8 Mart Yol Gösteriyor: Engeller Mücadeleyle Aşılır
SUNUŞ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, biz emekçi kadınların, işçi sınıfımızın günü…160 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip güçlü bir gelenek… Emekçi kadınların ve işçi sınıfının uzun yıllara dayanan, ülkelere, kıtalara yayılan mücadelesinin bir ürünü, bu mücadelenin sembolü... 8 Mart’la ne kadar gurur duysak azdır. Dayanışma ve mücadele günümüz 8 Mart, tüm emekçi kadınlara, işçi sınıfımıza kutlu olsun!
Emekçi kadınlar olarak 8 Martları yaratan mücadelemiz sürüyor. Çünkü önümüzde aşılacak engeller, yürünecek yolumuz var. Ve 8 Mart bize yol gösteriyor: Engeller mücadeleyle aşılır!
UİD-DER web sitesi, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde bir kez daha emekçi kadınların kürsüsü oluyor. Emekçi kadınlar mesajlarıyla, mektuplarıyla, sorunlarını, özlemlerini, taleplerini, çağrılarını bu kürsüden paylaşıyorlar. Bir kez daha, 8 Mart ruhundan ve birbirlerinden güç alıyorlar.
Gelin emekçi kadınlar, işçiler olarak bizler de emekçi kadın kardeşlerimizin seslerine ses, çağrılarına güç verelim. 8 Mart’ın dayanışma ve mücadele ruhuyla “Emekçi Kadınlar Mücadelede Öne” diyelim.
Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
9 Mart 2025 - 01:00
8 Mart’ı Geleceğe Taşıyacağız, Yeni Bir Dünya Kuracağız!
Hiçbir vakit tam karanlık değil gece
Kendimde denemişim ben
Kulak ver dinle
Her acının sonunda
Açık bir pencere vardır.
Aydınlık bir pencere
Hayal edilecek bir şey vardır
Yerine getirilecek istek
Doyurulacak açlık
Cömert bir yürek
Uzanmış açık bir el
Canlı canlı bakan gözler vardır
Bir yaşam vardır yaşam
Bölüşülmeye hazır.
Fransız şair Paul Eluard
Emekçi kadınlar olarak sorunlarımız ağır, günlerimiz kahırlı, üzerimize çöken karanlık koyu. Ama Elif Çağlı’nın dediği gibi, ne gece, ne kahır yarından güçlü değildir. Çünkü yarın umut demektir. Daha güzel yarınlar için mücadelemizin verdiği umutla dopdoluyuz.
8 Mart’ın ortaya çıkışının ve bir gelenek olarak yükselmesinin hikâyesi, emekçi kadınların birlik olup en zorlu engelleri aşmasının hikâyesidir. Gelecek kuşaklara nice deneyimleri, nice hakları miras bırakmasının hikâyesidir. Bu hikâye, bizim devam eden hikâyemizdir. Çünkü tarih dünde kalan, biten değil; durmaksızın akan, bugünü belirleyen yarını şekillendirendir. Bugün bütün dünya meydanlarında emekçi kadınların sesi yankılandı bir kez daha 8 Mart’ta. Emekçi kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin sembolü olan 8 Mart’ta, emekçi kadınlar, sömürüye, emperyalist savaşa, eşitsizliğe, ayrımcılığa, şiddete öfkelerini bir kez daha gösterdiler. Yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe karşı mücadeleye hazırız dediler. “Emekçi kadınlar mücadelede öne” diyen işçi, emekçi kadın kardeşlerimiz UİD-DER’e gönderdikleri mektuplarla, mesajlarla bu sese bir kez daha güç verdiler. Birbirimizden aldığımız güçle 8 Mart’ın ruhunu, coşkusunu kuşandık. 8 Mart’ımızı, sesimizi, kararlılığımızı, mücadelemizi geleceğe taşıyacağız. UİD-DER Kadın Komitesi olarak bir kez daha tüm emekçi kadın kardeşlerimizi bu onurlu yolda birlikte yürümeye çağırıyoruz.
UİD-DER Kadın Komitesi
8 Mart 2025 - 23:25
Savaşsız ve Sömürüsüz Bir Dünya İstiyoruz
Tüm sınıf kardeşlerimizi 8 Mart’ın mücadele ruhuyla ve coşkusuyla selamlıyoruz. Dünyadaki işçi ve emekçilerin kapitalizmin yarattığı sorunlarla boğuştuğu, emperyalist savaşın yayıldığı ve insanlığın büyük acılar yaşadığı bu dönemde, biz savaşsız ve sömürüsüz bir dünya umudu taşıyan ve bu uğurda mücadele eden petrokimya işçileriyiz. Bizler 8 Mart’ı yaratan işçi kuşaklarının, emekçi kadınların direncini ve azmini yarınlara aktaracak bugünün işçi kuşaklarıyız. Tüm zorluklara rağmen, azimle mücadele ederek miras bırakılan bu geleneğe sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü savaşların, sömürünün, ayrımcılığın, adaletsizliğin olmadığı bir dünya istiyoruz. Halkların birbirine düşman edilmesine hayır diyoruz. Emperyalist egemenlerin çıkarları uğruna kan akmasına hayır diyoruz. Çocuklarımızın barış ve mutluluk dolu bir dünyada yaşamasını istiyoruz. Emekçi kadın kardeşlerimiz, gelin ayrı gayrılığa son verelim. Bu en güzel, en haklı isteklerimiz için bir araya gelelim. Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği diyelim. Bu duygularla hepimizin 8 Mart’ı kutlu olsun. Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Emekçi Kadınların Kapitalist Sömürü Düzenine Karşı Mücadelesi!
