Buradasınız
Hatırlıyoruz, Yaşatıyoruz!
7 Mart 2025 - 20:50
Unutmak ve hatırlamak… Unutmakla hatırlamak birbirinin zıddıdır, biri varsa öbürü olamaz. Niye unutulur, niye hatırlanır; neler unutulur, neler hatırlanır? Bugün yaşananlar yalnızca bugünle ilgili olamaz; dün, bugün ve yarın birbirleriyle bağlıdır. Yaşanmış olan, geçip gider ama şekillendirir, iz bırakır, belirler. Hatırlamak, kendi ömür tecrübemizin ötesinde, geçmişte biriktirilenin bugüne getirilmesi, yaşatılmasıdır. Unutmak için herhangi bir çabaya gerek yoktur. Yaşanan önemsenmezse, üzerinde durmadan geride bırakılırsa kıymeti kalmaz, yavaş yavaş silinir. Bir şey ifade etmez olur ve sonunda yok olur. O zaman geçmişte olan şey, hiç olmamış gibi zamanın içinde kaybolup gider.
Fakat hatırlamak öyle mi? Hatırlamak, başta hatırlanmaya değer olmakla, hatırlamak istemekle ilgilidir. Yaşananı anlamaya çalışmak, kafa yormak, emek vermek gerekir. Yaşadığımız şey ancak bu şekilde hayatımızın bir parçası olarak kalır. Zihnine örülen duvarları henüz kıramamış insan, zamanı kendiyle başlatmaya meyillidir. Oysa doğru olan geçmişin, hayatımızın bir parçası olarak kalmasıdır çünkü hayat bugünle başlamaz.
Söz konusu işçi sınıfı olduğunda, unutmamak, geçmişi hatırlamak başlı başına bir mücadeledir. Sınıfımızın kimi zaman zor, acı ve hüzünlü kimi zaman güçlü, coşkun ve gurur verici tarihini hatırlamak, dersler çıkarmak bir mücadele konusudur. Bizler 8 Mart’ı hatırlamak, hatırlatmak, geleceğe taşımak konusunda inatçı, mücadeleci emekçi kadınlarız.
Dünya tarihinde pek az gün ve konu bunca yıldır toplumsal hafızamızda capcanlı yer etmiştir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz hatırlanıyor, yaşıyor, güçlenip kök salıyor. Dünyanın her dilinde, her kıtada ve her ülkesinde 8 Mart yeniden ve yeniden hayat buluyor. Çünkü günümüz dünyasında işçi sınıfının ve elbette kadınların mücadelesidir konumuz olan. Çünkü emek, bu dünyanın en önemli gerçeğidir ve emekçi kadınlar mücadelede yer aldıkça 8 Mart anılmaya, bir mücadele günü olarak yaşatılmaya, yol göstermeye devam edecektir. Ne mutlu 8 Mart ruhuna sahip çıkanlara, ne mutlu mücadelesini bu capcanlı ruhla besleyenlere!
İstanbul Pendik’ten bir kadın işçi
Biz mücadelesiyle 8 Mart’ı yaratan ve yaşatan işçi sınıfının kadınlarıyız. 1880’lerde Amerika’da tekstil işçisi grevci kadınlardık. 1900’lerde Amerika’yı bir baştan bir başa dolaşan Jones Anaydık. 1910’da Bursa’daydık, 5 kuruşa, 15-16 saat çalışan ipek dokumacıları olarak ilk kadın grevinin başını çekenlerdik. 1963’de Kavel’de Hasibe Ninenin öfkeli yumruklarında yaşıyorduk. 15-16 Haziran günlerinde tanklara tırnağını geçiren kadınlardık. Şişli Meydanındaki kızlardık, 1977 1 Mayıs’ında kırmızı çatkısıyla pankart taşıyanlardık. 12 Eylül faşizmine direnen Didar Ablaydık. 1991 Madenci yürüyüşünde en öndeki kadınlardık. Bazen bir Kürt anasıydık, bazen Şilili beyaz başörtülü bir anne, bazen Güney Afrika’da ırkçılığa direnen kara derili bir kadın, bazen Sudan’da diktatörlere boyun eğmeyen genç bir kız. Bazen Avrupa, bazen Türkiye, bazen Asya veya Latin Amerika…
Emekçi kadının mücadelesi bayrak bayrak, yumruk yumruk tüm dünyayı dolaşıyor. Ve unutturmaya kimsenin gücü yetmiyor.
Kocaeli’den emekçi kadınlar
Uyan ey tarihin evladı uyan
Bak şanlı tarihine, yeniden kuşan
Birileri vardı
Birileri var
Birileri hep olacak
Bir nicedir çekip cesaret kılıcını kınından, zulme karşı çıkan
Korku duvarlarını birlikte yıkan, umut türkülerini birlikte söyleyen
Bir nicedir dostunu dostuna katan, bir nicedir kavgaya adım atan
Bir nicedir güzel günleri düşleyen, aşkı kavgasında besleyen
Ve bir nicedir kavuşturan ellerini dünyanın
Ve bir nicedir sana, sevdasına kavuşan
Birileri hep olacak
Ey tarihin evladı
Güneş bugün sana selam vererek doğdu
Güneş bugün gülerek doğdu
Büyüt sabırla sevdanı, büyüt sabırla öfkeni
Haramileri yenecek kadar büyüt
Son kavganı verecek kadar büyüt
İstanbul Hadımköy’den bir eğitim emekçisi