Bursalı İşçi Kardeşlerimizin Mücadelesini Selamlıyoruz!
Kartal’dan UİD-DER’li bir öğretmen

Metal patronlarının elini kolunu bağlayan Bursalı işçi kardeşler, mücadelenizi yürekten selamlıyoruz! Her gün, her dakika sizi takip ediyoruz. Öncelikle UİD-DER’in sitesi ve Dayanışma TV aracılığı ile sizlerden gelen haberleri, videoları büyük bir heyecanla izliyor, metal patronlarına attığınız tokadın devamını bekliyoruz. Bu mücadelede, işçi sınıfına moral verecek bir kazanım elde etmeniz ve işçi sınıfının kendine güvenini, inancını tazeleyecek hamleler yaparak sınıfa moral vermeniz en büyük isteğimiz.
Bizler Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği’nde yürüttüğümüz çalışmalar çerçevesinde fabrika önlerine gittiğimizde, işçi semtlerinde stantlar açtığımızda, semt pazarlarında işçi kardeşlerimize ulaşmaya çalıştığımızda işçilerin kendi sınıfına güvensizliğine dair veriler alırdık. İşçilerin mücadele tarihini anlattığımızda “onlar geçmişte kaldı, artık işçiler mücadele etmez” diyen işçi kardeşlerimiz için işçi sınıfının ayağa kalkacağını gösteren önemli bir örnek olduğunuz.
Biz UİD-DER’liler yıllardır işçi sınıfının örgütlü mücadelesini büyütmek için çaba sarf ediyoruz. İşçi kardeşlerimizin sınıfına güvenmesini, örgütlenmesini sağlamaya çalışıyoruz. Biz, bir işçi örgütü olan UİD-DER’de işçi sınıfının mücadele tarihini öğrendik ve çalıştığımız işyerlerinde işçi kardeşlerimizle beraber sorunlara karşı mücadele veriyoruz, UİD-DER çatısı altında örgütlü mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz. İşçi sınıfı devasa bir sınıftır. Biz ürettiğimiz için dünyada insanoğlunun tüketebildiği her şey var. Biz üretmezsek patronlar hem kâr elde edemez hem de aç kalırlar. Ulaşım, sağlık, eğitim hizmetinden, elektronikten, sebze meyveden ekmeğe kadar her şeyi biz üretiriz. Daldaki meyve sayemizde sofralara gelir. Onları biz toplamazsak o dallarda çürümez mi? Bu hayatın güzelliklerini yaratan işçi sınıfı, kötülüklerini yaratan ise patronlar sınıfı! İşçilere düşen sefalet, patronlara düşen ise sefahat! İşçilerin alınteri, canı, kanı, patronların yedi sülalesinin keyfi sefası içindir. Kapitalist düzen işçilere açlıktan, yoksulluktan, sefaletten başka bir şey sunmuyor. Patronlar yıldan yıla yeni yeni fabrikalar açarken işçiler yıldan yıla yoksullaşıyorlar.
Bu sefalet arttıkça işçiler daha iyi ücretler, iş saatlerinde düzenleme, daha iyi sosyal haklar vs. ister. Ama patronlarsa her zaman “daha fazla kâr” diye tutturur. İşçinin istediği her kuruş onun için daha az kâr demektir. İşçilere asgari ücreti bile çok görüp onu nasıl kısacağını düşünür patronlar. Onun istediği işçi, ay sonuna kadar kıt kanaat de olsa bir şekilde hayatta kalıp sessizce çalışmaya devam edecek işçidir. İşçinin insanca yaşama isteği patronların kârını azaltacağı için işçiye hakkı olanı vermediği gibi istediğini de vermek istemez.
Ama bir gün, patronların hiç beklemediği bir gün, işçiler bu düzene karşı haykırmaya başlar. Tıpkı sizler gibi! Birikmiş öfkesi patlama noktasına geldiğinde, örgütsüz de olsa bir gün ayağa kalkar. Biraz daha iyi koşullar isteyen işçiye patron çok görür istediğini. İşçiler ya ne yapacaklarını bilemez, ya korkar geri çekilir ya da öfkelenir, mücadeleden vazgeçmez, birbirine güvenerek patrona karşı birleşir. Patronların bu dakikadan sonra yapmayacakları şey yoktur. Her grevde, her direnişte aynı şeyler olur. İşçilerin birliğini bozmaya kalkarlar. İşçilerin geçmişle bağlarını koparmak, deneyimli işçilerin mücadele eden işçilerle buluşmalarını engellemek için “aranızda provokatörler var” söylentilerini yayarlar. Zaten sosyalistleri öcü gibi gösterdikleri için onları uzaklaştırmak çoğu zaman çok kolay olur. Kendisi dünya çapında bile örgütlü olan patronlar işçilerin örgütlülüğünden ölesiye korkar. Çünkü patronlar bilir ki, işçiler örgütsüz haliyle bile saltanatlarını sallıyorsa, örgütlü olurlarsa hiçbir patronun hayatta kalma şansı olmaz! Patronlar istiyorlar ki, işçiler örgütsüz, güçsüz olsunlar: İşçi sınıfı içinde, sınıfının tarihini bilen, işçi sınıfının deneyimine sahip olan öncü güçler, işçilere yol göstermesin, işçilerin mücadelesi yalnızlaşsın, dayanışma olmasın, işçi işçiye destekte bulunmasın.
Patronlar istiyorlar ki, kendi hizmetkârı olan Türk Metal gibi gangster sendikalara işçiler mahkûm olsunlar ve kendilerine köle olsunlar. Bellerinde silahlarıyla, sopalarıyla işçileri tehditlerle hizaya getirmeye çalışan Türk Metal çetesinin adamları köle kâhyaları gibi çalışmıyor mu? Patronlar, Türk metal gibi bir çeteyi yıllarca sendika diye yutturmaya çalıştı. İşçi sınıfını örgütsüz bırakan, örgüt kelimesinden bile korku duyması için uğraşan patronlar Türk Metal gibi gangster bir örgütün cenderesinde tuttu. Bu gangster çete sebebiyle, işçiler sendikal mücadeleye soğuk bakıyor.
Bugün örgütlü olan patronlar sınıfıdır. Büyük medya onlara hizmet ediyor, kolluk güçleri onlara hizmet ediyor, yargı onlara hizmet ediyor. İşçiler kendi mücadelelerine, yaptıklarının meşru olduğuna, güçlerine inandıkları ve en önemlisi örgütlü oldukları sürece patronların tüm engellerini defedeceklerdir. İşçi sınıfı ya örgütsüzdür ve hiçbir şeydir ya da örgütlüdür ve her şeydir!
Sefaköy’de Kampanya Standı
Yaşamıyla Yol Gösteren İşçi Kadınlar
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...