Kocaeli/Gebze’den bir grup kadın petrokimya işçisi
İnsanın yaşamını nasıl sürdürmesi gerektiğine dair her dönemde yazılmış kitaplar var. Mühim yazarlardan kişisel gelişimcilere dek tüketilemeyen, hep irdelenen bir konu bu. Bugünün dünyasında sanki çok alternatif varmış gibi! Kapitalist düzende insan, insan gibi yaşayamaz. Ama biz insan gibi yaşamak, çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak istiyoruz. Bu zulüm düzeninden kurtulmak istiyoruz. Biz işçilerin tek kurtuluş yolu olduğunu biliyoruz. Bu yolda yürürken neler neler görüyoruz… UİD-DER’li bir kadın işçi olarak aynı şeyi tekrar tekrar anlıyorum. Aynı duyguları sürekli yaşıyorum. Sınıfımdan insanlarla, mücadeleci insanlarla beraberken, bin bir derdin, kederin arasında mutlu olabiliyorum. Bizim buluşmamıza vesile olan türlü haksızlıklara rağmen umutla dolabiliyorum. Sahip çıkmak, sahip çıkılmak güç veren muhteşem bir duygu. Birbirimizi böylesine anlayabilmek, hissedebilmek… Bu doğru olan! Böyle yaşamalıyız. Yaşadığım her an ailemle, evladımla sınıfımın safında olmakla gurur duyuyorum. Dünyanın bütün işçileriyle, bütün mücadeleci kadınlarıyla el ele vereceğimiz günleri özlemle, umutla bekliyorum. Çatalca’dan Gaziantep’e, ABD’den İspanya’ya tüm mücadeleci kardeşlerimin 8 Mart’ını kutluyorum!
İstanbul Avrupa Yakasından bir kadın işçi
8 Mart 2025 - 23:05
Mücadeleci Kadınlar Umudu Büyütüyor
8 Mart yaklaşırken televizyonu her açtığımızda, telefonu elimize aldığımızda veya sokaktaki billboardlarda, her yerde gözümüze sokulan bu ve benzeri reklamları gördük, görüyoruz: “8 Mart Dünya Kadınlar günü için botoks seanslarımızda %40 indirim! Bu güne özel tüm işlemlerde büyük indirimler sizleri bekliyor! Ayrıntılı bilgi için hemen arayınız. Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun!” Bu günün sadece “indirim günü” olarak sunulmasından daha vahimi, emekçi kadınların bu aldatmacalara kapılmasıdır. Gerçeklerin üzerinden atlayan, boş laflarla gözümüzü boyamaya çalışan bu kapitalist düzenin tuzaklarına düşecek miyiz? Böylesine kıymetli bir mücadele gününün anlamını, tarihsel önemini unutacak mıyız?
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, emekçi kadınların çalışma saatlerine, işyerindeki baskı ve tacizlere, düşük ücretlere karşı başlattığı mücadeleden doğdu. 8 Mart ne kadınlara hediye verme günüdür ne de bütün kadınları aynı potaya koyan, hangi sınıftan olduklarını önemsizleştiren bir gündür. 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar günüdür. Yani tıpkı 1 Mayıs gibi, işçi sınıfının kadınıyla erkeğiyle kapitalist sisteme karşı mücadele günüdür.
8 Mart’ın tarihsel sürecini bilerek bugüne baktığımızda aslında kadını sokmak istedikleri kalıbın ne kadar boş, anlamsız ve ikiyüzlü olduğunu daha iyi görmek mümkün. Biz, bize şatafatlı sözlerle, ihtişamlı reklamlarla gözümüzü boyamaya çalışanlara karşı uyanık olup, bize böylesine kıymetli bir günü miras bırakan mücadeleci kadınların hatırasını aklımızda tutmalıyız. Bizler de bu meşaleyi kadınıyla erkeğiyle mücadele saflarında diri tutmalı ve sonraki nesillere taşımalıyız. Yaşasın 8 Mart ruhu!
Kocaeli/Gebze’den genç bir kadın işçi
Merhaba. 8 Mart benim için artık özgürlük demek, sınıfımı bilmek demek, hakkını söke söke almak demek. Kardeşleşmek demek, korkuyu yenmek demek, güçlü hissetmek demek. Mücadeleci ablalarım, kadın kardeşlerim benim daha güçlü, daha umutlu hissetmemi sağlıyor. Umut hiç bitmez, çünkü yanı başımda siz varsınız. Bana neyin ne olduğunu öğretiyor, zihnimi aydınlatıyorsunuz. UMUT’un bir marşta dediği gibi, “işçi dayanışması umudu büyütüyor/bilinçlenen işçiler karanlığı yırtıyor”. Karanlığı yırtmak için omuz omuza verenlere, hepinize teşekkür ediyorum, buradan 8 Mart’ınızı kutluyorum.
İstanbul Anadolu Yakasından genç bir kadın işçi
8 Mart 2025 - 21:00
Haklarımızı Hep Birlikte Talep Ediyoruz!
Bizler farklı hastanelerde, branşlarda ve meslek gurubunda olan sağlık emekçisi kadınlarız. Bir kez daha 8 Mart coşkusu yaşıyoruz. Hastaneler, aile hekimlikleri ve daha nice sağlık kurumu ile evlerimiz arasında mekik dokuyarak geçiyor hayatımız. Kadın işçilerin çok yoğun yer aldığı bir sektör sağlık. Uzun çalışma saatleri, gece nöbetleri, bulaşıcı hastalıklara maruziyet, düşük ücretler, sonu gelmez fazla mesailer derken çoğu zaman oturup düşünecek zaman bile bulamıyoruz. Sağlık hizmeti verdiğimiz hastalarımız ile karşı karşıya getiriliyoruz ve sonunda şiddettin her çeşidini yaşıyoruz.
Sorunun kaynağı biz değilken, “gerekirse gidin yakalarına yapışın” diyen iktidar sözcüleri sebebiyle yaşıyoruz tüm bunları. “Kamuda tasarruf” diyerek sağlık hizmetine ayrılan payı küçülttükçe bizim sorunlarımız büyüdü. Yine tasarruf diyerek atama yapmayan, binlerce sağlık emekçisi atama beklerken bizi bu koşullara mahkûm eden bu düzendir. Tüm bu sorunları yaşarken, yan yana gelmek, sorunlarımız üzerine birlikte kafa yormak zorunda olduğumuzu 8 Mart gibi günlerde daha iyi anlıyoruz. Birlikte düşündüğümüzde sorunlarımıza mercek tutup sebeplerini daha kolay anlayabiliyoruz. Nereli olduğumuza, dilimize, inancımıza, mesleğimizin ne olduğuna bakmadan, yapay ayrımlara prim vermeden yan yana gelmek zorunda olduğumuzu daha derinden hissediyoruz. Koşturmaca içinde yan yana gelip çay içip sohbet edecek fırsat bulamazken, sağlık emekçisi kadınlar olarak 8 Mart’ı adına yaraşır şekilde birlik ve dayanışma içinde kutlayalım istedik. Farklı sendikalardan, mesleklerden kadınlar olarak çalıştığımız hastanelerde emekçi kadın buluşmaları yapıyoruz. Umudu, direnci, azmi birlikte büyütüyor ve haklarımızı böyle bir günde yeniden hep birlikte talep ediyoruz. Yan yana, can cana olmanın tadını, güzelliğini yaşıyoruz, yaşayacağız. İşçi ve emekçileri bölen, bizim birliğimize zarar veren ayrımları aşalım, birleşik ve örgütlü mücadelemizi büyütelim. 8 Mart’ı bize miras bırakan geçmiş kuşaktan işçilerin mücadele çağrısına ses olalım. Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz!
