Buradasınız
12 Eylül Darbesi 45. Yılında Protesto Edildi

12 Eylül askeri faşist darbesinin 45. yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde eylemler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde darbe rejimi ve onun günümüzdeki etkileri protesto edildi. İstanbul’da 78’liler Girişimi öncülüğünde Taksim Kazancı Yokuşunda gerçekleştirilen açıklamaya çeşitli demokratik kitle örgütleri, siyasi parti temsilcileri ile UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül darbesiyle hesaplaşıyoruz! Darbecilerle toplumsal suç ortaklığını reddediyoruz!” yazılı pankartın taşındığı eylemde 12 Eylül döneminde katledilen devrimciler, sosyalistler anısına saygı duruşunda bulunuldu.
Eylemde 78’liler Hareketi adına Nimet Tanrıkulu tarafından okunan ortak açıklamada, 12 Eylül darbesiyle inşa edilen rejimin, tekçi, baskıcı ve darbeci özünün bugün de katlanarak devam ettiği belirtildi. 12 Eylül darbecilerine kalıcı dokunulmazlık tanıyan Anayasa’nın Geçici 15. Maddesinin 2005 yılında başlatılan uzun soluklu kampanyalar sonucunda kaldırıldığını fakat darbecilerin yargılanması taleplerinin sürdüğünü hatırlatan Tanrıkulu, “12 Eylül sürüyordu ama kampanyamız da sürüyordu. Sıra 12 Eylül 2000 tarihinde başlatılan cuntacıların yargılanması kampanyasını hızla daha bir güçlendirmek ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasındaydı. Süren kampanyalarımıza karşın; 12 Eylül darbe anayasası, Siyasi Partiler Kanunu, RTÜK kanunu, sendikalar kanunu başta olmak üzere, 12 Eylül devletinin yasal temellerini oluşturan 1980-83 döneminde darbecilerin düzenlediği 600 yasa ve binlerce kararname, istisnalar bir yana, genel olarak kaldırılmadı ve hala yürürlükte...” dedi.
12 Eylül 1980 darbesinin, toplumu ve devleti yukarıdan aşağıya doğru anti-demokratik, totaliter bir anlayışla yeniden düzenlediğini ifade eden Tanrıkulu, şöyle konuştu: “Bu düzenlemeyi siyasal ve askeri zor kullanarak gerçekleştirdi. Darbe öncesinin halkta yurttaşlık ve hukuk bilincinin geliştiği nispi demokratik süreç tasfiye edildi. Yerine kayıtsız şartsız itaat eden, demokratik değerleri tüketen bir toplum biçimi ikame edildi. 12 Eylül darbecileri “anarşi ve terör” hadiselerine karşı darbe yaptıklarını ilan ettiler. Kötücül sonuçları günümüze kadar gelen dünyanın en kalıcı ve en köklü totaliter rejimlerinden birini inşa ettikleri gibi darbe yıllarında vahşi bir devlet terörü uygulayan da yine 12 Eylülcüler oldu. Bugünden geriye doğru bakıldığında, 12 Eylül darbeciliğinin kendi içinde son derece tutarlı olduğu ortaya çıkıyor.”
Tanrıkulu, 12 Eylül rejiminin inşa ettiği “Ulusal Güvenlik Devleti” anlayışının bugün de geçerliliğini koruduğuna dikkat çekti. Toplumsal muhalefetin, farklı kimliklerin ve alternatif düşüncelerin sistematik biçimde bastırıldığına işaret ederek, “Devlet, toplum üzerinde vesayetini sürdürmekte; yurttaşı itaatkâr bir özneye indirgemektedir” dedi. Açıklamanın sonunda, darbeci zihniyetin toplumsal ilişkilerde ve devlet yapısında kalıcı hale geldiğine işaret edilerek şu sözlere yer verildi: “Ez cümle… Darbecilerle toplumsal suç ortaklığını reddedelim! Darbecilerle hesaplaşmayı beceremeyen bir toplum, darbe üstüne darbe yemeye mahkûmdur. Türkiye toplumunun yıllar ve yıllardır kararan vicdanı aydınlansın!”
Bir diğer eylem de İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri ile İnsan Hakları Derneği ve DİSK’in aralarında olduğu çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütünün katılımıyla gerçekleşti. Eski TRT Radyo binası önünde düzenlenen ortak açıklamada 12 Eylül darbesinin üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül’ün baskıcı ve tekçi zihniyetinin devam ettiği vurgulandı. 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL süreci ve bu dönemde çıkarılan yasaların, 12 Eylül rejiminin otoriter mirasını daha da derinleştirdiğine dikkat çekildi. Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanındaki buluşmalarına getirilen yasak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı, kayyum atamaları ve temel hak ve özgürlüklere yönelik sistematik saldırılar, bu gidişatın somut örnekleri olarak sıralandı. Açıklama, “Ne askeri vesayet ne siyasi vesayet; İnsan Hakları, Demokrasi, Barış Hemen Şimdi!” çağrısıyla son buldu.
- 12 Eylül Darbesi 45. Yılında Protesto Edildi
- UİD-DER Söylediğini Yapan Bir İşçi Örgütüdür
- 12 Eylül 1980’den Bugüne İşçi Sınıfının Hakları Sermayenin Hedefinde
- Emekçiler Kadıköy’den Seslendi: “Biat Etmeyeceğiz!”
