
“Pusulası olmayan toplum ve sınıflar meçhule giden bir gemi gibidir.” Böyle yazıyordu İşçi Dayanışması gazetemizin 153. sayısındaki başyazısında [1]. Bu kısacık cümle ne kadar da çok şey anlatıyor değil mi? Gerçekten de pusulası olmayan milyonlarca işçi bir bilinmezliğin içinde oradan oraya savrulup duruyor. Hele de koronavirüs hayatımıza girdiğinden beri. Sermaye medyası ağız birliği ederek hep korkuyu körüklüyor. Ama gazetemizi türlü yol ve yöntemlerle, yönünü kaybetmiş işçilere pusula olması için ulaştırmaya gayret ediyoruz. Çalıştığım fabrikada, yemek molasının ardından başyazımızı bir grup metal işçisi kadın arkadaşıma okudum. Yaptığımız sohbeti ve başyazımızın kadınlarda yarattığı duygu ve düşünceleri de sizlerle paylaşmak istedim.
Başyazımızda şöyle anlatılıyordu sömürücülerin niyetleri; “gerçekte egemenlerin asıl derdi salgına karşı kapsamlı ve etkili bir mücadele yürütmek değil, onu çok yönlü bir saldırı aracına dönüştürmekti.” Anlatılanları dinleyen bir kadın işçi şöyle söyledi; “«pandemi var, aman dikkat edin» dediler, her şeye uyduk. Ama bunlar da artık çok abarttılar. Bu işyerine başladım, deneme sürem bitti. Bir üç ay daha uzattılar sözleşmeyi. Belki üç ay daha da uzatabilirlermiş. Bu yasalar neden bu kadar çok değişiyor? Düşünüp duruyorum. Şimdi anlıyorum ki, patronlar bizim haklarımızdan ne kadar kesintiye giderlerse, ceplerine o kadar fazla para girmiş olacak. Yazıda diyor ya hani, asıl savaş salgına karşı değil işçi sınıfına karşı yürütülüyor diye. Bence de kesinlikle öyle. Ne hikmetse korona sadece bizi vurdu.”
Yazımızda yer alan “ekonomik krizin, dünya genelinde on milyonlarca işçinin işten atılarak işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm edilmesinin, sağlık ve eğitim sisteminin çökmesinin, demokratik hakların yok edilmesinin suçu salgına yüklenmektedir. Egemenlerin propagandasının özü şudur: Tüm kötülüklerin anası kapitalizm değil salgındır, asla başka türlü düşünmeyin, maskenizi takın ve sosyal mesafenizi koruyun!” bölümü üzerine de sohbet ettik. Çok uzun yıllardır çalışan ve kronik hastalığı olan bir işçi ablamız şöyle söyledi; “Bu salgını kullanarak bütün haklarımıza saldırdılar. Hastalığı bahane edip korkuttular. Ama çalışmak zorunda olan insanlar hastalığa yakalandı, ailelerine de bulaştırdılar. Gerçek önlem maske mi, mesafe mi? Asla değil! Ben de hasta oldum ve iki hafta yattım evde. Gerçek anlamda hiçbir sağlık hizmeti almadım. Uzaktan arayıp «var mı bir şikâyetiniz? Aman evden çıkmayın» demekle olmuyor. Sağlıkta da, tıpkı eğitim ve diğer şeylerdeki gibi vasat bir durumdayız. Her şey patronların daha da zenginleşmesi için. Sesimiz çıkıyor diye ağzımızı maskeyle kapattılar. Ama hâlâ görüyoruz. Gözümüzü de kapatamazlar ya!”
Başka bir kadın işçi ise devamını getirdi; “Çocuklarımın eğitimi aksadı, faturalarımız iyice kabardı. Her gün eve virüs götüreceğim korkusuyla işe gelmekten yoruldum. Hükümete ben de zamanında oy verdim. O zaman «kriz yok» diyorlardı. Sonra duyduk ki, kriz varmış. «Ekonomimiz uçuyor» diyorlardı. Şimdi «herkes elini taşın altına koysun, bu acı reçeteyi birlikte paylaşacağız» dediler. «Asgari ücrette son sözü biz söyleriz» dediler, onu da gördük. Ya, bunlar iyice salak sanıyorlar bizi. Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. Bunlarınki yandı, eridi, etrafı batırıyor artık. Baskıyı ne kadar arttırırlarsa, sonucu da o kadar büyük patlayacak ellerinde. Bugün biz çaresiz görünüyoruz, susuyoruz sanıyorlar. Ama evde gençlerimiz var, onlar bizim gibi kabullenmeyecekler. İsyan edecekler eninde sonunda. Her gün dua ediyorum Allah’a, o günleri göstersin diye. Bir sürü mazlumun hakkına girdiler hesabı sorulmadan olmaz.”
İşe yeni başlayan kadın işçi arkadaşım da bu sözleri şöyle destekledi; “Hindistan’daki işçileri söyleyerek bitirmişler yazıyı. İnsanın nasıl da hoşuna gidiyor. 250 milyon işçinin grevi, 3 tane Türkiye eder. Bu insanlar ne güzel bir araya gelmişler. Keşke bizler de bu cesareti gösterebilsek. Ama inanıyorum bir gün mutlaka olacak.” İşte gazetemiz böyle umut ekiyor yarınlara. İnanıyor ve biliyoruz ki sömürüye, haksızlıklara, baskılara karşı yaşadığımız topraklarda da mücadele tohumları toprağa daha sıkı sarılarak filizlenecek.