İstanbul’dan sağlık emekçisi kadınlar
8 Mart 2025 - 18:45
Taleplerimiz Etrafında Bir Araya Gelelim
Biz emekçi kadınlar, kadın işçilerin sağlık, güvenlik ve aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle gece vardiyasının yasaklanmasını talep ediyoruz! Gece vardiyasının kadın işçileri fiziksel ve psikolojik olarak yıpratırken güvenlik riski oluşturduğunu ve sosyal hayatı olumsuz etkilediğini biliyoruz. Uyku düzeninin bozulması, kronik sağlık sorunları ve dikkatini verememekten kaynaklı ölümle sonuçlanan iş kazaları gibi riskler, kadın emekçileri daha fazla zorluyor. Her ne kadar iş kanunu gebe ve emziren kadın işçilerin gece vardiyasında çalıştırılmamasını söylese de patronlar kâr hırsıyla bu kanunu ihlal ediyor, emekçiler ise sözde daha yüksek yevmiye için buna razı gelmeye zorlanıyor. Kadın işçilerin sağlıklı, güvenceli çalışma koşullarına sahip olması için gece vardiyasının kaldırılmasını istiyoruz! Bu talep etrafında, emekçi kadınlar olarak yan yana gelmeli ve birliğimizi güçlendirmeliyiz.
Bursa’dan bir kadın işçi
Eğitim, her bireyin temel insan haklarından biridir. Biliyoruz ki bu hak, işçi sınıfının mücadelesiyle kazanılmış bir haktır, yok sayılamaz, satılamaz veya ayrıcalıklara tabi tutulamaz. Biz emekçi kadınlar çocuklarımız için ücretsiz ve nitelikli eğitime erişim istiyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların sadece emek mücadelesini değil, aynı zamanda eğitim hakkı mücadelesini de bizlere hatırlatıyor. İçinde yaşadığımız sömürü düzeninde, toplumun bir parçası olan çocuklarımızın ücretsiz ve nitelikli eğitim hakkı için gelin birlikte mücadele edelim. Taleplerimiz etrafında birleşelim.
Bursa’dan bir sağlık emekçisi
Emekçi kadınların mücadelesi yalnızca ekmek için değildir. Emekçi kadınlar tüm insanlık için sömürüsüz ve özgürlük dolu bir dünya istiyor. UİD-DER’li işçilerin oluşturduğu UİD-DER Müzik Topluluğu, UMUT, emekçi kadınların sesi oluyor. Mücadeleci işçilerin coşkusunu, umut ve cesareti güçlendiren şarkılar söylemeye devam ediyor. UMUT’tan dinleyelim: Ekmek ve Güller
8 Mart 2025 - 17:30
Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
Merhaba, ben 6 yaşındayım. Annem de babam da ben de UİD-DER’liyiz. Geçen gün annem bana bir soru sordu. “Sen 8 Mart’ın neden Emekçi Kadınlar Günü olduğunu biliyor musun?” dedi. “Ben nereden bilebilirim. Tabii ki hayır” dedim. Annem bana uzun uzun anlattı. Yıllar yıllar önce patronlar işçi kadınların haklarını vermemiş, onları çok çalıştırmışlar. Onlar da haklarını almak için mücadele etmişler. Ben şimdi de UİD-DER’de mücadele eden anneleri, ablaları, abileri, amcaları görüyorum. Onları çok seviyorum. Ben “UİD-DER Yürüyor, Mücadele Büyüyor” sloganını atmayı çok seviyorum. “Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!” diyorum.
Mersin’den UİD-DER’li bir çocuk
Bazen insan yaşadıklarını, içinde bulunduğu durumu tam olarak anlamlandıramaz. İşte benim durumum da buydu. Ben metal işkolunda, sendikalı bir fabrikada yıllardır çalışan bir kadın işçiyim. Tüm yaşamım mücadele içinde geçti. Bazen işyerinde verdim bu mücadeleyi, bazense çevreme ve aileme karşı. Kendimi yalnız ve kimsesiz hissettiğim dönemler çok oldu. Bir gün UİD-DER’in 8 Mart etkinliğine davet edildim. Bu etkinliğe katıldığımda bakış açım değişti, ben değiştim. Etkinlik çok emek harcanarak yapılmıştı. Kocaman bir salon ve yüzlerce işçi vardı salonda. Herkesin gözünün içi parlıyordu. Sonra sahneye baktım. Sunum yapan arkadaşlar, elindeki kartlara değil gözlerimizin içine bakıyor, yürekten “hoş geldiniz” diyorlardı bizlere. İçimi nasıl bir sıcaklığın kapladığını tarif edemem. Tüm varlığımla oradaydım ve eminim herkes de böyle hissediyordu. O an “bir sınıfın parçası olmak” olarak tarif edilen ve benim sonradan öğreneceğim bu atmosfere dair bir aidiyet duygusu kapladı içimi.
Etkinliğin son bölümünde “Emekçi Kadınlar Bir Adım Öne” adlı bir şarkı söyledi sahnedeki arkadaşlar. O an içim coşkuyla doldu, hemen bu anın videosunu çektim. Köydeki ablamın da benim gibi hissetmesini istedim ve videoyu ona gönderdim. O gün ablam köydeki diğer kadınlarla birlikte tarlada çalışıyormuş. Hep birlikte izlemişler videoyu. Ablam şarkıyı dinledikten sonra, bana ellerinin fotoğrafını attı. Toprağın, yılların getirdiği çizgilerle doldurduğu ellerini. Ablam çok duygulandığını, şarkıyı dinledikten sonra diğer kadınlarla birlikte ağladıklarını söyledi. 8 Mart’ta onları unutmadığım için bana teşekkür etti. Ben de bu teşekkürün bana değil tüm UİD-DER ailesine yapılması gerektiğini düşündüğüm için size bu satırları yazmak istedim. 8 Mart biz emekçi kadınlar için değerlidir. Ama emekçi bir kadın olduğunu bilmek, bunun ne anlam içerdiğini kavrayabilmek çok daha değerlidir. Fabrikada çalışan kadından evinde emek verene, tarlada çalışanından okulda eğitim verenine hepimiz işçi sınıfının parçasıyız. Bunu öğrendiğimiz ve birbirimize sahip çıktığımız sürece güçlüyüz. Bu nedenle de bu yılki 8 Mart etkinliğimize çok daha kalabalık, çok daha coşkulu katılmak hepimizin boynunun borcudur.
