Kapitalist Krizin ve Pandeminin Ağır Yükü İşçi Sınıfına Yüklendi

2020 yılının Mart ayında Covid-19’un pandemi ilan edilmesiyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçilerin zaten zor olan yaşam koşulları daha da zorlaştı. Uluslararası sermaye sınıfı, salgını kapitalizmin patlayan yeni krizinin üzerini kapatmak için kullanırken, aynı zamanda işçi sınıfının haklarına saldırmak için bir fırsata dönüştürdüler. Sermayenin saldırıları Türkiye’de daha ağır bir boyut aldı. Destek adı altında uygulanan kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin uygulamaları işçilerin ücretlerini düşürürken, patronların kârlarını arttırdı. İşçilerin bir kısmı ücretlerinin çok daha altında bir ödenekle evlere hapsedilirken diğer bir kısmı pandemi koşullarında daha uzun saatler çalıştı. Hatta hastaneden, fabrikaya ve özel okullara kadar pek çok işyerinde işçiler kısa çalışmada ya da ücretsiz izinde gösterilerek çalıştırıldı. Ücretlerinin bir kısmı işsizlik fonundan karşılanan işçiler, işten atılma korkusuyla çalışmaya devam etti. Bir yandan ücretler düşerken diğer yandan evde geçirilen zaman arttığı için harcamalar da arttı. Evde geçirilen zamanın artması emekçi kadınlarının yükünü de katlayarak arttırdı.
DİSK-AR (Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi) Covid-19 pandemisinin 2. yılında, salgının işçiler üzerinde çok yönlü olumsuz sosyo-ekonomik etkilerini ortaya koyan “İkinci Yılında Salgının İşçilere Etkileri” başlıklı araştırmasının sonuçlarını yayınladı. 26 ilde 15 yaş ve üzeri ücretli çalışan toplam 2004 kişiyle anket yöntemiyle yapılan araştırmanın sonuçları Covid-19 pandemisinin bir işçi sınıfı hastalığı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Nitekim İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre salgının ikinci yılında en az 1400 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
2017 yılında işçilerin ortalama ücreti asgari ücretin yüzde 35 üzerinde iken, araştırmanın sonuçlarına göre pandemi sürecinde bu oran yüzde 27,5’e geriledi. Ücret kaybının temel nedeni kısa çalışma ve ücretsiz izin ödeneklerinin işçilerin gerçek ücretlerinden düşük olması. Yaygın olan “elden ödeme” usulsüzlüğünün de bu sonuçta katkısı büyük. Patronlar vergi gideri ve sigorta prim payını düşürmek için pek çok işyerinde işçi ücretlerini, asgari ücretten gösteriyor ve kalan kısmı elden ödüyor. Bu durum işçilerin daha fazla gelir kaybına uğramasına neden oluyor.
Araştırma sırasında görüşleri alınan işçilerin yüzde 72’si “çalışma hayatındaki en önemli sorun nedir” sorusuna “işsizlik” yanıtını verdi. Nitekim DİSK-AR’ın Mart ayında yayımladığı “İşsizlik ve İstihdamın Görünümü” başlıklı rapor da TÜİK’in çelişkili rakamlarının aksine işsizliğin giderek büyüyen bir sorun olduğunu ortaya koyuyor. Rapora göre Geniş Tanımlı İşsiz sayısı salgın öncesine göre 1 milyon 103 bin artarak 8,5 milyona ulaştı. Pandemi öncesine göre işsiz sayısı 1,1 milyon arttı.
Araştırmaya katılan işçiler, ikinci en önemli sorunun ise yüzde 65 ile “düşük ücret” olduğunu belirtti. Bir yandan ücretler düşerken diğer yandan evdeki giderler arttı. İşçilerin yüzde 58’i pandemi döneminde ev masraflarının arttığını söyledi. Evde geçirilen sürenin uzamasıyla hem enerji giderleri hem de gıda masrafları arttı. İşçilerin yüzde 49,6’sı daha ucuz besinlere yöneldiğini söyledi. İşçilerin yüzde 32,4’ü kredi kartlarını daha fazla kullandığını, yüzde 55’i pandemi döneminde borçlarının arttığını, yüzde 27’si faturalarını ödemekte zorlandığını, yüzde 25’i kredi kartı borcunu ödeyemediğini belirtti.
Türkiye pandemi döneminde Gayri Safi Yurtiçi Hasılasına (GSYH) göre en az pandemi yardımı yapan ülkeler arasına girmişti. Devletin açıkladığı pandemi desteklerinin sadece yüzde 1,1’i emekçi sınıflara ayrılmıştı. Bu durum DİSK-AR’ın araştırmasına da yansıdı. İşçilerin yüzde 43,5’i verilen sosyal destekleri yetersiz bulduklarını, yüzde 39’u ailesinden yardım aldığını belirtti.
