Tasarruf Yapalım mı?
Gebze’den petrokimya işçisi bir kadın

İşyerimizde arkadaşlarımızla ne zaman sohbet etsek konu dönüp dolaşıp zamlara geliyor. Çay molasında döviz kurlarının eskiye oranla düşmesine rağmen elektrik, doğalgaz, benzine yapılan zamları öfkeyle konuşuyoruz. Değişik çözüm yolları arayarak günü kurtarmaya çalışıyoruz ya da kibirli egemenlerin bize dediği gibi tasarruf yollarını hep birlikte keşfediyoruz.
Hadi birlikte keşfedelim şimdi. Tasarruf nasıl olurmuş görelim! Doğalgaz faturasının bir eve ne kadar geldiği tabi ki çok önemli! Soralım bakalım “doğalgaz bu ay sana ne kadar geldi?” diye. Herkes pür dikkat. Hasan ustadan “bana 500 lira geldi” cevabını alan Yaşar “ya o da bir şey mi, bana 750 lira geldi” diyerek daha zor durumda olduğunu göstermeye çalıştı. Bir diğer arkadaş ise bu ay elektrik faturasının çok yüksek geldiğini söyledi. Sonra ardı ardına çözüm önerileri gelmeye başladı. “Tam yoğuşmalı kombi daha az yakıyor” dedi biri. Elektrik faturasından bahseden Ahmet “ben hanıma çok kızıyorum, alışmış Türk kahvesi içmeye. Sürekli kahve makinasında yapıyor. Elektriğe zam geldi, kahve makinasında yapma, ocakta yap” diye kızdı. Belli ki bizim Ahmet’in hedefi bir taşla üç kuş vurmak. Elektrik ve kahveden tasarruf yapmaya çalışıyor gözükerek eşini elektrikli ev aletlerinden soğutmaya çalışıyor.
Ahmet’in bu fikri hemen taraftar buldu ve Zeki “bizim çocuklar her gün tost yiyorlar, eskiden annem bize yapardı. Ben de ocakta yapılan tost makinesinden alacağım. Elektrikli tost makinasını da kaldıracağım. Bizim evde çay makinası vardı onu da anneme verdim, çok fatura gelmesin diye” dedi.
Emine “ben de sıcak su lazım olduğunda hemen kettle kullanıyordum. Eşim son zamlardan sonra bana, ‘artık kettle devri bitti. Ocakta yap!’ dedi” diye anlattı. Bunu duyan Ahmet, “sen kafayı mı yedin? Kettle demek elektrik faturasını şişirmek demek. Çok yakıyor namussuz” dedi. Ahmet belli ki elektriğe feci takılmış. Zamanında elektrik mi çarpmış ne! Hem işyerinde elektrikçi olarak çalışıyor ama söz konusu ekonomi olunca elektriğe, teknolojiye düşman kesiliveriyor. Bir şey söyleyince hemen bilirkişi olarak “O mu? O çok yakar abla” deyivererek ön alıyor.
Ahmet Fatih’e döndü, “Hayırdır artık işe arabanla gelmiyorsun?” dedi. Fatih “Abi benzine, mazota yapılan zamla nasıl gelinir işe, ona para mı dayanır?” dedi. Ayşe sözü alarak şöyle dedi: “Ne tuhaf değil mi? Araban var, kullanamıyorsun. Hayatımızı kolaylaştıran ev aletlerin var, kullanamıyorsun. Kombin var, açamıyorsun. Teknoloji gelişti gelişmesine ama kullanamıyoruz. Doğruyu görmek, birlikte bize yapılan zorbalığa dur demek yerine geçici çözümler bulmaya çalışıyoruz. Her şey çok zamlandı. Eskisi gibi artık gıda alamıyoruz, giyinemiyoruz, ısınamıyoruz. Bir düşünün bakalım, çalışıyor muyuz? Evet, çalışıyoruz! Çalışıyor ve üretiyorsak neden evimizde doğru dürüst tencere kaynamıyor? Neden doğalgazı yakmayıp evlerimizde titreyerek montla oturmak zorunda kalıyoruz? Siz de söylediniz elektrik yakmaya korkar hale geldiğimizi. Hepimiz şu ya da bu şekilde hoşnut değiliz bize yaşattıkları hayattan. Yoksulluktan artık eşlerimizin ve çocuklarımızın psikolojileri bozulmaya başladı. Bolluğun, bereketin içinde neden yokluğu yaşamak zorunda bırakılıyoruz? Bunu düşünelim! Ve birbirimizle daha çok dayanışalım, konuşalım ve tabi ki çözüm üretelim. Belki bu zor zamanlarda mutfaktan, elektrikten, doğalgazdan tasarruf yapabiliriz ama bu sömürücü bezirgânlara karşı mücadeleden tasarruf yapmayalım!”
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...