Kocaeli/Çayırova’dan metal işçisi bir kadın
8 Mart 2025 - 16:00
8 Mart Bize İlham Veriyor
Merhaba emekçi kadın kardeşlerimiz,
Bizler fabrikalarda vardiyalı çalışan metal işçisi kadınlarız. Zorlu ekonomik koşullar altında, mutfakta tencereyi kaynatmaya çalışıyoruz. Bir taraftan evin işlerini sırtımızda taşırken, bir taraftan da çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeteri kadar dinlenemeden, vardiya saatine yetişmeye çalışıyoruz. Ağır ve sağlıksız koşullarda çalışıyoruz. Tüm bu zorluklar karşısında, yalnız ve çaresiz olmadığımızın bilinciyle hayata tutunuyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü, umudumuzu diri tutmaya, mücadelemizi büyütmek için bizlere ilham vermeye devam ediyor. Geçmişte kadın işçi kardeşlerimiz, verdikleri mücadeleler sonucunda birçok kazanım elde ettiler. Bu kazanımları bizlere miras bıraktılar. Bugün ise, bırakalım bu mirasın üzerine yeni haklar kazanmayı, örgütsüz olduğumuz için, var olan haklarımızı dahi kullanamaz durumdayız. Ancak yalnız ve çaresiz değiliz. 8 Mart’ı yaratan mücadeleci kadın kahramanların bizlere bıraktığı mücadele mirası ve deneyimleri meşalemizdir. Mücadele örgütümüz UİD-DER öncülüğünde, çocuklarımızın geleceğini, umutlarını çalan bu düzene karşı mücadelemizi büyütüyoruz. Çalışma koşullarımızı iyileştirmek için, ücretlerimizi yükseltmek için, mücadelemizi büyütüyoruz. Biz emekçi kadınları yok sayan, sosyal yaşamın dışına iten bu düzeni ortadan kaldırmak için mücadelemizi büyütüyoruz. Tüm emekçi kadın kardeşlerimize çağrımızdır. Sen de yalnız ve çaresiz değilsin. Sorunlarımız ortak, dertlerimiz aynı. Haydi, sen de gel katıl bize. Güzel, yaşanası bir dünya için, omuz ver kavgamıza. Birlikteliğimizi güçlendirelim ve çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak için birlikte mücadele edelim.
İstanbul/Tuzla’dan metal işçisi kadınlar
Sendikalı bir fabrikada çalışan metal işçisi kadınlar olarak hepinizi selamlıyoruz. Baskıların, yasakların arttığı zorlu bir dönemde dayanışma en çok biz emekçilere lazım. Yakın zamanda bu ihtiyacın ne kadar zaruri olduğunu metal işçilerinin yasakları aşan grevlerinde gördük. Patronlar krizin bedelini biz işçi ve emekçilere ödetmek istiyorlar. Grevlerimizi yasaklayarak bizi yoksulluğa, açlığa mahkûm etmek istiyorlar. Ama metal işçileri bu yasakları tanımayarak mücadele ettiler, önemli kazanımlar elde ettiler. Bu grevlerde kadınlar erkek sınıf kardeşleriyle birlikte omuz omuza mücadele ettiler. Bizler de grevlerle dayanışma içinde olduk, sınıfımızın mücadelesine güç verdik.
Patronlar grevci kadın işçileri yaşlarına, eğitim düzeylerine bakarak, evdeki “ikinci maaş” olduklarını söyleyerek hakir gördüler. Bu sebeple de dayattıkları düşük zam oranlarını kadınların kolaylıkla kabul edeceklerini zannettiler. Ama kadınlar kışın soğuğunda grev ateşini harlayarak cevap verdiler patronlara. Yasakları aşmanın yolu işte tam da buradan geçiyor. Kadın-erkek, çocuk-genç hep birlikte bir güç haline gelmek böylesi zamanlarda çok daha önemli hale geliyor.
İşte biz bu bilinci sınıfımızın mücadeleci işçilerinden, emekçi kadınlarından öğrendik. Mücadelede cesaretle en ön saflarda yer alan kadınlarımızın bizlere bıraktığı mirası gururla çocuklarımıza, geleceğe taşıma inancı taşıyoruz. Emekçi kadınların gününü, bizim günümüzü bizlere yakışır şekilde kutlamak istiyoruz. 8 Mart ruhuyla, fabrikalarımızda, grev çadırlarımızda, mücadele alanlarında kadın-erkek omuz omuza mücadele ederek emekçi kadınlar günümüze sahip çıkıyoruz. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü tüm emekçi kadınlara, hepimize kutlu olsun!
Gebze’den bir grup metal işçisi
8 Mart 2025 - 15:00
8 Mart’a Sahip Çıkıyoruz
Sözde aile içinde birlik beraberliğin korunması gerekçesiyle 2025’i aile yılı ilan ettiler. Ama aile içindeki huzurun bozulmasındaki en büyük nedenin geçim sıkıntısı olduğunu yok saydılar. Bir babanın kiraya, faturalara, çocukların eğitim masraflarına, mutfak giderlerine yetişemediği, her gece başını yastığa ay sonunu getirememe korkusuyla koyduğu bir yerde huzuru kalır mı? Çalışmanın yetmediği yerde fazla mesaiye kalan bir babanın değil huzuru, ailesini görmeye zamanı kalmıyor. Biz annelerse tüm gün tek başımıza ev işlerine yetişemiyor, çocuklara yetemiyor, ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Halimiz ortadayken nasıl kendimizi huzurlu hissedeceğiz? İşte aile içi huzursuzluklar böyle başlıyor. Sonra da geçimsizlik, şiddet, boşanmalar artıyor. Tüm bunları gözden gizliyorlar ama çocuk siparişi vermekten de geri durmuyorlar. Sanki boş tencere kendi kendine kaynıyor, sanki çocuk toprakta ot gibi kendi kendine büyüyüp yetişiyor. Huzurumuzu bozanlar tepemizde arsızca konuşanlardır. Onlara birlikte karşı durmadıkça sorunlarımız, sıkıntılarımız bitmez, hafiflemez.
