Buradasınız
1961 Saraçhane Mitingi: Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi
31.12.2023
1961 yılının son günü… Dalga sesleri, vapur düdükleri, martı çığlıkları… İstanbul görünürde olağan bir sabaha uyandı. Ancak o gün farklıydı. Yine her zamanki gibi çıktılar evlerinden ama ne tezgâh başına geçtiler, ne de kahvehaneleri doldurdular. O gün herkes susacak, yedi tepeli şehrin yoksulları konuşacaktı. İstanbul’un sesine işçi sınıfının sloganları karışacaktı. Ertesi gün, Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitingini şöyle yazacaktı gazeteler: “Saraçhane Mitingine 100.000 İşçi İştirak Etti.”
1950’li yıllarla birlikte sanayileşme ve kentleşme artmış, Anadolu köylüsü akınlar halinde fabrikaları doldurmaya başlamıştı. Bir sınıf serpiliyordu: Türkiye İşçi Sınıfı... Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren, yerli ve milli patronlar sınıfı yaratılması için dizginsizce sömürülen işçiler, en temel haklardan mahrum bırakılmıştı. Sendika hakkına Cumhuriyetin ilanından ancak on yıllar sonra kavuşabilen işçilerin 1961 yılına gelindiğinde grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı da fiilen bulunmuyordu. Türkiye işçi sınıfı on yıllarca sineye çekmiş, o güne kadar söyleyecek sözünü biriktirmişti. Dönemin mücadeleci sendikaları ön açıcı bir adım attılar; grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı için bir miting yapılmasına karar verdiler.
31 Aralık 1961… Topkapı, Edirnekapı, Kurtuluş, Beşiktaş, Köprü, Cağaloğlu… Sabah saatlerinde altı kolda toplanan işçiler, yürüyüşe geçerek Saraçhane meydanına aktılar. “Şartsız Grev İstiyoruz”, “Lütuf Değil Hak İstiyoruz”, “Grevsiz Sendika Silahsız Askere Benzer”, “Grevi Suç Sayan Zihniyet Suçludur” pankartları taşındı. Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitingi gerçekleşiyordu.
Miting alanında bir konuşma yapan Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler şöyle diyordu: “Bugün Türk işçisinin yıllardır beklediği hürriyeti tattığı gündür. Fakat kuru kuru hürriyet de bir mana ifade etmemektedir. En mühim hürriyet iktisadi hürriyettir. Türk işçisi patronun baskısından kurtulmadıkça bu memlekette iktisadi hürriyetten bahsedilemez.” Metal işçilerinin lideri Türkler, konuşmasını şu şekilde sonlandırıyordu: “Eğer grev kanunlaşmazsa biz haklarımızı almasını iyi biliyoruz. Grev yapacağız, en temel hakkımız olan grevi kullanacağız. Paranız yok diyenlere Türk işçisinin parasız grevi yaptığını da göstereceğiz.” Kemal Türkler, takip eden yıllar boyunca adından çok söz ettirecek ve sadece metal işçilerinin değil, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi olacaktı.
Saraçhane mitingi sadece Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitingi olmasıyla değil, 1960’larla birlikte yükselen işçi sınıfı hareketinin işaret fişeği olmasıyla da büyük öneme sahiptir. Yasaklar ve sessizlik döneminin perdesi bu ilk adımla birlikte kapanırken, işçi sınıfı sözünü güçlenerek söylemeye devam etti. Kemal Türkler’in meydandaki konuşmasının üzerinden birkaç yıl geçmişken Maden-İş üyesi Kavel Kablo işçileri grev hakkını grev yaparak kazandı, Türkiye işçi sınıfına armağan etti. 1967 yılında kurulan DİSK, çok kısa zaman içinde işçiler açısından çekim merkezine dönüştü. Tüm bunları Derby, Sungurlar, Gamak, Demirdöküm gibi fabrika işgalleri, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi, MESS Grevleri izledi. 1 Mayıs, yarım asır sonra yeniden meydanlarda kutlanır oldu. Nihayetinde Saraçhane mitingiyle sendika ve toplu iş sözleşmesi hakkını isteyen Türkiye işçi sınıfı, hak mücadelesi içinde “biz başka dünya isteriz” demeye başladı.
İşçi sınıfının mücadelesi bir deniz gibidir. Suların geri çekilip denizin durgunlaştığı dönemler olduğu gibi, suların yükseldiği, dalgaların coşkuyla kabardığı dönemler de vardır. Saraçhane Mitingi Türkiye işçi sınıfı açısından böylesi bir eşiktir. Ve bugüne, bugünün insanına çok şey anlatır.