Buradasınız
Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!

İzmir Belediyesinde çalışan yaklaşık 23 bin işçinin 29 Mayısta başlayan ve 7 gün süren grevi yoğun bir kara propagandaya maruz kaldı. Belediye işçileri aşağılandı, tembel olmakla, çok yüksek ücret istemekle, hatta “vatan haini” olmakla suçlandı. Grev CHP’li belediyede yapıldığı için işçiler iktidarın ekmeğine yağ sürmekle itham edildi. “Mühendisler, öğretmenler, profesörler bu kadar maaş almıyor”, “her yer çöplerle doldu, bu grev insan sağlığını tehdit ediyor” gibi karalamalarla düşmanlaştırıcı bir dil kullanıldı. Grev kırıcılığı “İzmir halkının dayanışması” olarak meşrulaştırılmaya çalışıldı. İşçilerin büyük bir kısmının sınıf bilincinden yoksun olması, örgütsüzlüğü ve siyasi iktidarın yıllarca yürüttüğü yapay kutuplaştırma politikası nedeniyle bu kara propaganda büyük ölçüde etkili de oldu.
Biz işçiyiz; dilimiz, dinimiz, memleketimiz ne olursa olsun aynı sınıfın evlatlarıyız. Bu gerçeği kavrarsak her şeye sınıfımızın penceresinden bakabilir, böylece patronlar sınıfının ve düzen siyasetçilerinin tuzaklarına düşmekten kurtulabiliriz.
Mayıs ayında açlık sınırının 25 bin lira, yoksulluk sınırının ise 81 bin liranın üzerinde olduğu açıklandı. Buna göre 22 bin liralık asgari ücret, dört kişilik bir ailenin sadece karnını doyurmasına bile yetmiyor. Ama kendisine muhalif diyen tuzu kurular, düzen siyasetçileri belediye işçilerinin yoksulluk sınırında ücret istemesine düşmanca yaklaşıyorlar. Demek ki asgari ücreti gerçekte az bulmuyorlar, yalnızca siyasi çıkarları gereği asgari ücreti eleştiriyorlar. Yoksulluk sınırında bir ücreti ise asla hak etmediğimizi düşünüyorlar. Bizim de onlar gibi düşünüp sefalet dayatmasını kırmak için mücadele eden sendikalı, örgütlü işçilere öfke duymamızı istiyorlar.
Oysa sorun belediye işçilerinin “yüksek ücret” talep etmesi değil Türkiye’de ücretlerin çok düşük olması, işçilerin hak arayışının şiddetle bastırılmasıdır. Kendi sınıfının penceresinden bakan bir işçi, sektör fark etmeksizin düşük ücret dayatmasına, demokratik ve sendikal hak gasplarına karşı verilen her mücadeleyi destekler. Belediye işçilerinin grevini haksız bulmak sendikanın varlığını anlamsızlaştırmak, grev hakkını yok saymak, işçilerin örgütlenme ve mücadele etme hakkına karşı olmak demektir. Milyonlarca emekçiye dayatılan yoksulluğu, sefaleti, örgütsüzlüğü kabul etmek demektir.
Grev, işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanmasıdır. İşçiler greve çıktığında fabrikalarda üretim, belediyelerde, kamu kurumlarında hizmet durur. Üretimin devam ettiği, hizmetlerin aksamadığı bir grevin zaten anlamı yoktur. Grev hakkının yasak olduğu yıllarda işçilerin çok anlamlı bir sloganı vardı: “Grevsiz sendika, silahsız askere benzer!” Uzun yıllar grev hakkını elde etmek için mücadele eden işçiler, bu yasağı 1963’te Kavel işçilerinin mücadelesiyle deldiler, dişle tırnakla mücadele ederek yasalara grev hakkını yazdırdılar. Ama bugün çok sayıda işçi kendi sınıfının tarihini bilmediği için grev hakkını gözü gibi koruması gerektiğinin farkında değil.
Türkiye işçi sınıfı 1960-1980 yılları arasında çok büyük mücadeleler verdi, demokratik hak ve özgürlüklerini, sendikal haklarını genişletti. 12 Eylül 1980’de askeri faşist darbe yapan egemenler, işçi sınıfını patronlar karşısında savunmasız ve zayıf hale getirdiler, mücadele geleneğinin geleceğe taşınmasını engellediler. Sendikalar kapatıldı, işçi sınıfının örgütleri dağıtıldı, grevler yasaklandı, öncü işçiler işten atılarak kara listelere alındı. Daha sonra sendikalar yeniden açıldı ama bu kez sendikalar kanunu işçilerin aleyhine olacak şekilde değiştirilmişti. Öte yandan bu baskıcı dönemde işçi sınıfının toplumsal hafızası ve mücadele bilinci hedef alındı. Grev, işçilere hak arama aracı olarak değil, “kargaşa” ve “suç” olarak belletildi. Böylece 1980 sonrasında demokratik hak bilinci, sınıf dayanışması zayıflatılmış, sınıf kimliği unutturulmuş kuşaklar yetişti. Yalnızca dayanışma grevleri, siyasi grevler değil toplu sözleşme grevleri bile unutturuldu. Düşünün ki 30 yıllık sendikalı fabrikalarda bile bugün işçiler ilk kez greve çıkıyor. Bütün bunlar bugün İzmir grevi üzerinden yürütülen kara propagandanın neden etkili olduğunu açıklamıyor mu?
Sınıf kimliğiyle hareket eden bir işçi, grevin demokratik hakkı olduğunu bilir, “özel sektörde grev yapılır ama kamu sektöründe yapılmaz” gibi yalanlara kanmaz. CHP’nin ya da herhangi bir siyasi partinin çıkarlarının işçi sınıfının çıkarlarının önüne konulmasına izin vermez. Sendikaların burjuva siyasetin dışında, işçi sınıfının siyasetini merkezine alan örgütler olması gerektiğini bilir. Greve sahip çıkmak kimliğimize, saflarımıza sahip çıkmaktır.
Bize Ekmek Yoksa Size Pasta Yok!
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
Son Eklenenler
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...
- Siyasi iktidar zeytinlikleri yok edecek yeni bir torba yasayı Meclise sundu ve Temmuz sonuna kadar yürürlüğe sokmaya hazırlanıyor.
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- Zeytinliklerin, ormanların, tarım arazilerinin sermayeye peşkeş çekilmesinin önünü açacak olan ve kamuoyunda “süper talan yasası” olarak adlandırılan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel...
- İşçiler, emekçiler, emekliler, gençler, yani toplumun ezici çoğunluğu için geçinmek, yaşamını sürdürmek giderek daha da zorlaşıyor. Öte yandan işçi ve emekçiler “bunlar daha iyi günlerimiz” diyerek bu zorlukların aşılabileceğine dair bir umut...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) şirketleri İZDOĞA, İZBETON, İZULAŞ ve 185 İZSU çağrı merkezinde işten atılan 368 Belediye-İş Sendikası üyesi işçi, işlerine geri alınma talebiyle mücadele ediyor. İşten atılan işçiler arasında 1,5 senelik genç...
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...