Bizim eşlerimiz metal işçileri. Metal fırtına döneminde, eşlerimiz mücadele ederken bir gazeteci evimize gelip bize ne düşündüğümüzü sormuştu. Mikrofon uzatılınca çok endişelenmiş, korkmuştuk. Çünkü grev ne demek bilmiyorduk. Grevdeki bir işçiye ne denir bilmiyorduk. İnsanın fikri olmadan bir konu hakkında konuşması istenince far görmüş tavşan gibi kalakalıyor. O gün sadece işçileri desteklediğimizi söyledik. O günlerden bugüne çok şey değişti. Şimdi grev alanlarını ziyarete giden örgütlü ev emekçileriyiz. Grevci kadın ve erkeklerle dayanışma içinde olan kadınlarız. O gün gazetecilere korkarak konuşan kadınlar olarak, bugün yürekten hissederek desteğimizi göstermek büyük bir gurur. İnsan en çok öğretirken öğreniyor, anlatırken anlıyormuş. Kendisi öğrenemeyen başkasına da öğretemiyor çünkü.
Eskiden 8 Mart’ı “kadınlar günü” olarak biliyorduk. Ne olduğunu öğrenme derdine düşmediğimiz gibi, bu güne hediye alma günü olarak bakıyorduk. Sadece biz değil, çevremizdeki bütün kadınlar da böyleydi. Çünkü sosyal medyadan, televizyonlardan hep bunun reklamı yapılıyordu. Pırlantalar, ev aletleri, kıyafetler satmanın bir aracıydı 8 Mart. Ama UİD-DER’e geldikten sonra, 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu ve ne anlama geldiğini öğrendik. Ama çok sayıda kadın hâlâ bugünü hediye alma, alışveriş yapma günü olarak görüyor. Hediye almadığında sanki kadın değilmiş, değer görmüyormuş gibi hissediyor. Çünkü kapitalist sistem tarihimizi bizlere unutturmaya çalışıyor. Ama unutmamalıyız çünkü bizim sorunlarımızla, ailelerimizin dertleriyle burjuvalarınki bir değil. Bu yüzden emekçi kadınların, işçi ailelerinin 8 Mart’a sahip çıkması çok önemli. Sınıf mücadelesine ve tarihine sahip çıkan kadınlar olarak, UİD-DER’in önümüzü açan çalışmalarına biz bu bilinçle hazırlanıyor, katılıyoruz. 8 Mart’ı bizlere armağan eden kadınlara borcumuzdur bu bizim. Geçmişten günümüze hayatlarını kaybeden tüm işçi önderlerine, mücadeleci işçilere vefamızı göstermeliyiz. Dünyanın neresinde olursak olalım, dokunduğu her yeri güzelleştiren ve güç veren örgütlü kadınlar olarak 8 Mart’a sahip çıkıyoruz!
Kocaeli/Gebze’den bir grup ev emekçisi
UİD-DER Müzik Topluluğu (UMUT), Ruhi Su’nun sesinden dinlediğimiz Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısını yeniden yorumladı. Şarkının mücadeleye çağıran sözleri kadar hikâyesi de çok anlamlı.
Rusya işçi sınıfının romancısı Maksim Gorki, 1907’de, mücadeleci bir işçinin ve annesinin yaşamını ve dönüşümünü anlatan Ana romanını kaleme alır. Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Bertolt Brecht, 1931’de bu romanı tiyatroya uyarlar. Emekçilerin milliyetçilikle zehirlenip bir kez daha birbirine kırdırıldığı bu yıllarda Brecht, Ana oyunuyla tüm uluslardan emekçileri kardeş olmaya çağırır. Oyun, bütün Almanya’yı dolaşır, seyirci rekorları kırar. 1974’te Ankara Sanat Tiyatrosu, Türkiyeli emekçilerle buluşturur Ana oyununu. Yıllarca kapalı gişe oynayan oyunun müziklerinden olan 1 Mayıs Marşı Türkiye işçi sınıfının marşlarından biri olarak dilden dile yayılır. Brecht’in Boşa Didinmek Fayda Vermez şiiri de Sarper Özsan’ın bestesiyle oyunda seslendirilir ve çok sevilir. Şarkı, Ruhi Su’nun sesiyle yüreklere işler. 2024’te üyeleri farklı sektörlerden işçiler olan, grev ve direniş alanlarında, mitinglerde, sendika etkinliklerinde marşları, şarkılarıyla mücadeleye güç veren UMUT’un sesiyle yeniden yorumlanır, daha da anlam kazanır. 1907’den bugüne, Rusya’dan Türkiye’ye, Gorki’den UMUT’a uzanan bu yolculuğuyla mücadeleci işçilere ilham aşılamaya devam eden Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısına kulak verelim.
8 Mart 2025 - 13:20
Sorunları, Engelleri Birlik ve Mücadelemizle Aşabiliriz/4
Bundan 168 yıl önce Amerika’da tekstil işçileri uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadele veriyorlardı. Fabrikada çıkan yangında 128 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti. 8 Mart işte bu yüzden mücadelenin sembolü oldu. Bugün iş güvenliği uzmanı işçiler olarak birçok sorunumuz var. 31 Aralık 2024’te 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda yıllardır ertelenen maddeler yürürlüğe girdi. Örgütsüz arkadaşlarımız umutlandı, her uzmanın kendi tehlike sınıfına bakacağını öğrenince ücretlerinin artacağını düşündüler. Aradan biraz zaman geçince olumlu yönde değişim olmadığını, yasanın patronların işine yaradığını gördüler. Elbette örgütlü işçiler olarak bizler bu yasanın bize faydasının olmayacağını görüyorduk. Çünkü sınıfımızın tarihinden ne hak kazanıldıysa mücadeleyle kazanıldığını, bedeller ödendiğini öğrendik. Yasayla her işyerine, 1 sigortalı çalışanı bile olsa, iş güvenliği uzmanı görevlendirme zorunluluğu getirildi. Ama hâlâ her gün iş kazaları haberleriyle karşılaşıyoruz. Her gün evlerimize ateş düşüyor. Çünkü bizim bir yaptırım gücümüz yok, çünkü denetim yapılmıyor. Bizler hâlâ her kazada günah keçisi ilan ediliyoruz. Yani mesele sadece yasanın değişmesi değil yasayı kimin, nasıl, niye değiştirdiği meselesidir. Bizler taleplerimiz etrafında birleşmediğimizde gücü elinde bulunduranlar yasaları kendi çıkarları doğrultusunda değiştirirler. Bu yüzden 8 Mart’ta sembolleşen birlik ve mücadele ruhu bizlere de ilham veriyor. Soma’lar, Ermenek’ler, Hendek’ler bir daha yaşanmasın, evlerimize ateş düşmesin diye mücadele etmekten başka çaremiz yok.
