Ben sağlık sektöründe çalışan bir kadın işçiyim. Sizlerle yıllardır bastırılmış 1 Mayıs korkumu paylaşmak istedim. 1 Mayıs dediklerinde hep kavga dövüş, kanlı olaylarda ölen kişiler, gaz bombaları, coplanan insanlar, her yerde kan kokusu olan viran olmuş sokaklar, cam kırıkları görürdüm televizyon ekranında. Bunlar benim korkmama ve geri durmama sebep olurdu. Anlam veremezdim bunun neden olduğuna ve oradaki insanları hep suçlardım. Ne zaman ki iş hayatına başladım, işin gerçek ve çirkin yüzüyle karşılaştım, anladım ki oradaki işçiler ekmek için, hakları için oradalar. Sakın yanlış anlaşılmasın, yapılan çirkinlikler işçiler tarafından değil patronlar tarafından yapılmakta. Patronlar ceplerini doldurmak için zevk ve sefa içinde bizim sırtımızdan kazandıkları paraları yemeye devam edebilmek için işçileri yerlerde süründürüyor. Böylelikle onları korkutup sindiriyor ve açlığa mahkûm ediyor. Ama yedirmezler! İşçiler birlik olduğunda, işçiler sırt sırta verdiklerinde ve 1 Mayıs alanlarını doldurduklarında işte o zaman boğazlarına dizilir, dizdirirler.
İşçi kardeşlerim, nihayetinde 1 Mayıs’a gittiğimde, aslında 1 Mayıs kavga-gürültüsünün işçilerin değil patronların işi olduğunu anladım. Bundan sonraki hayatımda ne kadar ömrüm varsa 1 Mayıs’a gideceğim. Hak verilmez alınır. Bu yüzden sonuna kadar bu haksızlıklarla uğraşacağım; ta ki dünyada ve benim ülkemde işçiler insanca yaşayana kadar, ta ki işçi kardeşlerim ve benim çocuklarım daha güzel bir dünya kurana kadar!
Korkmayın arkadaşlar! 1 Mayıs bizim bayramımız, 1 Mayıs biz işçilerin bayramı. Çocuklarımızı da beraberimizde getirerek bir dahaki 2011’in 1 Mayıs’ında buluşalım.