Buradasınız
Gelenekten Geleceğe Bir Aktarma Kayışıdır UİD-DER
Gelenekten Geleceğe Bir Aktarma Kayışıdır UİD-DER
Dostlar, bizler UİD-DER’le yürüyen ve işçi sınıfının hak mücadelesini büyüten çeşitli sektörlerden işçileriz. UİD-DER’in kuruluşuna biz de emek verdik, yüreğimizi koyduk. Bize yol gösteren, UİD-DER’in kurulmasına vesile olan büyüklerimizle tanıştığımızda yepyeni şeyler duyduk, yepyeni şeyler öğrendik. Ve yeni, yepyeni bir dünya kurmanın ateşi harlandı derinlerde bir yerlerde. Geçmişini bilmeyenin geleceğini de bilemeyeceğini öğrendik. En çok da şunu duyduk: İşçi sınıfının mücadelesi bir maraton gibidir! Bu sözler çok derin yer etti zihinlerimizde. Şimdi bugünden geriye dönüp baktığımızda bu sözlerin anlamını daha da derinden kavrıyoruz. Dile kolay, UİD-DER’in kuruluşundan bu yana 15 yıl geride kalmış. Maraton koşumuz devam ediyor.
Sınıfımız, sermayedarların boyunduruğundan kurtulmak için defalarca başkaldırdı. Ayağa kalktı, savaştı, yendi, yenildi, geri çekildi, sonra yeniden ayağa kalktı... Kapitalistler, sınıfımızın hafızasını silmek, mücadele tarihini unutturmak istediler. Bu maraton koşusunda bizi soluksuz bırakmak istediler. UİD-DER ise dünü hatırlattı, bugünü anlattı, yarını işaret etti. UİD-DER kurulduğu günle bile biz işçilere tarihimize sahip çıkmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi etkinliği ile açılışını yapan mücadele örgütümüz, geçmişten bugüne aktarma kayışımız olan öncülerimizle hafızamız oldu. 15 yılda hem bu topraklarda hem dünyada neler yaşanmadı ki… Ama bizler dün gibi hatırlıyoruz bir haziran günü UİD-DER’in açılışını. Bu satırlara sığmaz ama çok iyi biliyoruz UİD-DER’in kuruluşundan bu yana sınıfımızın mücadelesine katkılarını. Ne mutlu ki bize UİD-DER’in çimentosunda bizim de harcımız var. Ne mutlu ki bize bu maraton koşusunda devraldığımız bayrağı yere düşürmeden taşıyoruz UİD-DER’le!
İstanbul/Tuzla’dan bir grup işçi
Mücadele Örgütümüzün Kökleri Sapasağlam!
İşçilik hayatıma genç yaşta metal fabrikasında başladım. Şanslıydım ki fabrikada sendika vardı. İşçi arkadaşlarım temsilci olmamı istiyorlardı. Sendikal eğitimlere katılmaya başladım. Eğitimleri Süleyman Üstün Hoca veriyordu. Hocamız biz genç işçilerin ufkunu açıyor, bizi derinden etkiliyordu. Eğitimleri hikâyelerle, yüreğimizi umutla donatıyordu. Süleyman Hocamızın eğitimlerine katıldığım için çok şanslıydım.
Ama hepsi bu kadar değil. Eğitimlerde Hocamızı benim gibi dikkatle dinleyen bir başka metal işçisiyle tanıştım ve o beni İşçi Öz-Eğitim Gruplarının etkinliklerine davet etti. Gururla söylemeliyim ki bu daveti geri çevirmedim. Bu da benim hayatımın en büyük şansı oldu. İşçi Öz-Eğitim Gruplarında çeşitli grev ve direnişlerde tanışan, fabrikalarda mücadele eden işçiler vardı. Bu çalışmalara ben de hevesle katılıyordum. İşçilerin örgütlenmesi, bilinçlenmesi, sınıfının mücadele saflarına katılması için çok çalışıyorduk. Yaşamın bütün zorluklarına, baskı ve yasaklara rağmen mücadele ruhuyla doluyduk.
Emeklerimiz UİD-DER’le taçlandı ve açılış etkinliğine Süleyman Üstün Hocamızı da davet ettik. Etkinlik günü kendisiyle tanışmamı anlattım. Son derece sevindi, bana UİD-DER’in kuruluşuna öncülük eden eski kuşak mücadeleci işçileri tanıdığını, onlardan çok etkilendiğini söyledi. O gün daha iyi anladım ki mücadele örgütümüzün kökleri son derece sağlam temellere dayanıyor. Bu sağlam temelin üzerinde sapasağlam bir işçi örgütü, mücadele örgütü yükselmeye devam ediyor. Çocuklarım da bu mücadelenin bir parçası şimdi. Evlatlarımız, genç işçi kardeşlerimiz saflarımıza güç kattıkça umudumuz, kararlılığımız artıyor.
Kocaeli’den emekli bir metal işçisi
Dünden Bugüne, Bugünden Yarına!
