Buradasınız
Parsons ve Arkadaşları Hâlâ Aramızda
11 Kasım 2022 - 15:05
11 Kasım 1887’de ABD’de işçi sınıfının önderlerinden Albert Parsons ve arkadaşları idam edildi. Onlar 8 saatlik işgünü mücadelesinin kahramanlarıydılar. ABD egemen sınıfı Parsonsları idam ederek 8 saatlik işgünü mücadelesini ezmek, işçi sınıfına korku salmak istemişti. Ama başaramadılar. 8 saatlik işgünü mücadelesi her şeye rağmen zafere ulaştı ve 1 Mayıs geleneğini yarattı. Dünya işçi sınıfı onları unutmadı; Parsons ve arkadaşları hâlâ aramızdalar.
Kimdi asılan, yok edilmek ve unutturulmak istenen bu insanlar? Kimdi, Şikago Haymarket Kurbanı beşli?
Almanya’da çok yoksul bir ailede doğan ve çocuk yaşta yetim ve öksüz kalarak işçiliğe başlayan, hiç gün görmeden 50 yaşına gelen tipograf George Engel…
1858 Almanya doğumlu, 3 çocuk babası, hayat dolu, tertemiz yüzlü, dizgici Adolph Fischer…
1848 doğumlu, Britanya kökenli, siyahların, yerlilerin aşağılanıp köle kılındığı bir dünyada beyaz olmayan bir kadınla evlenip ona değer veren, seven ve saygı duyan, yoksulluk ve ırkçı baskılar nedeniyle hayatı bir yerden bir yere göçerek, işçileri bilinçlendirerek geçmiş dizgici, işçi gazetesi editörü Albert Parsons…
Çok genç olduğu için hayat hikâyesi uzun satırları gerektirmeyen, 22 yaşındaki Almanya doğumlu, haksızlıklara öfkeli, yakışıklı genç marangoz Louis Lingg…
1855 Almanya doğumlu, Haymarket’te bombalar patlamadan önce McCormick işçilerini provokasyona gelmemeleri, sakin olmaları gerektiği konusunda uyaran ve bu saldırının 8 saatlik işgünü mücadelesini durdurmak için olduğunu söyleyen döşemeci ve işçi gazetesi editörü August Spies…
8 saatlik işgünü mücadelesinin kahramanlarından Albert Parsons ve eşi Lucy Parsons. Parsons 1848’de Alabama’da doğdu. Teksas’ta Lucy ile evlendi. Bu evliliğin ardından Şikago’ya göçmek zorunda kaldılar. Çünkü o dönemde Amerikan yasalarına göre farklı ırklardan insanların evlenmesi yasaktı. Albert kökleri Britanya’ya dayanan bir beyaz ve 1851 doğumlu Lucy ise Meksika kökenli bir siyahtı. On binlerce siyahı katleden Klu Klux Klan adlı katliam çetesi tarafından evleri yakılınca 1873’te daha güvenli gördükleri Şikago’ya göçtüler. Ekonomik krizin etkisiyle acıları katlanarak artan Şikagolu işçileri “8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse” talebi etrafında örgütlemeye başladılar.
Çok iyi bir dizgici ve çalışkan bir işçi olduğu için 1885’te patlak veren kriz dalgasının başlarında işten atılmayan Albert Parsons, 8 saatlik işgünü mücadelesi nedeniyle bir müddet sonra işten atılır. Bundan sonra bir yandan Alarm gazetesini çıkarmaya bir yandan aynı taleple mitingler, toplantılar düzenlemeye, mitinglere konuşmacı olarak çağrılmaya başlar.
1800’lerin ikinci yarısından itibaren Avustralya, ABD ve Avrupa’da işçiler 8 saatlik işgünü talebiyle mücadeleye girişmişlerdi. 1884’te tüm Amerika’da 8 saatlik işgünü için bir kampanya yürütülüyordu. Aynı zamanda Amerika’yı dalga dalga sarsan bir ekonomik kriz yaşanıyordu. 1885’te şiddetli bir kriz dalgasına kapılan Şikago’da on binlerce insan işini kaybetti, açlığa sürüklendi. İşsizler acınası bir manzara oluşturuyor, evsiz insanlar sokaklarda soğuk ve açlıkla boğuşuyor, çocuklar basit hastalıklar nedeniyle ölüyordu. İşte bu durum işçi sınıfının öfkesini bilemiş, 8 saatlik işgünü mücadelesini yeniden canlandırmıştı.
