“Hayır” Burada ve Bir Yere Gitmiyor!

16 Nisanda yapılacak olan referanduma sayılı günler kaldı. İktidarın tüm çabalarına rağmen toplumun çok büyük bir kesimi tek adam rejimine “hayır” diyor. Toplumun nabzını tutmak için anketler yaptırılıyor. Sonucun evet çıkması için türlü türlü kriz yaratılıyor. İktidar sahipleri, kimi zaman aba altından sopa gösteriyor, kimi zaman açık açık tehditler savuruyorlar. Referandumdan evet çıkmazsa kaosla, iç savaşla, ekonominin bozulmasıyla tehdit ediyorlar kitleleri.
İktidar partisi AKP ve Erdoğan, uzun zamandır anayasanın değişmesi ve başkanlık sisteminin gelmesi gerektiğini söylüyor. Bunun için referandumu, yani halk oylamasını gündeme getirdiler ve kitlelerden bir “tercih” yapmalarını istediler. Yani “evet” ya da “hayır” seçeneklerinden birini seçmelerini istediler. Ancak iktidar çevreleri hem referandum diyorlar hem de “hayır” diyenleri terörist ilan ediyorlar. Hem “mili irade her şeyin üstündedir” diyorlar hem de “evet” dışında bir seçenek kabul etmiyorlar.
AKP iktidarı, toplumu ikna etmek için baskıları alabildiğine arttırıyor, medya aracılığıyla yalanlarla zehirliyor. Son derece eşitsiz koşullarda propaganda çalışmaları yürütülüyor. Demokrasi İçin Birlik’in 17 ulusal kanalın yayınlarını inceleyerek yaptığı çalışmaya göre; Mart ayının ilk on gününde Erdoğan’a 53,5, AKP’ye 83, CHP’ye 17, MHP’ye 14,5 saat ayrılırken HDP’ye 33 dakika ayrıldı. Evet, propagandası için devletin bütün nimetlerinden yararlanılırken, hayır bildirisi dağıtanlar darp edilip gözaltına alınıyor, “yeterli sayıda polis olmadığı” gerekçesiyle hayır mitingleri yasaklanıyor.
Kuşkusuz ki tüm baskılar, hayır diyenlerin sesini boğma çabaları iktidar ve çevresinin korkularının bir tezahürüdür. Hayır kelimesinden, anlamından ölesiye korkuyorlar. Çünkü hayır; başkanlık sistemini de tek adam rejimini de istemiyoruz demektir. Güçlü Türkiye naralarını atanların yalanlarına inanmıyoruz, biz işçilerin payına yoksulluk, sefalet ve iş kazaları düşüyor demektir. Asgari ücretle yarı aç yarı tok, adına yaşamak denirse yaşıyoruz ve bize reva gördüğünüz bu muameleyi kabul etmiyoruz demektir. Baskılarınızdan, tehditlerinizden bıktık “artık yeter” demektir. İşte bu yüzden hayır kelimesini, duymaktan, ne anlama geldiğini düşünmekten ölesiye korkuyorlar.
Hayırlı günler, hayırlı cumalar, hayırlı sabahlar, hayırlı işler gibi geçmişten beri toplumda çok sık kullanılan deyimleri adeta dilden ve hayattan söküp atmak istiyorlar. Hayır kelimesini duyunca tansiyonları yükseliyor. Aynı şeyi bizim de yapmamızı istiyorlar. Yapabilseler hayır kelimesini tamamen yasaklayıp dilimizden çıkaracaklar. Tahammülsüzlükleri bu boyutlara ulaşmış durumda.
Toplumu ikna etmek için gerçekleri yansıtmayan, toplumu korkuya sürükleyen iddialar savurmaktan çekinmiyorlar. Başkanlık sistemi olmazsa ülkenin bölüneceğini söylüyorlar. Milliyetçiliği kışkırtarak buna zemin hazırlıyorlar. Eğer koca bir ülkenin kaderi tek adam rejimine bağlıysa zaten ortada büyük bir sorun yok mudur?
İktidar ve çevresi sonucun “hayır” olmasından korkuyor, tehditlerle, korkuyla, şantajla toplumu cendere altına almak istiyor. Ancak korkunun ecele faydası yok. OHAL düzenini kalıcılaştıran tek adam rejimine karşı işçiler, emekçiler olarak topyekûn karşı durmalı, karanlığı yırtmak için HAYIR’ı güçlendirmeliyiz.
Star Rafinerisi İşçileri Direnişte
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...