Buradasınız
Tarihe Kısa Bir Yolculuk: Yeryüzü Cenneti Düşü
1 Ocak 2021 - 23:58
Ne kavga var, ne savaş
sonsuz bir yaşam aldı ölümün yerini
kadınlar da erkekler de öfkeli değil artık
yiyecek de bol, giyecek de
İster genç, ister yaşlı
ister güçlü, ister güçsüz
ister gözüpek, ister boynu bükük olsun
her şey ortaklaşa paylaşılıyor herkes arasında
Bu kısa şiir bundan tam 700 yıl önce, 1300’lerde İngiltere’de yazıldı. İnsanların savaşsız, sömürüsüz ve paylaşımcı umutlarını ne güzel ifade ediyor. İnsanlığın uzun yürüyüşünün belirli bir evresinde toplum sınıflara bölündü; bir avuç asalak, çoğunluğun ürettiğine el koymaya başladı. Lakin ezilen ve sömürülenler bu durumu hiçbir zaman kabul etmedi.
İnsanlık dünden bugüne daha iyi bir dünya kurmak, yeryüzü cennetini yaratmak için mücadele etmiştir, etmeye de devam edecektir. Roma’da tüm zenginlik ve ihtişam köle emeği üzerinde yükseliyordu, ama köleler için dünya güneşsiz kapkaranlık bir yerdi; umut yoktu ve kölelik onların kaderiydi. Evet, kölelerin çoğu böyle düşünüyordu. Ama köleliği bir kader olarak kabul etmeyenler de vardı. İşte bunlardan biri de Spartaküs adlı, Trakyalı bir köleydi. Bir dövüşçü yani gladyatör olan Spartaküs öncülüğünde başlayan köle isyanı, sarsılmaz sanılan Roma İmparatorluğunu kökünden sarstı. 60 kişiyle başlayan köle isyanı, hızla büyüyerek 120 bine ulaşacak ve Roma’nın en büyük kentlerine yayılacaktı. Onlar köleliğin olmadığı, sömürünün son bulduğu bir dünya için ayaklanmışlardı. İnsanın insanı ezmediği, tüm insanların eşit ve kardeş olduğu Güneş Devletini kurmak istiyorlardı. Romancı Arthur Koestler, Spartaküs adlı romanında, kölelerin bu hayalini aktarır. Spartaküs kölelere şöyle seslenir:
Bu videodaki umut dolu resimler Fumiaki Hoşino’ya aittir. Genç yaşında işçi sınıfının sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya mücadelesine yürekten bağlanan, tam da bu nedenle zalim Japon egemenleri tarafından 44 yıl boyunca hapiste tutulan Fumiaki Hoşino 30 Mayıs 2019’da, 73 yaşında hayatını kaybetti.
Hoşino son nefesine kadar mücadelesine bağlılığını ve yaşama sevincini korudu. Ruhunun zenginliğini yansıtan rengârenk, capcanlı, umut dolu resimler yaptı. Hoşino’nun resimleri bize “yaşam varsa umut vardır, mücadele varsa umut vardır” diyor. Ankara’dan bir emekçi kadın kardeşimizin şiirinde söylediği gibi, dipsiz gecenin ardından çıkacak güneşi düşleyenlerin umudu ve yaşam sevinci asla sönmez!
UİD-DER’li İşçilerden Yeni Yıl Mesajları
Umut
Umutlu bakıyorum dünyaya
İşitirim vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar
Her gün, başka bir umut getirir bize
Ama duyuyorum
Ölüyor çocuklar denizlerde
Martı çığlıklarıyla karışıyor çocuk sesleri
Bir baksan onların gözlerinin içine
Bir görsen denizlere serilmiş bedenlerini
Gör, gözlerinin içindeki acıları
Gör, hayatları nasıl çalınıyor ufak bedenlerin
Bu ne karanlık
Bu ne çekilmez çelişki
Oysa dünyada her şey bizimken
Zalimlerin saltanatı sürsün diye
Bu zulmü
Bu acıları kabullenmek
Niye?
Ama görüyorum,
Birikmiş acılar denizin ortasında
Bir volkan gibi patlamaya hazır!
Bak duyuluyor gürültüsü
Yaklaşıyor
Çok yakında dostlarımın ayak sesleri
Biliyorum
Bu karanlık, bir gün bitecek
Gün gelecek
Hesabı sorulacak acıların
Ve gün gelecek
Aydınlık alacak karanlıkları
Bir deli rüzgâr
Alıp o acıları
O zulüm saltanatını
Yerle bir edecek!
Kıraç’tan bir kadın işçi
Ve Beklenilen Geldi