Emek örgütleri Amerikalı işçilere 8 saatlik işgünü talebiyle bir gün iş bırakma ve genel greve çıkma çağrısı yaptılar. 1 Mayıs’ta genel greve çıkılacak ve ondan sonra bir daha 8 saatten fazla çalışılmayacaktı. Tüm kentlerde grev için hazırlıklar başladı ancak Parsonsların yaşadığı Şikago açık ara öndeydi. 1 Mayıs 1886’da Şikago’da 80 bin işçinin katıldığı bir gösteri düzenlendi. Bu durum küçük çocukları yanlarında mitinge katılan, konuşmalar yapan Parsonsları ve arkadaşlarını coşkulandırır.
Amerika genelinde 350 bin işçi greve çıkmıştı ki bundan 135 yıl önce bu muazzam bir rakam demekti. Burjuva gazeteleri o günü şöyle tasvir ediyorlardı: “Fabrika bacaları tütmüyor, öylece terk edilmişler, her şey Pazar sabahlarını andırıyor!”
1 Mayıs 1886’da McCormick’in fabrikasında grevdedir işçiler. Talepleri 8 saat çalışmanın yanı sıra ücretlerin yükseltilmesidir. Ama McCormick ailesinin işçilere daha yüksek ücret vermek gibi bir niyeti yoktur. Bu nedenle işçiler o büyük gösterinin ardından grevlerine disiplinle devam etmektedirler. İşçilerin önderlerinden biri olarak kabul ettikleri August Spies grevlerini zafere taşımaları için birlik içinde hareket etmelerini ve sendikalarının yanında olmalarını öğütler işçilere.
Ancak bu sırada, işçi sınıfının cesur şekilde ayağa kalkmasını sömürü saltanatına tehdit olarak gören burjuvazi, fitne peşindedir. Şikago’nun para babaları işçi sınıfının birliğini dağıtmak için planlar yaparlar. 3 Mayıs’ta öğleden sonra işçiler patronun fabrikaya grev kırıcıları sokmaya çalıştığını fark ederler ve bu saldırıya direnirler. İkinci saldırı polisten gelir. İşçilerin üzerine ateş açan polis bazı kaynaklara göre 2’si, bazı kaynaklara göre 6’sı işçi 7 kişiyi öldürür. Bu zalimlik karşısında sessiz kalmak istemeyen işçi örgütleri ve McCormick işçileri ertesi akşam saat 7.30’da Haymarket’te bir protesto düzenlemeye karar verir.
4 Mayıs akşamı işçi önderleri bir önceki gün gerçekleşen polis katliamını kınayan ve işçileri birlik olmaya çağıran konuşmalar yaptılar. Sermayenin çıkarlarını korumak uğruna işçilere zulmedilmesine, işçilerin katledilmesine karşı öfkelerini haykırdılar. Bu zulüm karşısında susulamayacağını haykırdılar.
Samuel Fielden, 4 Mayıs 1886’da son konuşmacıydı. Gece ilerlediği, hava soğuduğu ve kalabalık azaldığı için konuşmasını yapmak istememişti önce. Fakat arkadaşları kısa bir konuşma yapması için onu ikna ettiler. Sosyalizm üzerine konuşuyordu Fielden ve kapitalist dünyanın adaletsizlikleri üzerine. O sırada polis amiri John Bonfield kürsüye yaklaşarak mitingin derhal bitirilmesini istedi. Samuel Fielden bir at arabasının üzerindeki kürsüden polise zaten dağılmak üzere olduklarını anlatmaya çalışırken bombalar patladı. Bazısı polis bazısı işçi bazısı merak nedeniyle orada bulunanlar olmak üzere birçok insan oracıkta hayatını kaybetti. Pek çok da yaralı vardı.
