Buradasınız
Aa, İşçiler Tiyatro Yapıyor!
Marmara Üniversite’sinden bir öğrenci
Günlerden pazardı ve aydınlık, temiz bir hava vardı. Tiyatroya gitmek için ideal bir gündü. Biz de öyle yaptık. Derneğimizin düzenlediği işçi tiyatrosuna gittik. Saat 11.00 sularında Gebze temsilciliğimizde toplandık. Çayımızı içip muhabbetimizi ettikten sonra harekete geçtik. Otobüste arkadaşlarla tiyatro üzerine sohbet ettik. Senaryoyu işçiler yazdı, oyunu işçiler oynayacak dedik. Herkesin yüzünde bir şaşkınlık! Gerçekten işçiler mi yazdı? İşçiler mi oynayacak? Hafif bir tebessümle cevapladık soruları.
Kimseyi suçlayamazsınız bu soruları soruyor diye. Toplum, medya ve basın yoluyla bir bombardıman altında. Tiyatro zenginlere göredir. Hangi kanalda işçinin tiyatro oynadığı, şarkı söylediği görülmüş ki? Artistler oynar, assolistler söyler. Bunun ötesi olamaz. Hele ki elleri pas, tulumu yağ, yüzü is içinde bir işçi tiyatro sergileyecek, şarkı söyleyecek! İşçi ne anlar sanattan dedirttiriyorlar bize. Bizim bu dünyaya geliş sebebimiz uzun saatler boyunca çalışmak, iş kazalarında ölmek, sendikaya üye oldu diye işten atılmak, hakkını aradı diye terörist damgası yemek ve üç kuruşa razı olarak patronların kârına kâr katmak! Fabrika, ev, kahvehane arası hayatı olanlarız biz.
Aslında işçilerin ve işçi çocuklarının müzikten, sanattan, edebiyattan anlamadığını düşünmemizi isteyenler, elleri işçi kanı kokan, gözleri dolar işaretli akbabalar. Bunlar kâr hırslarıyla yaşarlar. İşçilerin gözyaşlarıyla sevinirler. İşçiyi hor görürler. “Makinelerimizi çalıştıran o elleriniz olmasa, siz birer hiçsiniz” derler. “Kitap kalem sizin neyinize? Enstrüman çalmak, tiyatro sahnelemek, şiir okumak, resim yapmak, şarkı söylemek senin neyine ulan?” derler.
Ama işçiler ve işçi çocukları tiyatro sergileyeceklerdi. Üstelik salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı. Oyun sonu işçiler ayakta alkışlandı. İşçiler de yapabiliyormuş, tiyatro oynayabiliyormuş demek ki diyebilmek için güzel ve paha biçilemez bir gündü. Milyon dolarlık akbabalara cevap verdiğimiz için çok keyifli bir gündü. 4 oyun sergiledik.
Alışveriş Canavarı’yla sistemin dayattığı tüketim çılgınlığının hayatımızın her karesini nasıl etkilediğini, ailevi ilişkileri nasıl parçaladığını gördük. İşsiz Adam’da iş görüşmesine giden bir işsizin başından geçenlere tanık olduk. Hırsız ve Çanta’da gülmeye devam ederken Tersanede Ölüm Var adlı oyunda iş cinayetlerine şahit olduk. İnsan hayatının hiçe sayıldığını, işçilerin ne halde olduklarını ve sonunda ölüme nasıl uğurlandıklarını gözlerimiz yaşlı izledik.
Fabrikalarda iş cinayetlerine kurban gitmeyelim, alışveriş canavarı insanlar olmayalım, işsiz kalmayalım. Çok daha güzel bir dünya istiyorsak örgütlü olmaktan başka çaremiz yok. Çünkü tek başımıza yapacaklarımız sınırlı, ancak hep beraber olursak güzel günleri yakalayacağız.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
İleri Elektrokimya Direniş Süreci
Kotlar Beyazlıyor, Hayatlar Kararıyor!
Son Eklenenler
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...