Tek başına bir insan neyi değiştirebilir ki? Yoksulluğu bitirebilir mi? İşsiz kalmayı engelleyebilir mi? Yaşanılacak daha güzel bir dünya koyabilir mi önümüze? Elbette ki hayır…
Bu yüzden “bütün dünyanın işçileri birleşin” diye bağırıyoruz UİD-DER olarak. Bu yüzden koşturuyoruz bildirilirimizle fabrikaların önlerine. Bu yüzden alanlara çıkıyoruz, bu yüzden çalışmaktan geriye kalan zamanlarımızı işçi kardeşlerimizin sorunlarını dinleyerek geçiriyoruz. Bu günlerde, çok güzel bir telaş var üstümüzde. 1 Mayıs’ı, 1 Mayıs gibi kutlamak için. Tek başına değil, binlerce insanla, aynı sloganlara eşlik etmek, aynı talepleri haykırmak için. Bizi, bireyciliğe sürükleyen sisteme karşı, biz olabildiğimiz yerin adıdır UİD-DER. Tek başına değil ancak örgütlenerek kurtulacağımız adresimizdir UİD-DER. “Ayaktakımı” diye anılan bizlerin, aslında her şeyi, hem de onlardan çok daha iyi yapabildiğimizi gösterdiğimiz yerin adıdır UİD-DER. UİD-DER için, 1 Mayıs asla bir gün değildir, bütün bir yılın adıdır. Kortejlerdeki o gönüllü disiplin, o düzenli sıralar, pankartlar, dövizler, bayraklar, o coşku ve sloganlar bir yılın hep aynı, 1 Mayıs’taki coşkusuyla geçtiğinin kanıtıdır.
Bizi, fabrikalarında zoraki disipline uymaya zorlayanlar, alanlardaki işçinin, o gönüllü disiplinini görsün isterdim. Güvenilmez, birlik olup mücadele edemez denilen işçinin, o alanda nasıl da kardeşleştiğini, bir simidi nasıl yirmi parçaya böldüğünü görsün isterdim ağalar, beyler.
1 Mayıs’ta benim için UİD-DER çatısı altında olmak, dostlarımın arasında olmak, işçi kardeşlerimle ortak taleplerimi haykırmak demektir. Sizleri de 1 Mayıs’ta UİD-DER ile birlikte alanlara çıkmaya davet ediyorum.
Yaşasın 1 Mayıs, Bijî Yek Gulan!
Yaşasın Dünya İşçilerinin Uluslararası Mücadele Birliği!