Direnişteki BEDAŞ İşçileriyle Röportaj
İş yerlerinde iş güvenliği önlemlerinin alınmasını ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini istedikleri için 26 BEDAŞ işçisi işten atıldı ve işten atılan işçiler direnişe geçtiler. BEDAŞ işçileri, çalışırken ölmek istemediklerini söylüyor ve Avcılar’daki BEDAŞ önünde direnişlerini sürdürüyorlar. UİD-DER olarak direnişlerini kararlılıkla sürdüren BEDAŞ işçileriyle bir röportaj gerçekleştirdik.
Bize kendinizi tanıtır mısınız? Çalışma koşullarınızdan ve direniş sürecinizden bahseder misiniz?
Veli Aydın: İsmim Veli Aydın. 1 yıldır BEDAŞ’ta çalışıyorum. Bize Tes-İş’e geçin dediler. Yaklaşık 3 bine yakın para teklif ettiler. Tabii biz bunu ahlakî bulmadık. Sırf para için Tes-İş’e geçiyorsak bu ilkesiz bir insan olduğumuzu gösterirdi. Bu nedenle Tes-İş’e geçmedik. Enerji-Sen bizim yanımızdaydı. Bizim sahaya normalde iki kişi çıkmamız gerekirken biz tek kişi çıkıyorduk. Bundan dolayı sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalıyorduk, saldırıya maruz kalıyorduk.
Hakan Değirmenci: Ben Hakan Değirmenci, 13 aydır BEDAŞ’ta kesme-açma biriminde çalışıyorum. Biz Şubat ayının sonundan beri İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası maddelerinin uygulanması adına Enerji- Sen Sendikası olarak yazılı ve sözlü BEDAŞ yönetimiyle irtibat halindeydik. Maalesef bununla ilgili tabiri caizse bir arpa boyu yol alamadık, kimi zaman hiç kaile alınmadık. Bu sebepten dolayı, yani can güvenliğimiz olmadığı için iş bırakma eylemine de gittik. Taksim’de sloganlarla bir eylem yaptık. Bu süreç içerisinde sarı sendika Tes-İş ile toplu iş sözleşmesi oldu. Biz aynı zamanda buna da karşıydık. En basit örneği, 6 savunmayla hiçbir hak talep etmeksizin işten çıkarılma maddesi vardı. İşbirlikçi sendikayla öyle bir düzenek hazırlanmış ki bizim normalde yeni yılda almamız gereken zam hakkımız bile sözleşmede kazanım gibi gösterildi. Sözleşmede iş güvenliği ile ilgili hiçbir madde yer almıyordu. Aksine daha kötü sonuçlara uğratabilecek maddeler vardı. Biz buna da karşı durduk. Toplu iş sözleşmesi ilgili protokol yapmak istedik çünkü iki tane sendika var. Bununla ilgili eylem sonucunda Kani Beko ile Abdullah Atalay görüşme sağladı. Yapılan görüşmede Kani Beko, iş güvenliği ve iş barışı sağlanmadığını, bununla ilgili bir hukuksuzluk olduğunu dile getirdi. Çünkü yapılan sözleşmede hem Enerji-Sen’li arkadaşlarımız hem de sendikasız olan arkadaşımız toplu sözleşmeden yararlanamıyordu. Ama biz bu toplu sözleşmenin maddelerinden olan 6 savunma ile işten çıkarıldık. Böyle de bir hukuksuzluk var yani. Bir de yine hukuksuzca kurulan iş sağlığı ve güvenliği kurulu var, yedi kişiden oluşan. 3 tanesi işveren temsilcisi, 2 tanesi sarı sendika Tes-İş’e bağlı temsilci, bir doktor, bir de mühendisti. Biz bununla ilgili eylem yapmak, emre itaatsizlik, amirine karşı gelmek, kurumun bilgilerini dışarı sızdırmak, -hırsızlık ve rüşvet almak gibi yüz kızartıcı suçlamalar da var- ki bu insanın onuruna dokunan bir şeydir; suçlandık.
Ertan Karaman: 4 aydır BEDAŞ çalışanıyım. BEDAŞ’a ilk girdiğim zaman bir haftalık bir eğitim sürecimiz oldu. İş sağlığı ve güvenliği eğitimi ve ilk yardım eğitimi adı altında. Eğitimimizi aldık buraya geldik. Baktık ki hiçbir alakası yok. Anlatılanlarla çalışırken gördüklerimiz, yaşadıklarımız hiç birbirini tutmuyor. Çalışmaya başlayınca ikinci gün Enerji-Sen’e üye oldum. Çünkü burada çalışan ustalarımın, ağabeylerimin ileriye ve geriye dönük hakları vardı, onları talep ediyorlardı. Düşündüm kendi kendime dedim ki “bugün ağabeylerimin başına gelenler yarın bir gün benim de başıma gelecek.” İş sağlığı ve güvenliği için malzemelerin temin edilmesini istedik şirketten fakat malzeme verilmedi. Bu süreç içinde iki arkadaşımız işten atıldı. Biz atılan arkadaşlarımız için iş yavaşlattık, Taksim’de eylem yaptık. Sonra bir baktık ki biz kapının önüne koyulmuşuz. İşten çıkartılma sebeplerimize baktığımız zaman hırsızlık, dışarıya bilgi sızdırma gibi şeyler. Öncelikle BEDAŞ’a soruyorum: Biz 26 kişi olarak ne çalmışız? Dışarıya bilgi olarak ne sızdırmışız? Abonelerin borcunu söylemek bilgi sızdırmak mı oluyor?