Yaşasın 8 Mart!
Yaşasın Onurlu Mücadelemiz!
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı kadın işçiler
Emekçi kadınlar, işçiler olarak sorunlarımızın büyüdüğü, kaygılarımızın derinleştiği bir dönemdeyiz. Esnek çalışma, düşük ücretler, hayat pahalılığı, yoksulluk, şiddet… Derler ya “saymakla bitmez”, işte o misal. Sorunlarımızı, sıkıntılarımızı görmezden gelemeyiz, yokmuş gibi davranamayız elbette. Ama yalnızca dertlere gömülüp, kederlenmek olur mu? Sadece bugünden bakınca bu dert deryasından kıyıya varmak zor gibi görünebilir. Oysa sorunlarımız çözümsüz değil, biz de çaresiz değiliz. İşte 8 Mart bunun en güzel örneklerinden biri. Tüm dünyada aynı sorunlarla boğuşan ama eşitlik ve özgürlük talebini dilinden düşürmeyen emekçi kadınların ortak mücadele günü. Bizler de 8 Mart’ın mücadele ruhuyla taleplerimizi yükseltmeye, daha fazla yan yana gelmeye devam edeceğiz. Yaşamımızı çekilmez kılanlara karşı, işçiler olarak birbirimize güveneceğiz. Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duracağız!
Avcılar’dan emekçi kadınlar
8 Mart 2025 - 12:20
Sorunları, Engelleri Birlik ve Mücadelemizle Aşabiliriz/3
Merhaba. Son yıllarda giderek artan sorunlar biz emekçilerin yaşam koşullarını daha da katlanılmaz hale getirdi. Biz emekçi kadınlar, hayatın yükünü omuzlarımızda hep daha fazla hissederiz. Çocuklarımızın eğitimiyle ilgili pek çok sorun yaşarız ama tek başına çözemeyiz. Pazara gideriz, elimiz boş döneriz. Kira, faturalar derken kredi kartlarına nasıl takla attıracağımızı ince ince düşünüp dururuz. Fabrikalarda, işyerlerinde uzun saatler çalışırız, daha az kazanırız. Bazılarımızın gördüğü şiddet, taciz cabası… Zannederiz ki bu felaketler bir bizim başımızdadır. Her birimiz bu sorunlarla yalnız başımıza boğuşmaya çalışırız. Ama aslında böyle giden düzene “dur” demek bizim ellerimizdedir. Kapılarımızı birbirimize açarsak, birbirimizi dinlersek, kardeşçe kucaklaşırsak, soframızı kardeşlik sofrası yaparsak değişim umudunu büyütebiliriz. Zalimlere, patronlara, bizleri sömürenlere birlikte karşı durabilmenin yollarını ararsak, buluruz. Sorunlarımızla gerçek manada yüzleşir ve bu sorunları yaratan düzene karşı birlikte mücadele edebiliriz. Biz emekçi kadınlar mücadele ettikçe güçleniriz. Kadın-erkek tüm işçi kardeşlerimizle birlikte dayanışma içinde olur, onlarla omuz omuza mücadele edersek yüklerimizi hafifletir, insan olmanın güzelliklerini keşfederiz. O halde gelin 8 Mart ruhuyla işyerlerimizde, sendikalarımızda, mücadele örgütlerimizde birlik olalım.
Tüm emekçi kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun! Yüreklerimiz 8 Mart’ın heyecanıyla, coşkusuyla dolsun. Yaşasın 8 Mart!
Mersin’den bir kadın emekçi
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sadece emek ve eşitlik değil, aynı zamanda her kadının temel haklarına erişiminin önemini vurgulayan bir mücadele günüdür. Görme engelli kadınlar, mahremiyetlerini koruyarak özel hayatlarını sürdürebilmek ve sağlık süreçlerinde bağımsız olabilmek istiyor. Bunun için özel tasarımlı gebelik testleri talep ediyor. Bu testlerin ücretsiz sağlanması, hem bedensel özerklik hem de toplumsal eşitlik açısından önemli bir adımdır. Her bireyin mahremiyetine saygı gösterilen ve eşit hizmetlere erişim sağlanan bir dünya için bu talep güçlü bir şekilde desteklenmelidir.
Bursa/Nilüfer’den bir kadın işçi
Bundan iki yıl önce 8 Mart’ta deprem bölgesinde, UİD-DER’in kurduğu dayanışma merkezindeydik. Acımız, öfkemiz, hesap sorma isteğimiz yüreğimizden taşıyordu. Birlikte ağlıyor, birlikte haykırıyorduk öfkemizi. Ama bir arada ve dayanışma içinde olduğumuz için umudumuz da direncimiz de sonsuzdu. Dayanışma merkezimizdeki 8 Mart etkinliğinde de somutlanan birlik ve dayanışma, engellerin aşılmasını, yaşamın devam etmesini sağlamıştı. Ama bizler, yaşamın, bugün olduğu haliyle değil, doğa olaylarının felakete dönüşmediği, depremlerin, sellerin, yangınların can almadığı, kadınların şiddet görmediği, çocukların bombalarla parçalanmadığı bir dünyada devam etmesini istiyoruz. Bizimle aynı hayalleri kuran emekçi kadınlar, bize 8 Mart’ı armağan ettiler. 8 Mart’a sahip çıkarken onların özlemlerine de sahip çıkmış oluyoruz. 8 Mart ruhu, onların bugüne uzanan ve yarına taşınacak olan özlemlerinin, mücadelelerinin yankısıdır. 8 Mart geleneğini yaratanları saygıyla anıyoruz, bu geleneği güçlendirerek geleceğe taşıyacağımıza söz veriyoruz.
Hatay’dan bir kadın işçi
8 Mart 2025 - 10:30
Sorunları, Engelleri Birlik ve Mücadelemizle Aşabiliriz/2
İşçi sınıfının haklarına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Sendikasız işyerlerinde verilen maaşlar bir ev kirasını karşılamıyor. Sendikalı ve çalışma koşullarının görece biraz daha iyi olduğu işyerlerinde ise patronlar işçilerin mücadele ederek elde ettiği haklarını geri almak istiyor. Bu koşullarda biz işçilere mücadele etmek dışında bir seçenek kalmıyor. Sendikasız işyerlerinde kadın erkek işçiler birlik olup sendikalaşmaya çalışıyor. Sendikalı işçiler iktidarın düşük ücret politikasına karşı mücadele ederek biraz daha iyi toplu sözleşmeler imzalamak istiyor.