Her şey on binlerce işçinin gözleri önünde olmuştu. Bombalamanın provokasyon olduğu ortadaydı ama suç 8 işçi önderinin üzerine yıkıldı. Kendi mitinglerine bomba atmakla suçlanıyordu işçiler. Hızla düzmece mahkemeler hazırlandı. Şikago’nun azgın işçi düşmanları jüri koltuklarına oturtuldu. McCormick, Pullman, Fields gibi para babaları işçi önderlerinin asılması için azgın kampanyalar düzenlemeye başladı.
Albert Parsons, August Spies, Louis Lingg, Michael Schwab, George Engel, Samuel Fielden, Adolph Fischer Haymarket’e bomba attıkları suçlamasıyla idama mahkûm edildiler. Oscar Neebe’ye ise 15 yıl ağır hapis cezası verildi. Sonraki aylarda Michael Schwab ve Samuel Fielden’ın cezası müebbete çevrildi ve işçilerden yana tutum alan Illinois Valisi John Peter Altgeld tarafından 26 Haziran 1893’te affedildiler. Diğer işçi önderleri 11 Kasım 1887’de idam edildiler.
4 işçi önderinin asılmasının önüne geçmek için yürütülen mücadele ve kampanyalara işçi sınıfının büyük önderi Engels, Marx’ın kızı Eleanor ve tüm Amerikalı sosyalistler destek vermişti. Ama o dört insan 11 Kasım 1887’de asılarak idam edilmişlerdi. Burjuvazi işçi önderlerini de 8 saatlik işgünü mücadelesini de sosyalizm düşünü de yok etmekte kararlıydı. Fakat istediklerini elde edemeyeceklerdi. Tıpkı Spies’ın dediği gibi boğularak susturulmak istenen seslerden çok daha güçlü sesler yükselmeye başlayacaktı.
Jones Ana 200 bin kişinin katıldığı cenaze törenini şöyle anlatıyordu: “İnfazlardan sonraki Pazar günü, cenaze törenleri yapıldı. Ölüler, Waldheim mezarlığında toprağa verildi. Fakat davaları onlarla birlikte gömülmedi. 8 saatlik işgünü için, daha insanca koşullar ve insanlar arasında daha insanca ilişkiler için mücadele sürdü ve hâlâ sürüyor.”
Waldheim Mezarlığı ilerleyen yıllarda Forest Home mezarlığıyla birleştirildi ve adı da bu şekilde değişti. Fakat 1893 yılında 8 bin işçinin katıldığı bir yürüyüşün ardından Haymarket kahramanlarının anısına dikilen bu anıt hiç değişmedi. Şikagolu patronların fonlamasıyla Haymarket olaylarında ölen polisler için dikilen heykel defalarca onarılıp taşınırken Forest Home’daki bu anıt işçiler tarafından korunup kollandı. 1 Mayıslarda bu anıtın önünde buluşan Amerikalı işçiler, hem işçi sınıfının bu kahramanlarını andı hem de hep bir ağızdan “Solidarity Forever” (Sonsuza dek dayanışma) diye şarkılar söylediler.
Haymarket Meydanında 1886 4 Mayısında kurulan kürsünün yerine yeni bir kürsü kuruldu Mary Brogger’ın yaptığı anıtla. Albert Parsons ve arkadaşları hâlâ o kürsülerden sesleniyorlar işçi sınıfına. Ve hâlâ çağırıyorlar dayanışmaya…
Lucy Parsons’ın Şikago’daki evinde çekilmiş bu fotoğrafın tarihi bilinmiyor. Fotoğrafta Parsons çok genç, Lucy yaşlı. Onlar birlikte yaşlanamadılar, böyle bir şansları olmadı. Fakat onların çektikleri kahır ve acı, ödedikleri bedeller boşa gitmedi. İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs adeta onlarla özdeşleşti. 1 Mayıs tıpkı Parsons’un hayal ettiği gibi işçi sınıfını birleştirdi.