BEDAŞ’ta ne tür iş kazaları yaşanıyor?
Veli Aydın: BEDAŞ’ın Enerji Bakanlığı’yla anlaşmasına göre bizim sahaya iki kişi çıkmamız lazım ama ben de tek gönderildim. Bununla ilgili benim savcılıkta dosyam var, mahkemem olacak. Biz orada saldırıya uğruyorduk, can güvenliğimiz yoktu, yani iş güvenliğimiz yoktu. Tabii bir de malzemeler konusunda sıkıntımız vardı. Mesela yanmaz eldiven ve diğer malzemeleri istedik hiçbirini vermediler bize. Bundan dolayı biz iş yavaşlatma eylemi yaptık, zaten sonra da işten çıkarıldık.
Ertan Karaman: Çalışırken dediler ki size malzeme vereceğiz. Malzeme almaya gittik. Bir baktık ki malzemelerimiz ikinci el, kullanılmış malzeme. Yan keskinin ağzı ark yapmış, kabloyu doğru düzgün kesmiyor. Avuçlarımız hep nasır topladı. Tornavida kırık elektrik kaçırıyor. Tornavidayla tek elinle çalışırken başka bir yere dokunursan elektrik çarpıyor. Soruyoruz “malzemeler ne zaman gelecek” diye. Bize “Oğlum yarın gelecek, idare edin, malzeme gelmiyor ne yapayım oğlum” gibi şeyler söylüyorlar. “Gidin bir milyoncudan, nalburdan alın” diyorlar.
Hakan Değirmenci:Şu an BEDAŞ’ta her gün direk tepelerinde insanlar canlarıyla cebelleşiyorlar. Trafo merkezlerine gidiyorlar, biz 25-30 bin volttan bahsediyoruz. Sana dokunup atması bile senin bedeninde birinci derecede yanık olması demektir. Bu hiç kimsenin istemeyeceği bir şeydir çünkü iş görmezlik raporu alacak. Biz bunları yaşamak istemiyoruz; Türkiye’nin hiçbir yerinde hiçbir sektöründe.
İş cinayetleri sonucu Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi kardeşimizi kaybediyoruz. Sizce işçi ölümleri neden artarak devam ediyor? Kazaların nasıl son bulacağını düşünüyorsunuz?
Hakan Değirmenci: Kesinlikle iş güvenliği önlemleri alınmadığı için işçiler ölüyor. Biz de bunun için buradayız. Bu konuda istatistiklere göre birinci sırada maden işçileri geliyor; özellikle can kaybı yaşanan, ikinci sırada inşaat işçileri geliyor ve sigortasız çalıştırılıyorlar. Üçüncü sırada ise enerji çalışanları geliyor ki onlar da bizleriz. Ve maalesef ki çoğu iş kazası iş cinayetiyle sonuçlanıyor. Bunlar ciddi anlamda dikkate alınsa, biz tamamını istiyoruz ama %50’si bile alınsa en azından ne bu kadar ölen olur ne de yaralanan olur.
Mücadeleci BEDAŞ işçileri olarak, sesinizi duyurmak için son olarak ne söylemek istersiniz?
Ertan Karaman:26 arkadaşımızın adına konuşuyorum. Öncelikli olarak işimizi geri istiyoruz. Geriye kalan haklarımızı sonrasında da talep edeceğiz zaten. Bize istediğimiz malzemeleri vermediler. Ama biz işimize sahip çıkmak istedik, idare ettik. Sonuçta mağdur olmamak için. Belli yerlere söz vermişiz, ödeme yapmamız gereken yerler var, planlarımız var. Bunları göz önüne alarak çalışmak zorundaydık, biz de çalıştık. Malzeme istedik diye kapının önüne koyulduk. Bizi işten çıkaranlar şimdi masa başında, klima açık rahat rahat oturuyorlar. Ama biz de rahatız çünkü kazanacağımıza inanıyoruz.
Hakan Değirmenci: Biz çalışırken ölmek istemediğimiz için işten atıldık. Bir Soma faciası yaşandı 3-4 ay önce, bundan 2 ay önce bir arkadaşımız trafoda hiçbir yetkisi ve belgesi olmadan zorla oraya sokuldu, hayatını kaybetti. Biz bunları unutmadık, unutturmayacağız. Onurlu bir yaşam insanca çalışma koşulları istedik diye atıldık. Bir kontrol kalemi ile bir yan keski sağlamak tabii ki zor değil. İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir kanun var ama aslında işçi sağlığı olması gerekirdi. Ama yasal haklarımız var bununla ilgili. Kimse yaralanmak istemez, çalışırken kimse ölmek istemez. Veya bir işçi öldü diye 300 bin 500 bin, bedeli bu olmamalı. Biz iş, iş güvencesi, iş güvenliği istedik. Şu anda da taleplerimiz 26 arkadaşımızın işe geri dönmesi ve iş güvenliği önlemlerinin alınması. Biz daha parayı konuşmuyoruz, çünkü para bunlardan sonra geliyor.
Biz de UİD-DER olarak mücadelenizi tebrik ediyor, başarılar diliyoruz.
Sandoz’da İş Cinayeti
BELTAŞ İşçileri Greve Çıktı
Son Eklenenler
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...