Buradasınız
İşçi sınıfının mücadelesine büyük emekleri geçmiş kadınlara selam!
8 Mart 2021 - 13:00
Sevgilim... Seni denizin bilinmezliklerinde bekleyeceğim Dostlara yakın Düşmanlara ıraktır orası Orda bekle beni bir gece yarısı Bekle sevgilim geleceğim Ay ışığından giysiler giyeceğim Saçlarım kıpırdatacak suları Beklediğin muştuları taşıyacağım sana Balıkçı kayıklarıyla Belki de güneş batmayacak bir daha İnsanların gözlerine sevinçler sığmayacak Sen orda beni beklerken gece yarısı Sevgilim... O zaman böyle geceler olmayacak! (Elif Çağlı)
Dünden bugüne sayısız bilim insanı, sayısız aydın, sayısız işçi önderi kendini insanlığın mutluluğuna adadı. Onlar insanlığın çalışkan ve vefakâr evlatlarıydılar. Dikildiler kötülüğün yani sömürü düzeninin karşısına ve yol gösterdiler insanlığa! Kişisel çıkar peşinde koşmadı onlar, insanlığın mutluluğunu istediler. Çünkü biliyorlardı, toplum mutlu olursa onlar da mutlu olabilirlerdi. Çünkü biliyorlardı, onlar toplumsal denizde nefes alıp veriyorlardı. Bireycilik ve bencillik insanın ölümüydü! Bunu öylesinde derinden kavramışlardı ki, tüm ayrıcalıklarını kenara itip insanlığın kurtuluşu için dövüştüler. Mesela işçi sınıfının büyük önderi Marx’ın eşi Jenny von Westphalen gibi!
Prusya’nın sıradan bir kenti olan Salzwedel’de 12 Şubat 1814’te soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi Jenny. İç güzelliği adeta yüzünü aydınlatan, herkesin dikkatini çeken bir genç kız olarak Jenny, soylu ailelerin mensubu olan pek çok kişiden evlilik teklifi almıştı. Ancak o, “onun yolu benim yolum, onun idealleri benim ideallerimdir” dediği orta halli bir avukatın oğlu olan Marx ile evlenmeyi tercih etti. Daha gençlik yıllarında eş, yoldaş, dost kelimelerini eş anlamlı olarak gören Marx ve Jenny 1843 yılında evlendiler ve hayatları boyunca bu düsturla birbirlerine kenetlendiler.
Jenny, kadın sorununa sınıfsal temelde bakıyordu. İşçi kadınlar ile zengin kadınlar arasındaki farka dikkat çekerek, kapitalist sömürüye karşı mücadele çağrısı yapıyordu. Çocuklarıyla birlikte, 12-14 saat ölesiye çalışan İngiltere’deki kadın işçilerin çalışma koşullarını ve bu koşulları değiştirme, iş saatlerini düşürme mücadelelerini örnek gösteriyordu. Jenny, yoksulluktan dolayı çocuklarını kaybetti ama asla yılmadı, eşine destek olmaya, işçi sınıfı mücadelesi için fedakârca emek vermeye devam etti. “Yüreksizlerin çağında” seçtiği yaşam biçimiyle gurur duyduğunu söyleyen Jenny, asla “yüreksizlerle” aynı safa geçmeyeceğinin sözünü veriyordu kendi kendine. O bu sözü onurlu bir şekilde yerine getirdi. 1881 yılında yitirdiği yaşamını ödün vermeden, Marx’ın yoldaşı, eşi olarak tamamladı.
1821 yılında doğan Mary Burns İrlandalı işçi bir ailenin çocuğuydu. Gençliğinde bir dönem Ermen&Engels fabrikasında çalışan Mary, kadın ve çocukların dizginsiz sömürüsüne isyan ediyordu. Çocukların küçücük bedenlerinin dokuma tezgâhları arasında eriyip gitmesine tanıklık ediyor ve yüreği sermaye sınıfına karşı öfkeyle dolup taşıyordu. Bu sırada Manchester’a gelen Engels ile tanıştı. Engels fabrika sahibinin oğluydu ama kendi sınıfının düşmanı, işçi sınıfının biricik önderlerinden biriydi. İngiltere’de işçilerle bağ kurup toplantılar ayarlayan Mary, Marx ve Engels’e yardımcı oluyordu. Çocukluğundan beri yoksulluğu tanıyan Mary, çok iyi bir gözlemciydi. Esprili üslubuyla çevresindekilerin neşe kaynağıydı. İşçi sınıfı ve emekçi kadınlar asla onları unutmayacak.
Emekçi Kadınlardan 8 Mart Mesajları
Biz mücadeleci emekçi kadınlar olarak, 8 Mart’ın tarihine ve bizden önce mücadele etmiş tüm emekçi kadınların mirasına sahip çıkıyoruz. Kadınlar olarak, kapitalizmin yarattığı çürümüşlüğe, baskı ve zulmüne karşı mücadelede bir adım öne çıkıyoruz. Tüm emekçi kadınları da yanımızda görmek ve el ele inançla yürümek istiyoruz. UİD-DER’de örgütlü mücadelemizi ve 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoruz. Umut ve inançla yürüdüğümüz yolda, yaşasın işçi sınıfı!
Bahçelievler’den emekçi kadınlar