Buradasınız
Paris Komünü: Artık sömürücülere yer yok!
6 Mart 2021 - 21:00
Yorgun bedenini toprağın soğuk karnında
nasıl dinlendirirse durgun bir göl
ve nasıl bırakırsa kendini gölün ortasında
suyun öpüşken dudaklarına bir nergiz
öylece vermişti sessizliğin ellerine kendini
sabrı demleyip duran bir derviş gibi gece
Sessizliğin ve bekleyişin
katran gibi yayıldığı
ve yayılıp
bütün sokakları
caddeleri
varoşları
boğduğu bir suskunluktu bu
Yaprak kıpırdamıyor
soluk bile almıyordu kent
Tam bu anda
birdenbire parçalandı
sessizliğin
billur fanusu
Birer masal canavarı gibi
dörtbir yandan
ışıklar saçarak
çığlık çığlığa böldü geceyi (Yaşasın Komün!)
(Dövüşenler Anlatsın, Ahmet Telli)
Tarihte daima ilkler vardır. 18 Mart 1871’de Parisli işçilerin siyasi iktidarı ele alması, dünya işçi sınıfı için bir ilkti! Tam da bu yüzden işçi sınıfı yönetimi, adını belediye yönetiminden almıştı: Paris Komünü. Bu yönetim, işçi sınıfının ilk iktidar deneyimiydi ve sadece 72 gün yaşayabildi. Ama bu kısacık zaman diliminde bile kendisinden sonra gelen devrim mücadelelerine muazzam deneyimler ve dersler bıraktı. Paris Komünü için mücadele eden kadın ve erkeklerin cesaretleri, özverileri ve inançları bugün de tüm işçilere ilham veriyor.
Emekçi kadınlar, Paris Komünü yönetimine giden süreçte ve işçi iktidarının savunulmasında en ön saflarda mücadele ettiler. Kadınlar politika alanında kendilerini var etmeye başlamışlardı. Çeşitli kulüpler kuruyor, toplantılarda konuşmalar yapıyor ve kadınlar için politik haklar istiyorlardı. Toplumsal üretimde daha fazla yer almak istiyorlardı: “Bizler iş istiyoruz, ama ürününü elimizde tutacağız. Artık sömürücülere yer yok, efendilere yer yok. Herkese iş, herkese refah!” diyorlardı. Bunun için çocuk bakımı sorununun çözülmesi gerekiyordu. Kadınların kurduğu “Eğitim Dostları Derneği” işçi mahallelerinde, fabrika yakınlarında kreşler açılmasına yönelik projelerini sundu. Bugün Fransa’da halen yürürlükte olan çocuk bakım kurumunun modeli ve ilk ilham kaynağı bu projeydi.
Emekçi Kadınlardan 8 Mart Mesajları
Merhaba dostlar. Ben kadınların ağırlıkta olduğu bir fabrikada çalışıyorum. 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günümüz kutlu olsun. 8 Mart’ın tarihini öğrendiğimde henüz 17 yaşındaydım. Emekçi kadınların vermiş olduğu onurlu mücadeleyle hem gururlanmış hem de egemenlerin insanlığa karşı işlediği katliamlara öfke duymuştum. Yıllar geçtikçe zalimlere olan öfkem daha da büyüdü ve mücadeleye olan inancım giderek arttı. Çünkü UİD-DER gibi bir işçi örgütümüz var. İşçi sınıfının kadınları olarak umudumuzu asla ve asla yitirmiyoruz. Güneşi düşler gibi gelecek güzel günleri de düşleyelim.
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi
Bizler UİD-DER’li sağlık işçileriyiz. Çifte ezilmişliğe ve kapitalist sisteme karşı sınıfımızın safında, mücadelesinde, “biz de varız” diye haykırıyoruz! Cesur, güçlü ve mücadeleci kadınlar olarak yürüdüğümüz yolda inançlıyız. 8 Mart’ın mücadele tarihine sahip çıkıyor ve bunu gelecek kuşaklara aktarmak için çalışıyoruz. İşçi sınıfının emekçi kadınları olarak baskılara, adaletsizliğe, zulme, haksızlıklara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz! Erkek ve kadın işçiler olarak omuz omuza, dayanışma ve mücadeleyle, UİD-DER’de yürümeye devam edeceğiz. 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü tüm işçi sınıfımıza, dünyanın tüm emekçi kadınlarına kutlu olsun!
Avrupa yakasından sağlık işçileri