İçinden geçmekte olduğumuz kriz dönemi ile birlikte yaşam koşulları biz işçiler için her geçen gün daha da çekilmez oluyor. Binlerce sınıf kardeşimiz işsizlikle boğuşurken, çalışanların çalışma koşulları her gün daha da kötüleşiyor. Uzayan iş saatlerine karşılık ödenmeyen mesai ücretleri... Maaşlara zam yapılmazken elektrik, su, doğalgaz, gıda gibi en temel ihtiyaçlarımız için sonu gelmeyen zamlar… Peki, bunlara karşı yapılabilecek hiçbir şey yok mu?
Elbette var. Bundan yüzlerce yıl evvel Amerikalı sınıf kardeşlerimiz kötü çalışma koşullarına karşı “Sekiz saat iş, sekiz saat uyku, sekiz saat canımız ne isterse!” şiarıyla patronlara meydan okudular. Verdikleri mücadelenin sonucunda da sekiz saatlik işgünü yasalaştı. 1 Mayıs’ın işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olmasının önünü açtılar. Bu yıl 1 Mayıs’ta bizler de onların yaptıkları gibi alanlara çıkmalı ve acil taleplerimizi haykırmalıyız. Bugün milyonlarca işçi işsizken, çalışanlar 12 hatta 16 saate varan iş saatleriyle boğuşuyor. Dolayısıyla “İŞ GÜNÜ KISALTILSIN, HERKESE İŞ!”
Patronların verdikleri ücretler yetmezken, en temel ihtiyaçlarımıza sürekli zam yapılıyor: “YAPILAN ELEKTRİK, SU, DOĞALGAZ ZAMLARI GERİ ALINSIN!”
İşsiziz, borçlarımızı ödeyemiyoruz: “İŞÇİLERİN ELEKTRİK, DOĞALGAZ, SU BORÇLARI SİLİNSİN!”
Barınmak herkesin hakkıyken, bizler kiralarımızı ödeyemiyoruz. Sağlıklı yaşam hakkı, eğitim almak işçi çocukları için neredeyse hayal olmuş durumda: “HERKESE PARASIZ KONUT! PARASIZ SAĞLIK! PARASIZ EĞİTİM!”
Her gün büyüyen işsizler kervanına karşı: “İŞTEN ATILMALARI GERİ PÜSKÜRTMEK İÇİN HAYDİ 1 MAYIS'A !”