Mesela Polonez işçileri sendikalaşmak istediler. Sadece daha iyi koşullarda çalışmak istedikleri, sendikalaşma mücadelesi verdikleri için görmedikleri baskı ve zulüm kalmadı. Polisin, valinin, müftünün saldırı ve tehditlerine maruz kaldılar. Ama çoğu kadın olan işçiler yılmadan, günden güne daha da kararlı bir şekilde mücadelelerini sürdürdüler. Yine metal işkolunda toplu sözleşmelerde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler başladı. İktidar hemen patronlar sınıfının imdadına yetişti ve metal işçilerinin grevlerini yasakladı. Kadın erkek yüzlerce metal işçisi grev yasağını tanımadı ve birlikte mücadele ederek yasakların mücadele ile aşılabileceğini bir kez daha gösterdi. Örgütlü, sınıf bilinçli kadın işçiler olarak, direniş ve grev çadırlarında mücadele eden kadın erkek işçilerle dayanışma içindeyiz. Onlara yalnız olmadıklarını, bir sınıfın parçası olduklarını anlatıyor, hissettiriyoruz. Çünkü sermayenin ve iktidarın saldırılarına ancak birlikte karşı durabileceğimizi biliyoruz.
Kendine, sınıfına güvenen, geçmişini bilen bir kadın işçi aradığı çözümün kendi elinde, kendi sınıfının elinde olduğunu görür. 8 Mart, elini taşın altına koymaktan geri durmayan, mücadeleci kadın işçilerin, işçi sınıfımızın geçmiş kuşaklarının bizlere mirasıdır. Bulunduğumuz her alanda kadın erkek işçiler olarak omuz omuza mücadele edelim, sınıfımızın bu onurlu mirasına birlikte sahip çıkalım. Sorunları, engelleri birlikte aşalım.
Gebze’den metal işçisi bir kadın
7 Mart 2025 - 21:50
Sorunları, Engelleri Birlik ve Mücadelemizle Aşabiliriz/1
Emekçi kadınlar olarak işyerlerimizde, hayatın her alanında çeşitli sorunlar yaşıyoruz. İşçi anneler olarak yaşadığımız en temel sorunlardan biri kreş sorunumuz mesela. Çocuklarımız hasta olursa ya da kreş kapalı olursa ne yapacağız, onları kime bırakacağız, işten nasıl izin alacağız gibi sorular yaşamımızı zorlaştırıyor. Çocuklarımız için endişe ediyoruz. Patronlar sınıfı ve iktidar ise sorunlarımıza gerçek anlamda çözüm üretmek için hiçbir şey yapmıyorlar. Aksine sorunlarımızı derinleştiriyorlar. İktidardakiler, 2025’i “Aile yılı” ilan ettiler. Kadınları daha çok çocuk doğurmaya teşvik etmek için yaptıkları şey, üç kuruş para vermek! Onu da şartlı veriyorlar. Üç kuruş parayla, aldatmacalarla sorunlarımızın çözüleceğini, konuşulmayacağını sanıyorlar. Her şeyi güllük gülistanlık görüp daha çok çocuk sahibi olabileceğimizi söyleyenlerden gerçek çözümler üretmelerini beklememeliyiz de zaten. Bizim sorunlarımıza ancak biz çare bulabiliriz. Sorunları, engelleri birlik ve mücadelemizle aşabiliriz.
Ankara’dan emekçi kadınlar
Hayat, emekçi kadınlar için hep bir şeylere çare bulmak, eksik kapatmak, olmazı olur yapmak demek. Artan hayat pahalılığı ve yoksulluğa rağmen mutfağı çevirmek için, çocuklarımızı sağlıklı büyütmek için, onlara iyi bir gelecek bırakmak için sürekli çaba gösteriyoruz. Ama her birimiz yalnızca kendi evimize bakarak, kendi sorunlarımızı çözmeye çalışarak bunu başaramayız. Sorunlarımızı gerçekten çözmek, değer görmek, ayrımcılığı yenmek için birlikte mücadele etmeliyiz, bu düzeni değiştirmeliyiz. Toplumsal sorunların bireysel çözümleri olamaz. Mücadele örgütümüz UİD-DER’de, sendikalarımızda bir araya gelmeliyiz. Sendikaları mücadeleci işçi örgütleri haline getirmek, taleplerimiz etrafında mücadeleyi büyütmek için emek vermeliyiz.
Bugün sahip olduğumuz bütün hakları bizden önce mücadele eden emekçi kadınlara, işçi sınıfımıza borçluyuz. 8 Mart, geçmişten bugüne bu mücadelemizin şanlı bir meşalesidir. Bizler UİD-DER’le tanışmadan önce 8 Mart’ı “kadınlar günü” sanıyorduk ama aslında 8 Mart işçi sınıfımızın kadınıyla erkeğiyle mücadele günüymüş. Büyük değişimler için bir atılımmış. Bunu burada öğrendik. Her zaman “Emekçi Kadınlar Mücadelede Öne” diyoruz. Bu yıl da tüm emekçi kadınları işyerlerinde, sendikalarda, alanlarda en önde olmaya, çarkı bozuk bu düzene karşı mücadeleye çağırıyoruz!
Ankara’dan bir kadın işçi
7 Mart 2025 - 20:50
Hatırlıyoruz, Yaşatıyoruz!
Unutmak ve hatırlamak… Unutmakla hatırlamak birbirinin zıddıdır, biri varsa öbürü olamaz. Niye unutulur, niye hatırlanır; neler unutulur, neler hatırlanır? Bugün yaşananlar yalnızca bugünle ilgili olamaz; dün, bugün ve yarın birbirleriyle bağlıdır. Yaşanmış olan, geçip gider ama şekillendirir, iz bırakır, belirler. Hatırlamak, kendi ömür tecrübemizin ötesinde, geçmişte biriktirilenin bugüne getirilmesi, yaşatılmasıdır. Unutmak için herhangi bir çabaya gerek yoktur. Yaşanan önemsenmezse, üzerinde durmadan geride bırakılırsa kıymeti kalmaz, yavaş yavaş silinir. Bir şey ifade etmez olur ve sonunda yok olur. O zaman geçmişte olan şey, hiç olmamış gibi zamanın içinde kaybolup gider.
