ABD’de Kasırga: Asıl Felaket Kapitalizmdir!
10 Aralıktan itibaren ABD’nin Kentucky, Illinois, Missouri, Tennessee ve Arkansas eyaletlerinde etkili olan kasırga pek çok yerleşim yerini yerle bir etti. Kasırganın en etkili olduğu Kentucky’de en az 74 insan hayatını kaybederken onlarca kişiden ise haber alınamıyor. Kasırgadan canını kurtaran binlerce emekçi evini kaybetti. Yapılan açıklamalarda can kayıplarının ve zararın boyutunun henüz tam olarak belirlenemediği ifade ediliyor.
Önüne çıkan her şeyi yerle bir eden hortum, Kentucky’nin Mayfield ilçesindeki bir mum fabrikasını yıktı, gece vardiyasında çalışan 110 işçi enkaz altında kaldı. En az sekiz işçinin öldüğü fabrikada işçiler, fırtına yaklaştığı için eve erken gitmek istediklerini söylediklerinde amirleri tarafından iş disiplinini bozdukları gerekçesiyle yazılı disiplin cezasıyla tehdit edildiklerini belirtiyorlar. Fırtına uyarıları yapılmasına rağmen çalıştırıldıklarını belirten işçiler, fabrika yöneticilerinin güvenlik önlemleri almadan yılbaşı dolayısıyla artan siparişler nedeniyle üretimi durdurmak istemediklerini dile getiriyorlar. Illinois eyaletinde ise Amazon depolarından birinin çatısı uçtu ve 6 işçi yaşamını yitirdi, onlarca işçi ise yaralandı. Amazon’un sahibi ve dünyanın en zenginleri listelerinde başı çekenlerden biri olan Jeff Bezos uzay yolculukları deneyimlerken, işçileri kasırgada ayakta kalamayan depolarda çalışıyor. “Verimlilik” adı altında işçilere kölece çalışma koşullarını dayatan Amazon’a işçiler, “hayatımıza önem verselerdi böyle bir olay yaşanmayacaktı” diyerek tepki gösteriyor.
Kasırgadan en çok etkilenen Kentucky eyaleti afet bölgesi ilan edildi. ABD Başkanı Biden başta olmak üzere devlet yetkilileri ve patronlar hep bir ağızdan “derin bir üzüntü” duyduklarını, insanların acısını paylaştıklarını dile getiren açıklamalar yaptılar. Ancak hortum sonucu gerçekleşen yıkım, onların söylediği gibi bir anda yaşanan talihsizlikler, öngörülemeyen ya da önlemi alınamayacak felaketler değildir. Asıl felaket, kâr hırsıyla hareket eden ve emekçilerin canını hiçe sayan, milyonlarca insanı derme çatma evlerde yaşamaya mahkûm eden, doğayı talan eden ve bir ekolojik kriz yaratan kapitalizm ve onun temsilcileridir. Dünyanın her yerinde kasırgalarda, sellerde, yangınlarda, depremlerde ölenler yoksullardır. Hiç dinmeden önüne geleni yutan kapitalizm felaketi son bulmadıkça emekçilerin kayıpları da acıları da dinmeyecektir.
Utanmazlıkta Tüm Sınırları Aşıyorlar
Yalanlar Gerçeğin Duvarına Tosluyor
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...