Merhaba dostlar. Bizler 1 Mayıs’a UİD-DER’le beraber katılan genç işçi ve öğrenciler olarak sizinle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Bu 1 Mayıs mitingi bizim ilk deneyimimizdi. 1 Mayıs öncesi UİD-DER’de yaptığımız sohbetlerde 1 Mayıs’ın anlamı üzerine çokça konuşmuştuk. Kimimiz için 1 Mayıs’a gitmek artık bir merak konusu haline gelmişti. Çünkü televizyonlarda anlatılan kavga, dövüşün olduğu 1 Mayıs ile konuştuğumuz 1 Mayıs birbirinden farklıydı. Televizyonlarda gösterilenlerin aksine 1 Mayıs’ın işçilerin birliğinin ifadesi olduğunu öğrenmiştik. 8 saatlik işgünü hakkının 124 yıl önce 1 Mayıs’la kazanıldığını öğrenmiştik. O halde o yıllarda mücadele vermiş işçilere bir borcumuz vardı. 1 Mayıs’a katılarak bu mücadeleye destek verebilecektik.
Bizim de tüm işçilerin de sahiplenmesi gereken taleplerimiz vardı. Örneğin öğrenci olanlarımız için eğitim sisteminin değişmesini, sınavların kaldırılmasını istiyorduk. Bugünün öğrencisi yarının işçileri olarak bizler ve bizden sonra gelen nesiller için şimdiden alanlara çıkarak gücümüzü göstermeliydik. İş saatlerinin kısaltılmasını, insan gibi yaşanabilecek bir ücret almayı istiyorduk. Kısacası 1 Mayıs’a önce kendimiz için, insanca yaşamak isteğimizi haykırmak için gitmemiz gerektiğini düşünüyorduk.
Tabii ki ailelerimiz bizim gibi düşünmüyordu. 1 Mayıs’a gidersek başımıza çok kötü işler geleceğini söylediler. Kimimiz ailesiyle tartışmak zorunda kaldı. Kimimiz gittiğini söyleyemedi bile! Ama alana gittiğimizde gördüğümüz manzara bize her şeyi unutturdu ve 1 Mayıs coşkusunu hep beraber yaşadık. UİD-DER kortejinin disiplini, düzeni çok anlamlıydı. Doğrusu, beklediğimizden çok daha büyük bir kortej olmuştuk. Aramızda Ankara’dan hatta Mersin’den gelen UİD-DER’liler vardı. Böylesi bir kalabalığı görmek hepimizi gururlandırdı. Orada bulunan işçiler belki farklı farklı fabrikalardan, bölgelerden gelmişti. Ama hepimizin sorunu ortaktı. Bu ortaklığı hissettik orada. Alandayken dışarıda duran, bu coşkuya katılmayan insanlar adına üzüldük. Kardeşlik duygusunu, mücadele ve dayanışmanın ne demek olduğunu anladık. Hepimiz tek yürek olmuştuk.
İçimizde 1 Mayıs’a gidene kadar UİD-DER’i küçük bir topluluk sanan arkadaşlarımız vardı. UİD-DER’in sadece 4 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen ne kadar hızlı büyüdüğünü görünce şaşırmamak elde değildi. UİD-DER’le tanışmadan önce çoğumuzun boş bir hayatı vardı. Ama derneğimiz sayesinde hayatın hiç de boş olmadığını anladık. Artık UİD-DER deyince aklımıza BİRLİK, MÜCADELE, DAYANIŞMA, İŞÇİ DİSİPLİNİ geliyor. Bundan sonra gerçekten insanca bir yaşam istiyorsak mücadeleye bizim de omuz vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Ulaşabildiğimiz kadar çok işçiye ulaşıp mücadeleyi anlatmamız gerekiyor. Öncelikle 1 Mayıs’ın korkulacak bir gün olmadığını, aksine biz işçilerin birlik ve dayanışmayı tüm coşkumuzla hissedebildiğimiz bir gün olduğunu anlatacağız. Tabii ki işe önce kendi işyerlerimizden başlayacağız. Artık sesimizi yükseltmemiz gerektiğine inanıyoruz. Sesimize ses katacak yeni sesler örgütleyelim ve mücadelemizi büyütelim.