15 yıl geçmiş. 15-16 Haziran 1970’in, işçi sınıfımızın bu şanlı direnişinin yıl dönümünde açılışını gerçekleştirdiğimiz derneğimiz 15 yaşında! O gün annesinin kucağında gelen çocuklarımız bugünün gençleri oldular. Görkemli açılışından bu güne her yıl, UİD-DER’imizin biraz daha büyüdüğünü, işçi sınıfının içinde geliştiğini görmek nasip oldu bizlere.
Bundan yıllar önce çeşitli sektörlerden sendikalı sendikasız, işli işsiz işçileri bir araya getiren İşçi-Öz Eğitim Toplantıları yapılıyordu. Sınıf mücadelesiyle bizler de burada tanıştık. Yeni bir dünya için mücadele etmemiz gerektiğini burada öğrendik. O günlerin gençleri olarak deneyimli mücadeleci işçilerden öğrendiklerimizi başka işçilere aktardık. O günden bugüne hâlâ öğreniyoruz, öğrendikçe de öğretiyoruz. Arkadaşlarımızla birlikte verdiğimiz mücadele çiçek açtı, 2006 yılında UİD-DER’i kurduk. Yüreğimizdeki inanç, mücadele azmi, geleceğe umutla bakışımız ilk gün nasılsa bugün de aynı! Daha güçlüyüz. Mücadele bayrağının bugün genç işçi kardeşlerimizin ellerinde taşındığını görmek bizleri gururlandırıyor.
Genci ve yaşlısıyla, kadını, erkeği ve çocuğuyla biz bir aileyiz. UİD-DER ailesiyiz. İşçi sınıfının içinde ailemiz kök salıyor, büyüyor, daha da güçleniyor. Bu ailenin parçası olmak, ailenin büyümesine katkı sağlamak, büyüyüp geliştiğini görmek muazzam bir duygu. Özlem duyduğumuz dünyayı kurma umuduyla selamlıyoruz ailemizin tüm fertlerini!
İstanbul/Esenyurt’tan bir grup işçi
Selam Olsun UİD-DER’e Emek Verip Büyütenlere!
Sınıf mücadelesinin içinden gelen deneyimli, hünerli ellerin tohumlarını bu topraklara ekmesiyle büyümeye başladı UİD-DER. 15 yıldır güçlü, sabırlı, kararlı, inatçı tutumlara eklenmiş yoğun emekle, kurumuş topraklar yeşersin diye uğraşıldı. Umut ekildi yarınlara. Sınıf bilinciyle çapalandı topraklar, alın teri ile sulandı tohumlar. Bu özenli çabalar sayesinde de, her geçen gün serpildi, büyüyüp fidelere hatta ağaçlara dönüştü ekilen tohumlar. İşçi sınıfımızın bağrında bir vaha yeşerdi. İşte bu vaha UİD-DER’dir.
Umudu büyüten UİD-DER bizlere güç veriyor, mücadele edersek her şeyi değiştirme kapasitesine sahip olduğumuzu gösteriyor. UİD-DER ailesi olarak işçi sınıfının örgütlü mücadelesiyle günü geldiğinde dünyanın yaşanası bir yer olacağına yürekten inanıyoruz. Bunun için de tüm gücümüzle çalışıyor, emek emek yarınlar için hazırlanıyoruz. Bize yol gösteren büyüklerimizin bize aşıladığı sınıf bilincini büyütüyor, yeni işçilere taşıyor, işçi sınıfının saflarını mücadeleyle, dayanışmayla sıklaştırıyoruz. Öncülerimize de kendimize de sınıfımıza da güveniyor, geleceğe yürüyoruz. Selam olsun bu topraklara mücadele tohumları atanlara! Selam olsun 15 yıldır UİD-DER’e emek verip büyütenlere!
Mersin’den eğitim emekçileri
Bayrağı Bugünlere Taşıyanlar!
Türkiye işçi sınıfının şahlanıp ayağa kalktığı o büyük günün şafağında meydanlara kızıl bir karanfil gibi serpilen UİD-DER’imizin 15. kuruluş yılı bu yıl. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nde yaratılan o umut ve mücadele azmi nasıl doğduysa tüm İstanbul ve Kocaeli’ne, UİD-DER’in meydanlarda boy göstermesi de aynı şekilde umut, cesaret ve azim verdi, vermeye de devam ediyor.
Bizler henüz yirmilerinde, genç mücadele neferleriyiz. Genciz ama ardımızda, yanımızda, sağımızda, solumuzda yılların mücadele deneyimini heybesine istiflemiş işçi arkadaşlarımız var. Başımızda bir çatımız, UİD-DER var. Biliyoruz ki bu heybedeki deneyimler sadece son 15 yılın deneyimi de değil, çok daha öncelere dayanan kıymetli deneyimler bunlar. Gençliğin heba olup gittiği böylesi alçak bir dönemde UİD-DER’in heybesindeki bu kıymetli deneyimlerden faydalanmak ve o deneyimlerle sağlam kalmak bizim için çok hayati. Biz bunun kıymetini biliyoruz, buna sahip çıkıyoruz. Dünden bugüne taşınan mücadele bayrağını devraldık, yarının maviliklerine aktaracağız. Hep beraber yeryüzü cennetine çevireceğiz dünyamızı. UİD-DER’imizin 15. mücadele yılı kutlu olsun!
