Buradasınız
Dayanışmanın anlamı
12 Haziran 2021 - 21:15
Çaldı davullar
Çekildi halaylar
Çoluk çocuk
Kadın erkek
Yaşlı genç
Ve bütün fabrikalar hep birlikte haykırdılar:
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”
“İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”
Ve başladı grev…
Rıza Usta, Cemile ve Mehveş
Çok yenmiş
Çok yenilmiş olanlardan öğrendiklerinden,
Daha en baştan kurmuşlardı komitelerini.
Ve fakat kolay değildi
İdare etmek bir grevi…
Bu iş nasıl bilmek gerekirdi
Yani işi, ustasından öğrenmek gerekirdi.
Ve onlar da zaten
Ustasından öğrendiler.
Bir yanda
Yüzyılların birikmiş yönetme tecrübesiyle patronlar
Diğer yanda
Yüzyılların birikmiş öfkesiyle işçiler vardı.
Eğer işçiler yalnız kalsalardı
Çok yenmiş
Çok yenilmiş olanlardan öğrenmeselerdi
Zordu işleri.
(Mehveş, Ziya Egeli-kısaltılmıştır)
2005 yılında Serna Tekstil fabrikasında grevdeydim. Çok sağlam bir örgütlenme ile patronun haberi olmadan sendika üyeliklerini yapmış ve kısa bir direnişle patrona sendikayı kabul ettirmiştik. Fakat sözleşme döneminde patron isteklerimizi kabul etmediği için greve çıkmıştık. Ben baş temsilciydim ve ilk günden beri tüm zorlukları oluşturduğumuz komite ile birlikte atlatmıştık. Grev sürecini de bu komite ile beraber yürütüyorduk. Fakat ben dâhil komitedeki tüm arkadaşlarım ne sendikalı olma ne sözleşme yapma ne de grev hakkında bir deneyime veya bilgiye sahiptik. Neyse ki sendikalı olamaya karar verdiğimizde sonradan UİD-DER’i oluşturacak İşçi Öz-Eğitim Gurupları ile tanışmıştık. Bu arkadaşlar karşı karşıya kaldığımız her sorunda bizlere işçilerin geçmişten gelen deneyimlerini aktardılar ve yapmamız gerekenler konusunda yol gösterdiler. Bu sayede sorunlarımızı çözerken ben de hem anlatılanlardan hem de yaptıklarımızdan dersler çıkartarak işçi sınıfının mücadelesini öğrenmeye başladım.
Greve çıktıktan sonra bir grev nasıl yürütülmeli üzerine konuşmaya başladık. Grev alanının coşkulu ve kalabalık olması, ailelerin grev alanına gelmesinin sağlanması, grev alanının güvenliği, yemek, grev ödeneği, araba gibi ihtiyaçların sendikadan karşılanmasını sağlamak, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin ziyaretlerini sağlamak için onları davet etmek, maddi, manevi dayanışmayı örgütlemek gibi birçok şey. Bunların hepsini İşçi Öz-Eğitim Gruplarındaki arkadaşlar bizlere örneklerle anlatıyor, bizler de hayata geçirmeye çalışıyorduk. Fakat bir sorunumuz vardı ve tüm denemelere rağmen henüz çözememiştik. Bu sorun grev çadırının kurulmasıydı. Çadırı iki defa kurmuştuk fakat polis müdahalesiyle kaldırılmış, üçüncü denememizde ise gözaltına alınmıştık. Hem kış geliyordu, sokakta korunmasız kalamazdık, hem de grev çadırı grev alanının şanıydı bunu da İşçi Öz-Eğitim Gruplarından öğrenmiştik. Fakat tüm çabamıza rağmen çadırı kuramamamız bazı arkadaşlarda moral bozukluğu oluşturmaya başladı.
Grev çadırı kurulması üzerine yaptığımız toplantıda İşçi Öz-Eğitim Gruplarının önerisini tartıştık. Öneri şöyleydi: Kalabalık bir ziyaret organize edilecek, bu ziyaret sırasında çadır kurulacaktı. Bu öneri çoğunluk tarafından kabul edildi ve hazırlıklara başladık. Yeni çadır için malzemeler ayarladık ve tüm grevci arkadaşlarımızı ve ailelerini grev alanına topladık. Pazar günüydü, otobüsler arka arkaya geldiler. Sokağın başında bir kortej oluşturdular ve gür, coşkulu, güçlü bir sesle sloganlar atarak grev alanına geldiler. Gebze ve İstanbul’un değişik bölgelerinden gelen İşçi Öz-Eğitim Gruplarından arkadaşlar alanı doldurdular. Karşılama, konuşmalar, sohbetler, çaylar, halaylar… Çoğunu tanımıyordum ama hepsi çok yakın geliyordu bana. Bu arada grev çadırı kurulmaya başlandı. Herkes bir işin ucundan tutuyor ve hızlıca çadır kuruluyordu. Önce çevik kuvvet komiseri geldi yanıma, “yasak” dedi. Sonra sendikalar masasından aradılar. Öyle bir güç gelmişti ki bana, bu ziyaretin verdiği bir güçtü ve öyle konuştum hepsiyle. Bu yaşananlardan sonra grev çadırımıza da bize de bir daha karışan olmadı. Bunun üzerine konuştuğum İşçi Öz-Eğitim Gruplarından bir arkadaşım “bu işçi dayanışmasıdır” dedi. Bir sene sonra Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğinin kuruluşunda yer aldım. Artık şunu çok iyi biliyordum: Derneğimizin adındaki işçi dayanışması bizim grevimizdeki gibi nice mücadele alanlarından gelerek o tabelaya yazılmıştı. Derneğimizin 15. yılında tüm dünyadaki işçilerin ihtiyacı bu olan bu işçi dayanışmasıdır.
Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması.
İstanbul’dan bir metal işçisi
Geleneği olmayanın geleceği olmaz!
1 Mayıs Karanfilleri