İşte yine yaklaşıyor işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs. Bu 1 Mayıs’ta da dünyanın dört bir tarafında yine alanlara çıkarak haklı taleplerimizi haykıracağız. Patronlar sınıfına karşı içimizde biriken kini ve öfkeyi, onlarsız bir dünya istediğimizi haykıracağız. Sıktığımız yumruklarımız eşlik edecek sloganlarımıza. Çünkü patronlar sınıfının varlığı, biz işçiler için açlık demek, işsizlik demek, savaşlarda ölmek demek. Ben bir UİD-DER’li işçi olarak bunları reddediyorum işçi arkadaş. Biz bu hayata yaşamaya geldik, ömrümüzün sonuna kadar köpek gibi çalışmaya değil. Çalıştığımız işyerlerinde hangimize insan muamelesi yapılıyor? Aldığımız ücretler hangimizin bütün ihtiyaçlarını karşılamaya yetiyor? Hangimiz sevdiklerine yeterince zaman ayırabiliyor? Hiçbirimiz bunları yapamıyoruz. Peki neden yapamıyoruz? Çünkü çalışma saatleri çok uzun ve yetmeyen ücretlerimizi arttırmak için boyuna fazla mesaiye kalıyoruz. Ama ömür tükeniyor. Güzel bir gün görmek bizim de hakkımız değil mi?
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki, yaşamış olduğumuz sorunların tek bir kaynağı var, o da patronlar sınıfının bu çürümüş düzeni.
Bu 1 Mayıs’ta alanlara “hayatın yaşayamadığımız tüm güzelliklerini” yaşamak istediğimizi haykırmak için çıkmalıyız. Hey işçi arkadaş duy beni. Seni 1 Mayıs’a çağırıyorum, yanındaki işçi arkadaşını, eşini, dostunu da al gel. Tüm kaygılarımızı geride bırakmalıyız, hiçbir seçeneğimiz yok mücadele etmekten başka. Bunu bilerek gel. Kendi hayatında yaşamış olduğun sıkıntıları, işyerindeki baskıları ve çekilmez çalışma koşullarını, her sabah işe giderken ettiğin küfürleri unutmadan gel. Gel ki sesimiz daha güçlü çıksın, gel ki sesimiz milyonlarca sağır kulakları yırtsın, gel ki sesimiz dünya işçi sınıfının sesine karışsın. Haydi işçiler, haydi emekçiler güneşli güzel günleri yaratmak için UİD-DER’le 1 Mayıs’a!