduğunu söylemesi bir işçi olarak beni gerçekten çok öfkelendirdi. Bizim yaşamımızı cehenneme çeviren egemenler, bizim sırtımızdan geçindiklerini unutuyorlar ya da bizi hiçe sayıyorlar. Spiker soruyor “dolar yükseliyor, endişelenmeli miyiz?” diye. Cevap ise “sen dolarla mı maaş alıyorsun? Dolarla bir işin var mı senin?” oluyor. Program boyunca patronlara iş alanları açtıklarından, sermayeyi güçlendirdiklerinden, ekonominin toparlanmasından dem vurdu Albayrak. Bu konuşmaların üstüne insan ister istemez şöyle düşünüyor; “bizi aptal yerine koyuyorlar”. Dolarla maaş almıyoruz, Türk lirası ile maaş alıyoruz ve dolar karşısında eriyen şey ise Türk lirasıdır. Dolar ile maaş almıyoruz ama ithalat dolar ile oluyor, tüm borçlar dolar ile ödeniyor. Tüm borçların faturası ise bizlere kesiliyor. Bakan resmen bizimle dalga geçiyor, bizi hiçe sayıyor!
Koronavirüs salgınını bahane ederek haklarımıza darbe vuran hükümetler örgütsüzlüğümüzü de fırsata çeviriyorlar. Şimdi işçiyle dalga geçip meydanı boş bulmanın tadını çıkarıyorlar. Alenen tüm kaynakları patronların çıkarına harcayıp, batmaktan kurtardıklarını söyleyebiliyorlar. Ama bu devran hep böyle yürümeyecek elbet. İşçinin sabrı bu kadar hafife alınmamalı! Zalimlerin, Karunların sonu bir gün gelecek. Sıra biz işçilere de gelecek! İşçiler birlik olduğu zaman dolarları ve kurları onları kurtaramayacak!