Buradasınız
Müziğiyle Emekçilere Umut Veren Mikis Theodorakis Yaşamını Kaybetti
2 Eylül 2021 - 20:19
İnsan hangi dili konuşursa konuşsun, duygular aynıdır. Acı, keder, sevinç, öfke ya da sevgi… Farklı dillerde farklı seslerle, o sesleri temsil eden harflerin oluşturduğu cümlelerle ifade ederiz duygu ve düşüncelerimizi ama aynı şeyi anlatırız. Her halktan emekçiler yaşadıkları acıları, egemenlerin baskısını, zulme direnci, sömürüye karşı mücadeleyi, geleceğe dair özlemlerini şiir ve şarkılarla dile getirmiş, müziğe dökmüşlerdir. Halklar gibi türküler de kardeştir. Anne tarafı İzmirli olan dünyaca ünlü Yunan besteci ve müzik insanı Mikis Theodorakis 96 yaşında yaşamını kaybetti. Onun besteleri ve şarkıları yalnızca Yunan emekçilere değil tüm dünya emekçilerine umut ve coşku verir. 2021’e girerken, Umut Ekiyoruz Yarınlara yayın akışımızda Theodorakis’in şarkılarına da yer vermiştik. Ölümü vesilesiyle bir kez daha sunuyoruz:
Yunanistan’da 1967’de darbe olmuş ve faşist cunta yönetime el koymuştu. 14 Kasım 1973’te Atina Teknik Üniversitesi (Politeknik) öğrencileri darbecilere karşı bir mücadele başlattılar. Üniversiteyi işgal ederek direnişe geçtiler. Kendi kurdukları radyodan “çocuklarınız konuşuyor” anonsuyla mücadele çağrıları yaptılar. Eylem diğer üniversitelere de yayıldı ve ardından Yunanistanlı işçi ve emekçiler de meydanlara çıkarak faşist cuntaya karşı mücadele başlattı. Politeknik öğrencisi gençlerin kıvılcımını çaktığı bu mücadele1974 yazında faşist cuntanın devrilmesiyle sonuçlandı.
“En güzel etki iki benzer ruhun birbirine yaptığı etkidir” demiş Alman edebiyatçı Goethe… Mesela gerçek manada dostluğun ne olduğunu yaşamında sınayan insanın bu söze itiraz etmesi mümkün müdür? Peki, benliği aynı ruhla dolup taşan on binlerden bahsediyorsak? Ne güzeldir hep bir ağızdan şarkılar söylemek… Bir grevde, mitingde, bir meydanda yani tek vücut olmak ne güzeldir. İnsanlar sanki kalpten kalbe görünmez iplerle birbirlerine bağlanır böyle zamanlarda, tarifsiz duygular yaşanır. Şimdi tarihte bir yolculuğa çıkıyoruz ve böyle bir zamana gidiyoruz.
Yunanistan, Ekim 1974… İşçilerin, emekçilerin ve öğrencilerin protestolarının da etkisiyle Ege’nin karşı kıyısında, Yunanistan’da, faşist cunta çözülmüştü. En karanlık gecenin bile sonu vardır sözünü hatırlatırcasına zamanı korkuya boğanlar yenilmişti. Yaklaşık yarım asır önce Ege’nin karşı kıyısında ekmek ve özgürlük türküleri söylemek için bir stadyumda buluşan sınıf kardeşlerimiz evlerimizin konuğu şimdi… Sahnede ise cuntanın yasaklı müzisyeni Mikis Theodorakis ve devleşen sesiyle Maria Farantouri… Koca stadyumu bir duygudaşlığın sarıp sarmaladığını görmemek mümkün mü? İnsanın yüreğini titreten bu muazzam atmosfere kendini kaptırmamak peki?
Zaman dörtnala koşup duran bir at misali geçip gidiyor. Geçip giden zamana ömür diyor insanlık… Ömrümüz boyunca mutlulukla acıyı, umutla düş kırıklığını iç içe yaşıyoruz. Yaşadığımız karanlık dönemde her şeye rağmen umudu yitirmemek ve mücadele ateşini harlamak insanlık için su kadar ekmek kadar yaşamsal!
Umuda ve yaşama sevincine mercek tutan bir filmden, Zorba’dan bahsetmek istiyoruz. Çevrelerindeki insanlara refah ve bolluk getirmek isteyen ve bu ortak amaçla birbirlerine bağlanan iki insanın yaşamına tanık oluyoruz bu filmle… Planları suya düşse de sevdiklerini kaybetmiş olsalar da bu iki arkadaş birbirine tutunmayı ve dibe batmamayı başarıyorlar. Filmin en dramatik anı ise arkadaşlardan birisinin diğerine bir dans, sirtaki öğretmeye çalıştığı sahnedir. Bu kült filmin müziklerini yapan Mikis Theodorakis ve başrol oyuncusu Anthony Quinn 30 yıl sonra bir araya gelirler. Zorba’daki Sirtaki sahnesi yeniden sahne alır. Yüreğinden yaşam sevincini bir an olsun eksiltmeyenlere, emeğin serüvencilerine ayna tutsun diye paylaşıyoruz.