- Biz ve Onlar, Bizim ve Onların
- CHP’ye Yönelik Saldırıların Anlamı ve Hedefi
- “Seyrelen Orman Sele Karşı Duramaz”
- İşçiye Dinlenmek, Tatile Gitmek Çok Görülüyor!
- DİSK-AR: Ücretler Erirken, Vergi ve Enflasyon Yükü Katlanıyor
- Bu Bakanlar Neye Bakıyorlar!
- İktidarın Muhalefete Yönelik Saldırıları Protesto Edildi
- KESK: “KHK'lı İhraçlar Görevlerine İade Edilmelidir”
- Bu Düzende İşçiler Sağlıklı Yaşayamaz!
- Kozasından Çıkmaya Çalışan Kelebek ve Çocuklarımız
- Türkiye Genelinde 1 Eylül Dünya Barış Günü Eylemleri
- Meydanlarda Barış ve Demokrasi Talebi Yükseltildi
- Başka Bir Gezegen Gibi
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Barış Mitingi Çağrısı
- Omsa Metal Direnişiyle Dayanışma
- Hayat Pahalı Değil Ücretlerimiz Düşük!
Son Eklenenler
- 12 Eylül askeri faşist darbesinin 45. yılında Türkiye’nin çeşitli illerinde eylemler gerçekleştirildi. Yapılan eylemlerde darbe rejimi ve onun günümüzdeki etkileri protesto edildi. İstanbul’da 78’liler Girişimi öncülüğünde Taksim Kazancı Yokuşunda...
- “Bırak seni başkaları övsün” diye bir söz vardır. Bir de işçi sınıfının ve insanlığın sömürüye karşı yürüttüğü mücadeleyi tarif eden başka bir ifade vardır: “Sen sadece doğru yolda yürü. Sabırla, emekle, alın teriyle ilerle. Bir gün başkaları da...
- Metal işkolunda Türk Metal, Çelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikalarıyla metal patronlarını temsil eden Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2025-2027 dönemini kapsayan Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı. Bu sözleşme, 250’...
- Ankara’da bulunan Tapeten Mensucat’ta Teksif Sendikasında örgütlenen işçiler, işverenin TİS masasına oturmayı reddetmesi üzerine 4 Eylülde greve çıkmışlardı. UİD-DER üyesi işçiler olarak grevlerinin 8. gününde Tapeten işçilerini ziyaret ettik.
- Yaşadığımız topraklarda 12 Eylül 1980’de bir askeri faşist darbe gerçekleştirildi. Darbeciler ülkedeki kaosu ve kardeş kavgasını bitirmek için darbe yaptıklarını ileri sürüyorlardı. Oysa asıl amaç işçi sınıfına ve örgütlerine darbe vurmaktı.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik her geçen gün dozunu artırdığı saldırılara karşı protestolar sürüyor. 2 Eylülde CHP İstanbul il örgütüne kayyum atanmasının ardından başlayan protestolarda emekçiler rejimin baskılarına biat...
- Nepal’de hükûmetin 4 Eylülde Facebook, X (Twitter), YouTube ve benzeri 26 platformu erişime kapatma kararı, gençlerin öncülüğünde işçi ve emekçilerin de katıldığı geniş protestoları tetikledi. Ülkede artan yoksulluk ve yolsuzluk karşısında biriken...
- Trump yönetimi işçi düşmanı ekonomi politikalarını, göçmenlere karşı saldırılarını, emperyalist savaşı körüklemeyi, Siyonist İsrail devletini desteklemeyi sürdürüyor. Emperyalist savaşın baş aktörü olarak Gazze’de yapılan soykırımı açık şekilde...
- İsveç sermayeli Omsa Metal fabrikasında çalışan işçiler, 2025’in ilk aylarında Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu şubede örgütlendiler. Şirket, sendikanın yetkisine itiraz ederken toplu iş sözleşmesi sürecinde de “sıfır zam” dayatmasında...
- Tanıdık birilerinden söz ederken “bizim Ahmet”, “bizim Ayşe” deriz. Bazen tarafını anlatırken “bizim takım”, “bizim parti” deriz. Hatta bazen hangi kimlik ve inançtan olduğunu tarif ederken de biz deriz. Gelin bu konunun üzerine duralım biraz. Biz...
- Türkiye’de rejimin her türlü muhalefeti ezmek, toplumu zapturapt altına almak ve bu yolla varlığını sürdürmek amacıyla hayata geçirdiği saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Öyle ki bu rejim, yargıyı sopası, medyayı borazanı, devlet kurumlarını...
- Aylardır maaşları, toplu sözleşmeden doğan fark alacakları ve bazı yan hakları ödenmeyen Genel-İş Sendikası üyesi İzmir Buca, Karşıyaka ve Konak Belediyesi işçileri yürüttükleri mücadeleleri büyüterek iş bırakma eylemi yaptı.
- Dede Korkut hikâyelerinin birinde Uruzlu bir çobanla, bir Peri birbirlerini severler. Ancak bu beraberlik lanetlenmiştir. Peri bir gün çobanı çağırır ve şöyle der: “Bende bir emanetin var ama bu emanet halkının başına bela olacak, bilesin.”