Fakat hatırlamak öyle mi? Hatırlamak, başta hatırlanmaya değer olmakla, hatırlamak istemekle ilgilidir. Yaşananı anlamaya çalışmak, kafa yormak, emek vermek gerekir. Yaşadığımız şey ancak bu şekilde hayatımızın bir parçası olarak kalır. Zihnine örülen duvarları henüz kıramamış insan, zamanı kendiyle başlatmaya meyillidir. Oysa doğru olan geçmişin, hayatımızın bir parçası olarak kalmasıdır çünkü hayat bugünle başlamaz.
Söz konusu işçi sınıfı olduğunda, unutmamak, geçmişi hatırlamak başlı başına bir mücadeledir. Sınıfımızın kimi zaman zor, acı ve hüzünlü kimi zaman güçlü, coşkun ve gurur verici tarihini hatırlamak, dersler çıkarmak bir mücadele konusudur. Bizler 8 Mart’ı hatırlamak, hatırlatmak, geleceğe taşımak konusunda inatçı, mücadeleci emekçi kadınlarız.
Dünya tarihinde pek az gün ve konu bunca yıldır toplumsal hafızamızda capcanlı yer etmiştir. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günümüz hatırlanıyor, yaşıyor, güçlenip kök salıyor. Dünyanın her dilinde, her kıtada ve her ülkesinde 8 Mart yeniden ve yeniden hayat buluyor. Çünkü günümüz dünyasında işçi sınıfının ve elbette kadınların mücadelesidir konumuz olan. Çünkü emek, bu dünyanın en önemli gerçeğidir ve emekçi kadınlar mücadelede yer aldıkça 8 Mart anılmaya, bir mücadele günü olarak yaşatılmaya, yol göstermeye devam edecektir. Ne mutlu 8 Mart ruhuna sahip çıkanlara, ne mutlu mücadelesini bu capcanlı ruhla besleyenlere!
İstanbul Pendik’ten bir kadın işçi
Biz mücadelesiyle 8 Mart’ı yaratan ve yaşatan işçi sınıfının kadınlarıyız. 1880’lerde Amerika’da tekstil işçisi grevci kadınlardık. 1900’lerde Amerika’yı bir baştan bir başa dolaşan Jones Anaydık. 1910’da Bursa’daydık, 5 kuruşa, 15-16 saat çalışan ipek dokumacıları olarak ilk kadın grevinin başını çekenlerdik. 1963’de Kavel’de Hasibe Ninenin öfkeli yumruklarında yaşıyorduk. 15-16 Haziran günlerinde tanklara tırnağını geçiren kadınlardık. Şişli Meydanındaki kızlardık, 1977 1 Mayıs’ında kırmızı çatkısıyla pankart taşıyanlardık. 12 Eylül faşizmine direnen Didar Ablaydık. 1991 Madenci yürüyüşünde en öndeki kadınlardık. Bazen bir Kürt anasıydık, bazen Şilili beyaz başörtülü bir anne, bazen Güney Afrika’da ırkçılığa direnen kara derili bir kadın, bazen Sudan’da diktatörlere boyun eğmeyen genç bir kız. Bazen Avrupa, bazen Türkiye, bazen Asya veya Latin Amerika…
Emekçi kadının mücadelesi bayrak bayrak, yumruk yumruk tüm dünyayı dolaşıyor. Ve unutturmaya kimsenin gücü yetmiyor.
Kocaeli’den emekçi kadınlar
Uyan ey tarihin evladı uyan
Bak şanlı tarihine, yeniden kuşan
Birileri vardı
Birileri var
Birileri hep olacak
Bir nicedir çekip cesaret kılıcını kınından, zulme karşı çıkan
Korku duvarlarını birlikte yıkan, umut türkülerini birlikte söyleyen
Bir nicedir dostunu dostuna katan, bir nicedir kavgaya adım atan
Bir nicedir güzel günleri düşleyen, aşkı kavgasında besleyen
Ve bir nicedir kavuşturan ellerini dünyanın
Ve bir nicedir sana, sevdasına kavuşan
Birileri hep olacak
Ey tarihin evladı
Güneş bugün sana selam vererek doğdu
Güneş bugün gülerek doğdu
Büyüt sabırla sevdanı, büyüt sabırla öfkeni
Haramileri yenecek kadar büyüt
Son kavganı verecek kadar büyüt
İstanbul Hadımköy’den bir eğitim emekçisi
7 Mart 2025 - 18:40
8 Mart Mirası Ellerimizde
Kuşaktan kuşağa aktarılan 8 Mart mirası, bugün bizim ellerimizde. Bu miras bize işçi sınıfının ve emekçi kadınların tüm sorunlarının çözümünün birlik ve mücadele olduğunu gösteriyor. Engellerin mücadeleyle aşılacağını gösteriyor. Bugünün mücadeleci emekçi kadınları olarak 8 Mart ruhuna sahip çıkıyor, bu ruhla birleşiyoruz.
İşçi sınıfımızın kadınları olarak 8 Mart ruhuyla birleşelim ki, sömürüye, adaletsizliğe, baskıya, eşitsizliğe, cinsiyet ayrımcılığına, geleceğimizin çalınmasına, birlikte karşı durabilelim. 8 Mart ruhuyla birleşelim ki, evlatlarımıza özgürlüğün ve mutluluğun önündeki bu engellerin ortadan kalktığı bir dünya bırakmak için harekete geçebilelim. 8 Mart ruhuyla birleşelim ki, bu mücadelede yer almanın mutluluğunu ve onurunu hep birlikte yaşayalım.
Miting alanlarında, mücadele alanlarında UİD-DER Kadın Komitesinin “Emekçi Kadınlar Mücadelede Öne” sloganları yankılanıyor. Bu cesaret verici slogandan ilham alarak uyarlanan “Emekçi Kadınlar Bir Adım Öne” şarkımızı dinleyelim hep birlikte. UİD-DER Müzik Topluluğu UMUT’un uyarladığı bu coşkulu şarkının sözleri UİD-DER Kadın Komitesi’nden işçi kadınlara ait. Emekçi kadınların, UİD-DER’in etkinliklerinde, grev ve direniş meydanlarında, eylemlerde coşkuyla söyledikleri bu şarkıya biz de sesimizi katalım.