Buradasınız
Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
30 Kasım 2023 - 08:15
Analarımızın hakkını ödeyemeyeceğimizi düşünürüz. Ana çocuğunu doğuran, koruyan, büyüten, konuşmayı öğreten, şefkatini veren, ona emek verendir. Peki, tek bir çocuğun değil tüm dünya işçilerinin anası haline gelen Jones Ana kimdir?
Sanayinin yeni yeni geliştiği 1800’lü yıllarda Amerika’da işçilerin yaşam ve çalışma koşulları çok zor ve ağırdı. Çocuklar dahi maden ocaklarında 12 saate varan vardiyalarla çalıştırılıyor, işçiler açlıkla boğuşuyor, sendikalı olmak çoğu zaman çok büyük bedeller ödemeyi gerektiriyordu. Bu koşullarda emekçi kadın olmak da çok zordu… Memfisli Mary Harris de bu zor koşullarda yaşayan yoksul emekçi kadınlardan biriydi.
Mary 1837 yılında İrlanda’da doğar. Bir milyon insanın etkilendiği Büyük Kıtlığın ardından 10 yaşındayken ailesiyle birlikte ABD’ye göçer. 1861’de mücadeleci bir işçi olan demir kalıpçısı olan George Jones ile evlenir ve ondan çok şey öğrenir. Fakat 1867’de hem eşini hem de dört çocuğunu sarıhumma salgınında kaybeder Mary. 1871’deki Kaliforniya yangınında ise evini, dostlarını, çalıştığı terzi dükkânını kaybeder. Salgın da yangın da sadece yoksulları vurmuştu, zenginler kaçmanın, kurtulmanın bir yolunu bulmuştu.
Bu felâketlerden ve yaşadığı acılardan sonra Mary işçi sınıfının içinde bulunduğu derin sefaleti, bu sefaletin nedenini, patronlar sınıfının zalimliğini daha iyi görmeye başlar. Ve mücadele etmeden hiç bir şeyin değişmeyeceğini kavrar. Onun için nerede bir grev olsa Mary Jones oradadır artık. İşte bu durum işçilerin onu çok sevmesine ve anaları olarak görmesine neden olur. O artık işçi sınıfının Jones Ana’sıdır.
Bu fotoğrafta Jones Ana çocukların ayakkabılarını giydirip özenle hazırlıyor. Az sonra uzun bir yürüyüşe çıkacaklar. Çocuk işçiliğin yasaklanması için ellerine pankartlarını ve dövizlerini alıp meydanlara inecekler. Haftalarca Amerika’yı bir boydan bir boya yürüyüp çocuklar için ağır çalışmanın kaldırılmasını isteyecekler. Okul ve oyuncak isteyecekler. Ve seslerini duyurmayı başarıp kazanacaklar da! Zaten başında Jones Ana’nın olduğu hangi mücadele kaybedilmiş ki? İşçiler nerede bir haksızlığa uğruyorsa, işçiler nerede ekmekleri ve çocukları için bir mücadele yürütüyorsa, Jones Ana oradadır. Jones Ana bu nedenle patronların “Amerika’nın en tehlikeli kadını” ilan ettikleri kişidir.
Jones Ana, kendi çocuklarını bu sistemin çarklarına kurban vermiştir ama başka yoksul çocuklarının, işçi sınıfının çocuklarının kurtulması için mücadele etmeye ant içmiştir. Çocuk işçilerin mücadelesinde de en ön saftadır. Öyle ki bu mücadele çocukların çalıştırılma yaşının yükseltilmesini, çocuklar için iş saatlerinin kısaltılmasını sağladı.
Jones Ana’nın mücadele anılarından: Bu kadınları kimse susturamamıştı!
UİD-DER’li işçilerin seslendirmesiyle Jones Ana’nın yaşamından bir kesit...
Jones Ana’nın Ruhu
Jones Ana gibi insanlar unutulmazlar, işçi sınıfının hafızasında, kalbinde ve mücadelesinde yaşarlar. Jones Ana’nın Ruhu şarkısı da onun unutulmayacağını anlatıyor. Gelin Andy Irvine’den dinleyelim sınıfımızın Jones Anasını…
Jones Ana son nefesini verdiği ana dek tüm işçilerin refah ve mutluluk içinde yaşayacağı güzel günlere olan inancını korur. 83 yaşında yazdığı öz yaşam öyküsünün son cümlesi onun bu inancının ifadesidir: “Gelecek işçilerin güçlü, nasırlı ellerindedir.”