Pandemiye karşı gerçek önlemler alınmazken, önlem adı altında sosyal yaşam ortadan kaldırıldı. Fakat özellikle pandeminin ilk dönemlerinde hastalık yayılıyor endişesi yaratarak insanlar birbirinden yalıtılıp evlere kapatılırken, işçilerin büyük kısmı fabrikalarda ve işyerlerinde hiçbir gerçek önlem alınmadan çalıştırıldı. Hatta hastalanan işçilere hastalıklarını saklamaları telkin edildi. Dardanel fabrikasında yaşanan örnekte olduğu gibi kimi yerlerde işçiler fabrikalara hapsedildi. DİSK-AR’ın araştırmasında işçilerin yüzde 30’u işyerinde Covid-19 vakası görülmesine rağmen işlerin durdurulmadığını, yüzde 46’sı ise kendilerinin ve/veya çalışma arkadaşlarının Covid-19’a yakalandığını belirtti.
Salgını fırsata çeviren patronlar esnek çalışma uygulamalarını da arttırdılar. Kısa çalışma, ücretsiz izin, evden çalışma daha da yaygınlaştı. İşçilerin yüzde 74,2’si pandemi döneminde çalışma biçiminin değiştiğini belirtti. Evden çalışma uygulamasının artması sonucu işçilerin yüzde 57’si pandemi sırasında her an ulaşılabilir durumda olduklarını belirtti. Bu durum fiili olarak iş saatlerinin de uzaması anlamına geliyor. Araştırmaya katılan ve evden/uzaktan çalışan işçilerin yüzde 50,6’sı salgın döneminde iş ve özel yaşam sınırlarının kaybolduğunu belirtti.
Pandemi emekçi kadınların yükünü de katlayarak arttırdı. İşsizliğin, yoksulluğun sonucunu en ağır yaşayan emekçi kadınlar pandeminin de yükünü sırtlanmak zorunda kaldılar. Ev işleri kadın işi olarak görüldüğü için evde geçen sürenin artmasıyla emekçi kadınların hayatı çekilmez bir hal aldı ve eşitsizlik de arttı. Ev işlerine ve bakıma 3-6 saat ayırdığını söyleyen kadınların oranı yüzde 23,7 olurken erkeklerin oranı yüzde 9,7 oldu. Pandemi döneminde, gerek Türkiye’de gerekse dünyada kapitalistlerin sermayesi sıçramalı bir artış gösterirken, işçilerin ücretleri düştü ve yoksullaşma derinleşti. Bu da gösteriyor ki kapitalizmin krizi pandemi ile gölgelenirken, hem krizin hem de pandeminin getirdiği ağır yükü yüklenen işçi sınıfı oldu.
Son Eklenenler
- Filistin halkıyla dayanışmayı ve emperyalist savaş karşıtı mücadeleyi büyütmek üzere sayısız protesto ve işyeri eylemleri düzenleyen İngiltereli işçi ve emekçiler 27. kez ulusal gösteri gününde bir araya geldi. Ülkenin dört bir yanından başkent...
- Felsefe yapmak, olgular, olaylar, süreçler, varlıklar üzerine düşünce üretmektir, neden ve sonuçlar üzerine düşünmektir, sormaktır, açıklama getirmektir. Ama sıradan insanlar, mesela örgütsüz işçiler gerçek manada düşünmeyi, düşünce üretmeyi...
- Dünyada ve Türkiye’de milyonlarca işçi demokratik ve ekonomik hak gasplarına, baskı ve yasaklara, yoksullaşmaya, emperyalist savaşa tepkisini ortaya koymak, taleplerini haykırmak için 1 Mayıs’ta alanlara çıktı. İstanbul Kadıköy’de kutlanan 1 Mayıs’...
- İzmir/Dikili’de çiçek üretimi yapılan Queen Tarım’da işçiler sendikal hakları için mücadele ediyor. DİSK/BTO-SEN üyesi Queen Tarım işçileri 16 Mayısta İstanbul’da, Danimarka Başkonsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya çeşitli...
- Hikâye bu ya; zamanın birinde adamın biri varmış. Bu adam çevresindeki insanları hakir görür, küçümser, beğenmezmiş. Kendini hep onlardan farklı görür, güçlü olanlara hayranlık duyarmış. Gel zaman git zaman bu adam bir gün şeytanla arkadaşlık kurmuş...
- Dünyanın ve Türkiye’nin manzarasından çıkarılacak tek bir sonuç var: İnsanlık saplanıp kaldığı kapitalizm bataklığından kurtulmalıdır ve bu görev işçi sınıfının omuzlarındadır. Dünya işçi sınıfının örgütlülük ve bilinç düzeyi olarak gerilere...
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...