1 Mayıs bundan 124 yıl önce işçi sınıfının tarihinde yer etmişti. Dünya işçi sınıfının diğer önemli günleri gibi 1 Mayıs da enternasyonalist bir gün. 1 Mayıs dünyanın her yerinden işçilerin bu sömürü çarklarının aynı yerinde bulunduklarını ve aynı ordunun neferleri olduklarını, Türkü, Kürdü, İsraillisi, Filistinlisi, Amerikalısı v.b. tüm dünyadaki işçi kardeşleriyle birlikte haykırdıkları ve burjuvaziye korku saldıkları bir gün. Günlük hayhuy içinde, yani burjuvazinin bize dayattığı yaşam içinde, dünya işçi sınıfıyla olan kopmaz bağlarımızı göremez oluyoruz ve kendimizi burjuvazinin kamplarının birisinin içinde buluveriyoruz. İşte 1 Mayıs, işçi sınıfının sorunları ve bunların çözümlerinin ulusal değil enternasyonal olduğunu gösteren ve işçi sınıfı öncülerine mücadelenin neresinde olduğunu ve ne yapması gerektiğini bir kez daha hatırlatan gün olmuştur.
1 Mayıslar yaklaşırken televizyonlardan ve radyolardan 1 Mayıs’a katılımı engellemeye çalışan tartışmalar ve haberleri sıkça duyuyoruz. Daha önceki 1 Mayıslarda polisin saldırgan tutumu nedeniyle oluşmuş çatışma görüntülerini sanki tüm gün boyunca ya da mitingin tümü bu olaylardan oluşuyormuş gibi gösterip, işçilerin 1 Mayıs’tan korkmalarını sağlamaya çalışıyorlar. Halbuki biz işçilere uzun çalışma saatleri dolayısıyla olsun, iş güvenliği önlemi alınmamış işyerleri olsun, bu şartlardaki işyerlerimize giderken korkmamızı değil, bizim bu şartlarımızın düzelmesi için ve dünya işçi sınıfıyla ortak taleplerimizi haykırdığımız 1 Mayıslardan korkmamızı isterler. Bir düşünün 1 Mayıslarda yaşanan olayların sayısı, bizim iş kazalarında kaybettiğimiz işçi arkadaşlarımızın sayısı yanında çok düşük kalmıyor mu? Ama bizden ölümle burun buruna geldiğimiz işyerlerine gitmememizi değil, işyerlerimizdeki şartların iyi olmasını ve daha fazlasını haykırdığımız 1 Mayıs’a gitmememizi isterler. Nasıl 1 Mayıs öncesinde burjuvazi bu yollarla kendi ideolojisini işçi sınıfına empoze etmeye çalışıyorsa, bizler de 1 Mayısların nasıl geçtiğini, nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiğini kendi tarihimizden örneklerle diğer işçi arkadaşlarımıza anlatmalı ve onların da bizimle beraber aynı sorunlara çözüm ve insanca yaşam için haykırmalarını sağlamalıyız.
Sendikalar bugün kitlesel 1 Mayıs için çalışmalar yapmaları gerekirken tam tersi tutumlar takınıyorlar. Sendika bürokrasisi 1 Mayıs kitleselliğinin önünde engel. 1 Mayıs öncesi kitlesellikten bahseden sendika bürokratları o günün öncesi ne bir çalışma ne de bir hazırlık yapmak niyetinde olduklarını daha önceki 1 Mayıslarda gösterdiler. 1 Mayıs gününe kadar mangalda kül bırakmayan sendika ağalarının o gün sembolik katılımla alanda olmasının ve işçileri alana getirme gereğini duymamalarının nedeni işçilerin sendikalarımıza sahip çıkmamasından kaynaklanıyor. Bu yüzden sendikalarımıza sahip çıkmalı ve sendikaların asıl sahiplerinin bizler olduğunu göstermeliyiz. Her konuda olduğu gibi 1 Mayıs konusunda da işçileri sendika bürokratlarının inisiyatifine bırakmadan bilinçlendirmeliyiz. Ancak bu sayede 1 Mayıslar layıkıyla yaşanıp burjuvaziye gereken cevap verilecektir.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği!