Bir Filmin Anımsattıkları...
Kocaeli/Gebze’den bir metal işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Bir tarafta camisi öte tarafta kilisesi bir arada yaşamaya devam eder kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla tüm köy ahalisi. Dışardan pek haber alınamayan yalıtık bir köydür burası. Ne zaman ki köylülerin yoğun uğraşıyla bir televizyon alınır ve yüksek bir yerde uydu bağlantısı yapılır, işte o zaman dünya ile bağlantı kurulur, haber alınmaya başlanır. Lübnan asıllı Nadine Labaki’nin “Peki Şimdi Nereye?” adlı filminde kadınlarının mücadelesini anlattığı köydür burası.
Daha ilk sahneden bu köyde kadınların büyük acılar çektiğini, çocuklarını kaybettiğini anlıyoruz. Bir daha benzer acıların yaşanmaması uğruna kadınların girişecekleri mücadeleler film boyunca çeşitli olaylarla resmedilir. Hristiyanlar ve Müslümanlar yaşamlarını bir arada sürdürürler. Fakat civar kentlerde savaş patlak vermiştir. Bu savaşın TV ve gazetelerde genel olarak “mezhep savaşları” veya “dinsel çatışmalar” olarak verildiğine şahit oluruz. Tam da burada kadınlar devreye girer ve bir daha benzer acılar yaşanmasın diye işe girişirler. Halklar arasına nifak tohumları ektiğini düşündükleri köyün tek TV’sini sabote ederler. Çok seyrek gelen gazetelerin dağıtımını engellerler. Elbette naifçe bir düşüncedir bu. Fakat bu yalıtık köyde kadınların ellerinde çok sınırlı imkânlar vardır. Kadınlar mücadele etmeye başladığında değişimin de nasıl başladığını görürüz. Kadınların direngenliğini, boyun eğmemesini tarihsel örneklerden de hatırlarız. İlk işçi iktidarı olan Paris Komünü’ndeki komünar kadınların cephenin en önünde erkek kardeşleriyle birlikte, dahası onları mücadelenin içine çekerek savaştıklarını biliriz. “Gaz yağımız var, el baltalarımız ve güçlü yüreklerimiz var, yorulabiliriz ama biz de erkekler kadar dayanabiliriz” diyorlardı Paris’te barikatta savaşan kadın komünarlar.
Filmde oğlunun ölümünü saklayan bir anneyi görürüz. Köy ahalisinden saklar oğlunun ölümünü. Ziyarete gelenleri, “oğlum kabakulak oldu, kimse yanına gidemez” diyerek engellemeye çalışır. Bilir ki bu duyulduğu takdirde ölümler devam edecektir. Barış ister o. Tıpkı yaşadığımız bu coğrafyada Emine Çağırga’nın Cemile’sinin cansız bedenini günlerce derin dondurucuda saklaması gibi... “Kollarımda can verdi. O gece kızımın cesedini koynuma alarak uyudum. Sabah saçlarına ve ellerine kına yaktım. Sonra onu yıkayıp kefenledik. Cesedi bozulmasın diye, kayınbiraderimin evindeki derin dondurucuyu getirip kızımı içine koyduk” diyordu Emine Ana. Dünyayı yakacak bir acıyla yüz yüzeyken adalet aramaya devam etti, “artık yeter, başka çocuklar ölmesin” diyebildi Emine Çağırga. Acıyla dolu fakat kararlı, direngen, bir o kadar umutlu analarımız, kadınlarımız var bizim. Her toplumsal mücadelede, değişimin yaratılmasında en önde yer aldılar, alıyorlar. Filmde, son sahnede bunun yansımasını görürüz. Emekçiler acıyı ortaklaştırdıklarında, farklılıkların birer zenginlik ve kurtuluşun ancak birlikte hareket etmekte yattığı gerçeğini anladıklarında, işte o zaman “peki şimdi nereye?” sorusu sorulmaya başlanır.
8 Mart, dünya emekçi kadınlarının barış, eşitlik, özgürlük için verdikleri mücadelenin simgelendiği bir gündür. Elbette bu düzene karşı kadınıyla erkeğiyle birlikte mücadele ettiğimizde değişimin başlayacağını biliyoruz. Çünkü biliyoruz ki kadın işçiler mücadeleye katılmadan yeni bir dünya kurulamaz. UİD-DER Müzik Topluluğunun dediği gibi; “birlikteysek güçlüyüz, birlikteysek umutlu.”
8 Mart Bize Yol Gösteriyor
“Krom Evye İşçisi Arkadaşını Satmaz”
Son Eklenenler
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...
- Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri (ADSM), Ağız ve Diş Sağlığı Hastaneleri (ADSH) ve devlet hastanelerinde çalışan diş hekimleri ve sağlık çalışanları “Yüksek MHRS sayıları, kısıtlı süreler, eksik istihdam, sağlıksız ve güvenli olmayan birimler, düşük...
- Türkiye’de yasalarda her işçinin özgürce sendikaya üye olabileceği yazıyor. Ama resmi istatistiklere göre çalışanların yüzde 85’inden fazlası sendikasız. Sendikalı çalışmak yasal olmasına ve ücret, ikramiye, sosyal haklar bakımından avantajlar...
- Çok açık ki iktidarın “Aile Yılı” ilan etmesi aileler refaha kavuşsun diye değil, sermayenin ve iktidarın çıkarları içindir. İşçi aileleri için daha büyük yoksulluk, daha kötü çalışma koşulları, acı ve gözyaşı, hatta ölüm getireceği sır değildir.