Buradasınız
Gel Haberi 2020’den Verelim: Zulmün Heykelleri Yıkılmaz mı Sandın?
2 Ocak 2021 - 19:50
Her ırktan insanla yükseliyor gururum.
Özgürlük güneştir
ben de parçası;
Alevdir özgürlük
ben de kıvılcımı…
Özgürlük yoluna koydum yüreğimi.
Gerekirse bu yolda ölebilirim.
Cömert bir ailede açtım dünyaya gözlerimi,
Bilirim sıcaklığını kardeşliğin.
Tüm sesleri dünyanın ulaşır bana
Tüm insanlığa -hepsi kardeşim- gider yüreğim.
Evet, tümünüz derisi beyaz ya da renkli,
Tümünüz, yuvası yakında ya da uzakta,
Bu gezegenin tüm insanları, hepiniz akrabamsınız,
Tümünüze sevgim ve güvenim.
Özbek şair Zulfia İsrailova
2020 Mayısının son günlerinde ABD’den yükselen “”Adalet Yoksa Barış da Yok” çığlığı dünyaya yayıldıkça, adalet özlemi içinde olanlar harekete geçti. Bir sel olup aktı insanlar. Yüzlerce yıl boyunca kent merkezlerinde boy gösteren köle tacirlerinin, dönemin elleri kanlı egemenlerinin heykellerini yerle yeksan ettiler. O heykeller ki siyahları topraklarından koparıp köle yapmış, insan kaçırıp köle satarak sınırsız servetler biriktirmiş zalim egemenlerindi. Birer birer indirildi beton sütunlar, çelikten gövdeler! İktidarların ve gücün sembolü olarak yapılan heykellerin yıkılması, işçilerin, emekçilerin bir gün sömürü düzenini yıkacağını da müjdelemiyor mu? Bugün el birliğiyle devasa heykelleri sürükleyip nehre atan emekçiler, yarın bir gün el birliğiyle kapitalizmi tarihin çöp sepetine fırlatmaz mı?
İngiltere’de birçok cadde ve sokağa adı verilmiş Edward Colston’un dev heykeli emekçilerin coşkuyla, bütün güçleriyle asıldıkları halatlarla yerinden sökülüp atılıyor. Bugünün sömürücüleri onu “hayırsever” sıfatıyla anıyor, meydanlarda göğüslerini gere gere suretini sergiliyorlardı. Oysa o aralarında çocukların da olduğu 100 bine yakın siyah Afrikalıyı bir mal gibi alıp satan böylece büyük servetler kazanan bir köle taciriydi. Colston’un gemilerinde kırbaçla eziyet edilen köleler ayaklanmasınlar diye zincire vuruluyordu. Açlıktan, susuzluktan ya da havasızlıktan ölen köleler ise denizlere atılıyordu. Bu nedenle köle taşıyan gemilere “ölü taşıyıcıları” adı verilmişti. Bugün Avrupa ve ABD’de yaşayan siyah insanların çok büyük kısmı o kölelerin torunlarıdır. Ve onlar tıpkı ataları gibi özgürlükleri için, onurları için mücadele etmek zorundalar. Emekçilerin Colston’un heykelini yerlerde sürükleyerek nehre atması, zulme karşı verilen haklı mücadelenin asla bastırılamayacağını gösteriyor.
Toplumlar ezen ile ezilen olarak sınıflara bölündüğünden beri, egemenler sömürü sistemlerinin ezeli ve ebedi olduğunu anlattılar emekçi kitlelere. Peki, köle emeğiyle zenginleşen ve kudretli bir imparatorluğa dönüşen Roma’nın yıkılışı ne anlatır bize? Fotoğrafta gördüğümüz atlı anıt Amerikan İç Savaşı döneminde Konfederasyon Generali Robert E. Lee’ye ait. Kölecilik savunuculuğuyla ün yapan Lee’nin bu heykeli Virginia’daki ilk anıtı. Emekçiler günlerce “Ya varoluşuma saygı duy ya da direnişle karşılaş” sloganlarıyla tepkilerini dile getirdiler anıtın altında. O hareketsiz heykellerin emekçileri ayrıştıran, beyaz üstünlüğü propagandasını sürdürdüğünü söylediler. Utanç abidelerinin kaldırılmasını isteyen yüz binler “Adalet Yoksa Barış da Yok!” şiarını yükseltmeye devam ettiler.
