Nereden başlayacağımı aslında bilmiyorum, anlatacak o kadar çok şey var ki. Diyarbakır’dan gelip, Taksim’de 1 Mayıs’la devam edip Gebze’de biten yaşadıklarımdan başlasam iyi olur. Gebze’ye gelmeden evvel Diyarbakır’dan başka yer görmemiştim. Otobüsle köprüden geçerken camdan baktım, bu kadar suyu bir arada hiç görmemiştim. Hep duyduklarımla görmüş gibi olmuştum aslında. Yaşamakla duymak arasındaki farkın ne kadar çok olduğunu Gebze’ye gelince kendim yaşadım. Ben, kulaktan duyduklarımla, batıda yaşayanların biz Doğululara karşı kin ve nefret duyduğunu, kötümser olduğunu sanıyordum şimdiye kadar. Sistem bizi öyle yetiştirdi ki, bize suyun bizi boğduğunu öğrettiler. Suyun hayat olduğunu siz UİD-DER’li işçileri tanıyarak öğrendim. İlk karşılaştığım an yüzünüzdeki samimi gülümseme benim kafamdaki kaygıların silinmesine neden oldu. Davranışlarınızdaki sıcaklıkla sizlerle yıllarca berabermişim gibi hissettim. Mücadelenizin insanlığın ortak mücadelesi olduğunu sizlerden gördüm.
1 Mayıs hepimizin ortak çığlığı oldu; din, dil, ırk ayrımı yapılmadan, emeğin karşılığının alınması hepimizin mücadelesiyle olur. 1 Mayıs alanı olan Taksim’e UİD-DER’li işçilerle beraber yürüdüğüme çok sevindim. Tüm UİD-DER’li arkadaşlara selam, ben şimdi Diyarbakır’a gidiyorum. Bir daha ne zaman gelirim bilmem, ama ileriki zamanda Gebze’de çalışmak istiyorum.
Yaşasın 1 Mayıs! Biji Yek Gulan!