İstanbul/Sefaköy’den işçi sınıfının gençleri
UİD-DER İşçi Sınıfının Kızıl Bayrağıdır
UİD-DER’li tüm dostları mücadele örgütümüzün 15. yaşını kutluyor olmanın coşkusuyla selamlıyoruz. Bizler Ankara’da farklı sektörlerde çalışan, kadın erkek işçileriz. Her birimiz farklı zamanlarda mücadele örgütümüzle tanıştık. Kimimiz bir grev çadırında, kimimiz tezgâh başında, kimimiz bir imza standında, kimimiz ise sabahın kör karanlığında işyeri servisimizi beklerken dostça bir elin bize uzattığı İşçi Dayanışması gazetemiz ile. Bazılarımız ise aileden UİD-DER’li olmanın şansına sahip olarak hayata bir adım önde başladık. Yani dört bir yandan geldik ve ilk önce sınıf kardeşliğini, dayanışmayı öğrendik örgütümüzde. Tüm farklılıklarımızı zenginliğimiz yaparak tek bir yumruk gibi hareket edebilmenin biz işçiler için hayati önemini öğrendik. Zorluklara karşın umut etmeyi, umut yaratmayı, umudu büyütmeyi öğrendik.
İşsizlik, yoksulluk, Covid-19, doğa talanı, savaşlar, yurtlarından göçmek zorunda kalan emekçiler, siyasi, sendikal baskılar… Bütün bunlar yaşamı içinden çıkılmaz bir girdaba çeviriyor. Sanki bir mengeneyle sıkıştırılıyor işçi sınıfı. İşte biz UİD-DER’li işçiler bu gerçekliğin bilincine vardık, bunun kaderimiz olmadığını öğrendik örgütümüzün kuruluşuna öncülük eden eski kuşak mücadeleci işçilerden. Biliyoruz ki bugünün karanlığına aldananlar yarınları kuramazlar. Yolumuzu aydınlatan öncülerimizin ışığıyla karanlığı yara yara aydınlığa ulaşmayı hedefliyoruz. O aydınlık ki çocuklarımızın geleceği, o aydınlık ki sömürünün olmadığı özgür bir dünyadır. Geçmişten bizlere devredilen mücadele meşalesini daha ileriye taşımak için işçi sınıfının alın terinin aktığı her yerde UİD-DER’in mücadele ruhunu yaşatıyoruz. Yaşasın UİD-DER!
Ankara’dan bir grup işçi
Gelenekten Geleceğe Mücadelemiz Büyüyor
17 yaşındaydım işçilikle tanıştığımda. Kötü çalışma koşulları, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri… Bu yaşamak mı diye sorguladığımda 18’indeydim. Romanlarda okuduğum yaşamlardan örnek alarak örgütledim iş arkadaşlarımı, sendikaya üye olduk. Direnişle tanıştım 21’imde. İyi ki okumuşum o romanları, örgütlemişim işçi arkadaşlarımı. Yoksa nasıl tanışırdım İşçi Öz Eğitim Gruplarıyla. Kökleri toprağı sıkıca kucaklamış, sağlam bir ağaçtı onlar. Geçmişin mücadele deneyimlerini bizlere taşımaya, direnişimize tohum ekmeye gelmişlerdi. Ben de artık o sağlam ağaçta bir daldım. Kucağımda 2,5 aylık bir tomurcukla…
Nerede bir direniş, grev olsa, oradaydık. Bir greve ziyarete giderken “ne zaman buradan geçsem, kafamı çevirip bu direniş yerine bakıyorum” dedim. Mücadele arkadaşımın cevabı bugünü anlatıyordu: “Yıllar geçtikçe kafanı çevirip bakacağın daha çok yer olur.” Öyle de oldu. İşçi Öz Eğitim Gruplarında yürütülen çalışmalar meyvesini verdi, UİD-DER kuruldu.
İşçi Dayanışması gazetemizi ulaştırmak için bir fabrikaya gitmiştik. Yanımda artık 9 yaşındaki oğlum vardı. İşçilerden biri “sen kimin oğlusun bakayım” diye sordu. “UİD-DER’in çocuğuyum” diye cevap verdi oğlum. “İşte şimdi oldu!” dedim kendime. Mücadele bayrağını bizden önceki kuşaktan devraldık. Bizden sonraki kuşaklara bırakacağız. Yaşamımızla buna tanıklık ediyoruz. Çocuklarımız büyüdü, birer delikanlı ve genç kız oldular. Geleneğimizi geleceğe taşıyan genç işçiler oldular. Bizden önceki kuşaklardan devraldığımız bayrağı yeni kuşaklara taşıdık. UİD-DER sayesinde bunun haklı gururunu yaşıyorum. Selam olsun geleneği geleceğe taşıyan kızıl tomurcuklara!
Sancaktepe’den bir kadın işçi