Geçmişten bugüne ne zalimler, ne firavunlar, ne imparatorlar geçti dünyamızdan. Hiçbirinin milyonlarca emekçiye zulmetme kudreti sonsuza kadar sürmedi. Göğsünün üstüne “Özür Dileriz” yazılan bu tarihi anıt bir krala ait: Belçika Kralı II. Leopold. Brüksel’deki Kraliyet Sarayı’nın yakınlarında bulunan sömürgeci kralın heykelinin ellerini kırmızıya boyadı emekçiler. Milyonlarca masumun kanını simgelemek için! Anıtın çevresi “Katil”, “Bu adam 15 milyon kişiyi katletti” ve “Siyahların hayatı değerlidir” yazılarıyla donatıldı. Bu kare bize zalimlerin asla unutulmayacağı, bir gün mutlaka tarih önünde yargılanacakları gerçeğini gösteriyor.
Nasıl bir düzende yaşadığımıza ilişkin ABD’den çarpıcı bir fotoğraf daha! Askerlerin duruşları, ellerindeki sopayı tutuşları ne çok şey anlatıyor… Devrilmiş bir Kolomb heykelinin ardına dizilmişler, saldırmaya hazır haldeler. Bir sömürgeci heykelini koruyorlar. Daha doğrusu sömürü düzeninin bir simgesini koruyorlar. Peki, kimdir bu Kolomb? Kristof Kolomb Amerika kıtasına ayak basan ilk Avrupalıdır. Onun 1492’de kıtaya ayak basmasıyla başlayıp 1886’da son Kızılderili reisinin teslim alınmasıyla nihai amacına ulaşan süreç, tarihin gördüğü ilk ve en büyük soykırımdı. Amerikan yerlileri “beyaz adam” tarafından asırlarca kıyımdan geçirilmiş, kıtanın tüm kaynakları yağmalanmıştı. İşte Kolomb heykeli, insanlığa karşı işlenmiş böylesi bir kötülüğün, yani soykırımın ve sömürünün sembolü olduğu için devrildi ABD’de! Sömürücü heykelini koruyanlar düzeni de işte böyle koruyorlar, sopayla! Bu yüzden diyoruz işte, egemenler ve hizmetçileri, onlar kötülüğün vücut bulmuş halidir!
UİD-DER’li İşçilerden Yeni Yıl Mesajları
Geride bıraktığımız 2020 yılı, yeryüzü cennetinin kıyısında cehennemi yaşadığımız bir yıl oldu. Sermaye sınıfının koronavirüsü kullanarak azgınca saldırdığı, milyonlarca emekçinin ise işsizlikle, yoksullukla, hak gasplarıyla adeta nefes alamaz hale geldiği bir yıl. Ama her şeye rağmen, yeryüzü cennetini kurmak için mücadele eden, umudu ve direnci dipdiri tutan mücadele örgütümüz UİD-DER, ulaşabildiği her işçiye, emekçi kadına, gence ve çocuğa derin derin nefes aldıran çalışmalar yürüttü. Her zaman, her koşulda yapacak bir şeyin mutlaka olduğunu dosta da, düşmana da gösterdi. Umudu ve dayanışmayı büyüten çalışmalarıyla karanlığı aralayıp, sınıfımıza ve örgütlülüğümüze güvenmemiz gerektiğini aşıladı yüreklerimize. Özlemini çektiğimiz o güzel günleri getirecek olan sadece ve sadece işçi sınıfımızın birlik ve mücadelesidir. Tarihin en büyük dönemeç noktasına gelip de daha fazla beklemeye niyetimiz yok! Yeni yılı çok daha örgütlü bir mücadele yılına dönüştürmek için var gücümüzle çalışacağız. Adım adım daha güzel yarınlara yürüdüğümüz bu onurlu yolda, sınıfımızın kadınları olarak yine güzelleştirecek ve güçlendireceğiz mücadelemizi. Gözlerimizde umut, yüreklerimizde cesaret, zihinlerimizde yalnızca o cennetin düşünü taşıyarak, tüm canlılığımızla en öndeki yerimizi alacağız yine. İşte bu inanç ve duyguyla, tüm mücadele arkadaşlarımızı içtenlikle kucaklıyor, işçi sınıfımıza 2021 yılının mücadele dolu bir yıl olmasını diliyoruz.
Gebze’den bir grup kadın işçi