1 Mayıs yaklaşıyor. Eminim ki birçok işçi arkadaşımız birlik, mücadele ve dayanışma günümüz olan 1 Mayıs’ta alanlarda olmak ve taleplerini haykırmak istiyor. Fakat her 1 Mayıs yaklaştığında, gerçekleşen engellemeler nedeniyle birçok işçi alanlara gelemiyor. Bu engellerin en temel nedeni patronlar sınıfıdır. Patronlar bizim 1 Mayıslarda alanları doldurmamızı istemiyorlar. Bunun için ellerindeki baskı ve korkutma araçlarını kullanıyorlar.
Örneğin televizyonlardan, alanlarda “kanlı olayların yaşanacağı” yalanını söylüyorlar. 1 Mayıs resmi tatil olmasına rağmen, işe gitmeyen işçileri işten atmakla tehdit ediyorlar. Bunlarla da yetinmeyip 1 Mayıs’ı karalıyorlar. Kimi zaman “1 Mayıs Yahudilerin, teröristlerin bayramıdır” diyorlar. Kimi zaman “1 Mayıs’a işçiler değil teröristler katılır” yalanını söylüyorlar. Çünkü onların gözünde mücadele eden ve hakkını arayan işçi teröristtir. Ama sormak gerekiyor; kafamızda cellât gibi sopasını sallayan, üç kuruş ücrete bizleri karın tokluğuna çalıştıran, işçiler bu sömürü düzenine baş kaldırmasın diye her türlü karanlık tezgâha başvuran patronlar mı terörist ve bozguncudur yoksa işgücünden başka satacak bir şeyi olmayan ve hakkını arayan biz içiler mi teröristiz? Elbette ki patronlardır. Peki, patronlar bizi korkutmak için neden bu araçları kullanıyorlar, hiç düşündük mü? Çünkü onlar bizim birliğimizden, dayanışmamızdan ve mücadelemizden korkuyorlar. Onlar istiyorlar ki biz işçiler tezgâh başından eve gidelim, televizyon başında uyuyakalıp ertesi gün çalışmaya geri dönelim. Bizlerin içine hapsolduğu dünyadan dışarı çıkmamızı istemiyorlar. Düşünmeyelim, konuşmayalım ve sorunlarımıza kafa yormayalım istiyorlar. Yüz binlerce işçinin tek vücut olduğu mitinglere katılmamızı istemiyorlar.
1 Mayıs’a gelen bir işçi alanda milyonlarca işçinin bir parçası olacak ve kendi sınıfının gücünün ne kadar büyük olduğunu görmüş olacak. Çünkü biz alanlara çıktığımızda, çeşitli fabrikalardan gelen işçileri göreceğiz. Kol kola yürüyeceğiz. Hep beraber sloganlarımızı haykıracağız. Birbirimize olan güven ve dayanışma duygularımız güçlenecek. Örneğin “kimse benim sorunlarımla ilgilenmez veya bu sorunları sadece ben yaşıyorum” diye düşünen bir işçi, alandaki işçilere bakarak sorunlarının aynı olduğunu görecektir. “Kimse mücadele etmiyor ki?” diyen bir işçi alandaki coşkuyu ve direnişçi işçileri görünce düşüncesinin yanlış olduğunun da farkına varacaktır. İşte bu yüzden patronlar, biz işçileri korkutmak ve baskı altına almak istiyorlar.
Aslında korkacak olan bir sınıf varsa o da patronlar sınıfıdır. Patronlar biz işçileri alanlardan uzak tutarak, kendi egemenliklerini sürdürmek istiyorlar. Ama onların tüm engellemeleri boşunadır. Ne kadar korkuturlarsa korkutsunlar biz işçiler 1 Mayıs’ta alanları doldurmaya devam edeceğiz. Patronların yalanlarına, sahte haberlerine ve tehditlerine boyun eğmeyerek UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmalıyız!
1 Mayıs’ta Alanlara!
Yaşasın 1 Mayıs!