Kriz ve Hayat Pahalılığı Yok, Çıkart Telefonunu!
İstanbul/Esenyurt’tan bir işçi
Ekonomik kriz ve siyasi iktidarın politikaları nedeniyle işçilerin, emekçilerin hayatı artık katlanılamaz hale gelmiş durumda. Her geçen gün temel tüketim ürünlerine zamlar geliyor. Siyasi iktidar, sorunları çözmek, insanların derdine derman olmak bir tarafa, arsızca açıklamalarla emekçilerle alay ediyor, ekonomik krizin üzerini örtmeye çalışıyor. Yaptıkları her açıklama bir önceki açıklamalarının üstüne tüy dikiyor. En son yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı Erdoğan: “Şu anda her evde araba var, kapıcısında araba var, şu anda ikinci el araba yetişmiyor. Bunları nasıl görmezlikten geliyorsun? Bunu televizyon ekranlarından vatandaşa anlatır, vatandaşı kandırabilirsiniz ama bizi kandıramazsınız. Hepsinin istatistiklerini tutuyoruz. Nerede ne oluyor, ne satılıyor bunların hepsini gayet iyi biliyoruz.” Bu açıklamaların ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Vedat Demiröz, “Türkiye’de son 20 senede her eve bakın, ya bir otomobil ya da 2 otomobilimiz var. Her evde 2-3 telefon var” dedi. Hatırlanacağı üzere 2018 yılında da Erdoğan “Eğer her eve buzdolabı giriyorsa demek ki bir refah seviyesi var” demişti.
Sırça köşklerinde kendilerine öyle bir dünya kurmuşlar ki tümüyle gerçeklikten kopmuş durumdalar. Ya sorunları görmezden gelip üzerinden atlayıp, manipüle ediyorlar ya da yaşanan sorunları dile getiren emekçileri “hain” ilan ediyorlar. Toplumun büyük çoğunluğunun artık bu yalanlara karnı tok. Bırakın muhalif olanları AKP’ye oy veren emekçilerin bile büyük bir kısmı bu yalanlar karşısında pes diyorlar. Fakat egemenler meşhur Goebbels taktiğini izliyorlar: “Yeterince büyük bir yalan söyler ve onu tekrar etmeye devam ederseniz, insanlar sonunda ona inanmaya başlayacaktır. (…) iktidarın muhalefeti bastırmak için tüm yetkilerini kullanması hayati önem taşır, çünkü gerçek, yalanın ölümcül düşmanıdır ve dolayısıyla gerçek, iktidarın büyük düşmanıdır.” Ne yazık ki sistematik bir şekilde söylenen yalanlar toplumun bir kısmında karşılık bulabiliyor.
Siyasi iktidarın yalanlarına inanmış, kendi gerçekliğinden koparak iktidar zihniyetinin sokak versiyonu haline gelmiş insanların sayısı bir hayli azalsa da hâlâ var. Son zamanlarda sosyal medyada yayınlanan sokak röportajlarında, çevremizde sıkça denk geliyoruz. Özellikle gençler yaşam koşullarının her geçen gün kötüye gittiğini, var olan asgari ücretle yaşanamayacağını, bunun sorumlusunun da iktidar olduğunu, ileriye yönelik bir hayallerinin kalmadığını, gelecek kaygısı taşıdıklarını, fırsat bulurlarsa yurtdışına gideceklerini söylüyorlar. İşte bu gençlerin bir de belalıları var. Ne zamanki işçi-öğrenci gençler sıkıntılarını, tepkilerini dile getirmeye başlıyorlar, AKP yandaşı “dayılar” sanki köşe başında bekliyormuşçasına, adeta kalabalığı yırtarak aradan sıyrılıp “çıkart cebindeki telefonu, bakacağım” diyorlar. Gençlerin cebindeki telefona göre ekonominin iyi olduğundan, cebinde kaç paralık telefonla gezdiğinden dem vuruyorlar. Bu belirli yaşın üzerindeki “dayılar”ın ekonomik durumu ise aslında hiç de iç açıcı değil. Belki de çoğunluğu 1500-2000 bin lira arasında emekli maaşı ile ayın sonunu getirmeye çalışıyorlar. Ama gel gör ki bu insanlar iktidarın yalanlarının esiri olmuş ve kendi yaşam koşullarına yabancılaşmış durumdalar. Tabi şu kısmını da ıskalamamak gerekiyor; propaganda amaçlı bu söylemlerin bir kısmı da iktidarın varlığından çıkar sağlayan ayaklı troller tarafından dile getiriliyor.
Tek adam ve onun etrafında kümelenmiş siyasiler toplumun gözünün içine baka baka yalan söylemekten geri durmuyorlar. Bir kere öyle herkesin kapısının önünde araba yok. Ama yaşadığımız çağ açısından bakılacak olursa arabalar dâhil her şeyi üreten emekçilerin de arabalarının olması hiç de yadsınacak bir durum değil. Fakat onların bizi küçümseyerek “kapıcıda dahi araba var” demesi sınıfsal ve tepeden bir bakış açısıdır. Arabayı emekçilere layık görmeyen bir zihniyetin ürünüdür. Gelelim telefon ve buzdolabı meselesine, ülkenin tepesine çöreklenmiş ve saraylarda yaşayan bu zümre bizim mağara döneminde yaşamamızı istiyor galiba! Günümüz koşullarında temel bir ihtiyaç haline gelen buzdolabı ve telefon saraylıların gözünde ekonomik refahın göstergesidir. Onlar istiyor ki yiyecekleri toprağa gömelim, haberleşmeyi de dumanla yapalım. Akıllı telefonlar günümüzde bırakın lüks olmayı artık bir zorunluluktur. E-devlet üzerinden yapacağımız tüm işlemler bu telefonlar üzerinden yapılıyor. Yaşadığımız sistem tüketimi kışkırttığı için bir telefonun ömrü de 2-3 yıl gibi bir süre ile sınırlı hale getiriliyor. Telefonun bozulmasına falan da gerek yok. Onun içindeki uygulama ve aplikasyonlar zamanla çalışmaz hale geldiği için ister istemez değiştirmek zorunda kalınıyor. Uzun lafın kısası, var olan ekonomik krizin, işçi, emekçi düşmanı politikaların üzerini örtmek için çeşitli argümanlarla emekçilerin tepkilerini yatıştırmaya çalışıyor iktidar sahipleri ama artık bu yalanlarla bu değirmen dönmüyor. Sermaye sahiplerinin vergi borçlarını silip çeşitli teşviklerle onları palazlandıran bu iktidar, krizin tüm faturasını emekçilerin sırtına yıkmış durumda. Bu kadar fütursuzca konuşabiliyorlarsa, bu sınıfımızın dağınık ve örgütsüz olmasındandır. Sorunları görmek yetmez, sorunları çözmek gerekir. Bizim bütün sorunlarımızın kaynağı kapitalist sistemin ve onun egemenlerinin ta kendisidir. Yani sorun sınıfsaldır çözümü de işçi sınıfımızın örgütlülüğünden ve mücadelesinden geçiyor.
Geçinemiyoruz!
Son Eklenenler
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...