Buradasınız
Sorunlarımız çözülmeyi bekliyor: Güç bizde derman ellerimizdedir!
8 Mart 2021 - 22:20
Türkiye’de işçi sınıfının sorunları büyüyor, emekçi kadınların sorunları ise daha da büyüyor. Özellikle pandemi sürecinde kadınların sorunları katlanarak arttı. Koronavirüs perdesiyle örtülen ekonomik krizin yıkıcı etkileri, siyasi iktidarın baskı ve yasakları, hayat pahalılığı, hak gaspları, işsizlik, yoksulluk ve elbette şiddet en çok kadınları etkiledi.
2020 yılında Türkiye’de 300 kadın cinayeti yaşanırken 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 2021 yılı da çok farklı değil.
DİSK Genel-İş Sendikasının sendikaya üye kadın işçilerle yaptığı ankete katılan kadın işçilerin yüzde 68’i salgın sürecinde kadın ve çocuklara yönelik şiddetin arttığını belirtmiş. Kadınların yüzde 64’ü psikolojik şiddete, yüzde 28’i ekonomik şiddete maruz kaldığını söylemiş. Ve işyerlerindeki şiddet de artmış. Her 10 kadından 2’si işyerinde şiddete uğramış. Peki ya, ekonomik özgürlüğü olmayan, çalışsa dahi sendikal örgütlülüğü olmayan milyonlarca kadın?
Peki, neden bitmiyor, bitmek bir yana neden azalmıyor kadına yönelik şiddet?
Sömürü düzenlerini korumak, iktidarlarını baki kılmak için erkek egemen anlayışı körükleyenler, eşitsizliği derinleştiren politikalar üretenler, toplumu zehirleyenler, kadınları şiddetten korumak için gerekli mekanizmaları oluşturmayanlar, şiddet mağduru kadınları karakollardan geri çevirenler, failleri cezalandırmak yerine koruyanlar, iyi hal indirimleri uygulayanlar artan şiddetin ve kadın cinayetlerinin doğrudan sorumlusudur. Asıl sorumluların şiddeti ve kadın cinayetlerini münferit vakalar olarak göstermeye çalışması hedef şaşırtmaktır, merhamet ve vicdandan bahsetmesi ikiyüzlülüktür!
Kadın işsizliği artıyor. DİSK-AR “Covid-19 Döneminde Kadın İşgücünün Durumu” raporunu yayınladı iki gün önce. Patronların pandemi bahanesiyle artan saldırılarının kadınları daha fazla etkilediğini bir de rakamlarla görüyoruz bu rapor sayesinde.
Rapora göre Kasım 2020’de geniş tanımlı işsizlik oranı kadınlarda yüzde 37,7 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde 1 milyon 75 bin kadın iş kaybı yaşadı. Yani sözde işten atma yasağı nedeniyle istihdamda görünen ama kısa çalışma, ücretsiz izin ya da esnek çalışma gibi yollarla çalıştırılmayan ya da eksik çalışan kadınların sayısı bir milyonu geçti. Covid-19 etkisiyle yaşanan istihdam kaybı dâhil edildiğindeyse geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranı yüzde 43!
Salgın ve salgın gerekçesiyle getirilen yasaklar nedeniyle evde bakıma muhtaç hasta, çocuk, yaşlı sayısı artan kadınlar işgücünden çekilmek zorunda kaldı. Salgından bu yana 867 bin kadın işgücünden çekildi. Zaten düşük olan kadın istihdamı salgında daha da düştü. Kasım ayında her dört kadından yalnızca biri istihdamda yer aldı.
İş bulmaktan ümidini kesen işsiz kadınların sayısında da artış var. Kasım 2019’da 297 bin olan ümitsiz kadın işsizlerin sayısı son bir yılda 805 bine yükseldi. Yani yüzde 171 oranında arttı!
Yoksulluk ve gelir eşitsizliği artıyor. İş bulamayan, çalışamayan, ücretsiz izinde olan, esnek çalışma biçimleriyle ücretleri düşen kadınlar ekonomik olarak büyük zorluklar yaşıyorlar. Kadınların çalışma yaşamından çekilmesi başta psikolojik ve ekonomik şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin artmasında da etkili oluyor. Hâlihazırda bir işi olan kadınlar ise uzun saatler, yorucu ve yıpratıcı işlerde düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar. Bütün bu sorunlar kadınların yaşamını çekilmez kılıyor, kadınları umutsuzluğa ve depresyona sürüklüyor.
Fakat her şey karşıtıyla birlikte var, mücadele eden kadınların sayısı da artıyor! Hem de Türkiye’nin dört bir yanında!
Emekçi Kadınlardan 8 Mart Mesajları
Bizler metal fabrikasında çalışan bir grup kadın işçiyiz. Kimimizin küçük çocukları var, kimimiz daha yeni anne oldu, kimimiz de gençliğinin ilk yıllarını geçiriyor fabrikada. Hem anne hem de işçi olunca, çocuklarımızı annemize bırakmak zorunda kalıyoruz. Böyle olmaması için 8 Mart’ta bizim talebimiz, fabrikamızda çocuklarımızı görebileceğimiz bir kreş, çocuk bakım evi kurulması. Bir de gece vardiyaları var. Gece vardiyasında çocuklarımızı yanımızda götüremeyeceğimiz için, çocuklu kadınların gece vardiyalarında çalışmasını istemiyoruz. Yıllarca çocuğu olmayan bir kadın arkadaşımız tedavi olarak çocuk sahibi oldu. Ama vardiyalı çalışma yüzünden hâlâ çocuk hasreti çekiyor. Artık böyle sürsün istemiyoruz. Ailemize, çocuklarımıza vakit ayırabileceğimiz bir çalışma hayatı olsun istiyoruz. Kadına ve çocuğa şiddetin uygulanmadığı bir dünyada yaşamak istiyoruz. Kadın emeğinin değersiz görülmesini istemiyoruz. İşçi kadınların en temel isteklerini bile karşılayamayan kapitalist sistemin değişmesi ve insanlığın ihtiyaçlarının karşılanabildiği, özlemlerinin gerçekleştiği bir dünyada yaşamak istiyoruz. Hepimizin 8 Mart’ı kutlu olsun!
Gebze’den bir grup metal işçisi kadın