“Karın Tokluğuna Çalışıyoruz”
İstanbul’dan emekli bir işçi

İstanbul’daki mücadele arkadaşlarımı ziyaret etmek için geldim. Yola çıktığımda her seferinde olduğu gibi yine heyecan içindeydim. İstanbul dendiğinde nedense zihnime Vedat Türkali’nin o müthiş İstanbul şiiri gelir. Her satırında açlığın, evsizliğin, yoksulluğun ve kavgamızın şehri İstanbul vardır. Vedat Türkali bütün eserlerinde işçi sınıfını ve kavgayı anlatmış, kurtuluşa giden yolun inşası için harç taşımış biridir. Ne güzel etmiş sınıf temelinde mücadeleyi seçerek…
Anlatmak istediğim konuya döneyim. Evet, İstanbul’a geldim. Geçici bir sağlık sorunu nedeniyle hastaneye gittim. Beni hastanenin kapısından alacak mücadele arkadaşım sağlık çalışanını bekliyordum. Az ileride beyaz önlüklü 4 kızımız dikkatimi çekti. Yanlarına vardım, tanıştım, sohbet ettik. Yaşlarından stajyer öğrenciler oldukları belli oluyordu. Merhaba diyerek hatırlarını sordum. İstanbul’da misafir olduğumu ve sağlıkçı arkadaşımı beklediğimi ekledim. Sağlık meslek lisesi öğrencilerine herhangi bir ücret verilmediğini biliyordum. Ancak işçi çocuğu kızların kendilerinin söyleyecekleri önemliydi. “Asgari ücretin yarısı kadar maaş alıyorsunuz değil mi?” diye sordum. Gençlerin dördü birden “karın tokluğuna çalışıyoruz” dediler koro halinde. Dördü de anne ve babalarının işçi olduğunu söylediler. Ailelerinin verebildiği harçlıklarının çoğunun yol parasına gittiğinden şikâyetçiydiler. Gençleri dinlerken, bir yandan da zihnimden İşçi Dayanışması’nın 188. sayısındaki “MESEM: Genç Eller Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!” yazısı geçiyordu.
Yazıda belirtildiği gibi, işçi sınıfının gençlerinin bir yandan eğitimlerini alırken, diğer yandan çalışma hayatının içinde olmaları tabi ki çok önemli. Ancak sağlık meslek lisesi öğrencileri hastanelerde mesleklerinin pratik eğitimine ilişkin işlerden çok angarya işlerde çalıştırılıyorlar. Hatta öyle ki ileride birlikte aynı işleri yapacakları ablaları ve abileri bile kendi sınıfının gençlerine hor davranıyorlar. Elbette bunun tek nedeni o sağlık işçilerinin sınıf temelinde bir mücadeleden bihaber olmalarıdır. İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinde her birimiz hem çırak hem kalfa hem de ustayızdır. Yani öğreniriz ve öğretiriz. Yani işçi sınıfının her neferinin ne öğrenciliği ne de öğretmenliği bitmez. Bu nedenle işçi sınıfının gençleri hayatın gerçeklerini ancak ve ancak sınıf mücadelesinin içerisinde öğrenebilirler. Hayata, geleceğe, mesleklerine, en doğru biçimde, sınıf mücadelesinin içinde pişerek yetişebilirler. İşçi sınıfının büyükleri ile gençleri birlikte, el ele, kol kola, omuz omuza birlikte mücadele etmeliyiz. İşçi sınıfı bir bütün olarak, kadını, erkeği, genci, yaşlısı hep beraber mücadelenin içinde buluşmadan, kapitalist sömürü düzenini yıkamaz.
Son Eklenenler
- Toplumsal belleğin, işçi sınıfı mücadelesinin ve devrimci sanatın savunucularından, yönetmen ve senarist Ali Özgentürk, 15 Mayısta, 80 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sinema tarihine unutulmaz eserler kazandıran Özgentürk, aynı zamanda işçi sınıfı...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Mücadele tarihimizin en önemli sembollerinden biri olan 1 Mayıs’ta “Yolumuz İşçi Sınıfının Yoludur!” diyen gençler olarak alanda yerimizi aldık. Bugünü...
- Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Abi, çok yönlü bir insandı. Öldüğünde geride sadece anılar değil, iz bırakanlardan, eserler bırakanlardan oldu. Onu ölümsüz kılan şeylerden biri, barış ve kardeşlik uğruna verdiği mücadeledir. İşçi sınıfının ve ezilenlerin...
- Konak Belediyesi işçilerinin grevine dayanışma için gittim. Orada çekilen bir fotoğrafı UİD-DER’li abime gönderdim. İlk kez grev yaşamış biri olarak başka bir greve destek verirken hissettiklerimi sordu. Anlattım. Zaten UİD-DER sitesini ve abimin...
- Almanya’da Volkswagen, Ford başta olmak üzere özellikle otomotiv sektöründe kitlesel işten atma saldırısı büyüyor. Metal işçileri ise bu saldırılara grevlerle ve sınıf dayanışmasıyla karşılık veriyor.
- Türkiye’de rejimin 19 Mart’ta başlattığı gözaltı ve tutuklama saldırısına karşılık düzenlenen kitlesel protestoların ardından 1 Mayıs’ta da “Faşizme karşı omuz omuza” ve “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları tüm...
- Büro Emekçileri Sendikası (BES) Türkiye genelinde birçok kentte eş zamanlı basın açıklamaları yaparak Ağustos ayında başlayacak 2026-2027 toplu iş sözleşmesi sürecine dair taleplerini açıkladı. İzmir Büyükşehir Belediyesine (İzBB) bağlı İZELMAN,...
- Tez-Koop-İş Sendikası 2025 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolünün bir an önce imzalanması ve işçilere alın terinin karşılığının verilmesi talebiyle 14 Mayısta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın...
- Soma Madenci Katliamının 11. yılında başta Soma’da olmak üzere çeşitli anma programları gerçekleştirildi.
- Bu 1 Mayıs’ta da her şeye rağmen alanlardaydık. “Yağmur Çamur Yağsa da Kış Kıyamet Kopsa da Biz Buradayız” dedik. İşçiler, emekçiler olarak, işçi sınıfının gençliği olarak alanlara çıktık. Biz de UİD-DER kortejinde Kadıköy’deydik. Yağmura ve soğuğa...
- 2025 1 Mayıs’ını büyük bir coşkuyla kutladık. Alanda olmak bana tarifsiz bir cesaret verdi. Binlerce işçiyle tek ses olmak, tek yumruk olmak en güzel duyguları yaşatıyor.
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Compozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta grev başladı.
- Somayı hatırlamak demek haksızlıklara, adaletsizliğe, sömürü düzenine karşı örgütlenmek demektir. Soma’yı hatırlamak demek hesap soracağımız günleri yakın eylemek için mücadele etmek demektir.