Buradasınız
Tersanelerde 98. İş Cinayeti
Kartal’dan bir işçi
UİD-DER kurulduğu günden beri işçi sınıfının örgütlülüğünün ve birliğinin sağlanması için çeşitli etkinlikler ve faaliyetler düzenliyor. 8 Haziran günü UİD-DER temsilciliklerinde piknik organizasyonu yapılıyordu. Ben de deri iş kolunda çalışan bir işçi olarak, o gün UİD-DER Tuzla temsilciliğinin düzenlediği pikniğe katılmak için erkenden yola çıktım. Topkapı’dan gelen halk otobüsüne bindim. Pazar günü olmasına rağmen otobüs oldukça doluydu. Her halinden işçi olduğu belli olan yolcuların çoğunun yüzlerinden uykusuzluk ve yorgunluk akıyordu. İçmeler tersane durağına geldiğimizde ben ve otobüsteki işçilerin çoğu indi. Gözlerini ovuşturan işçiler sabahın ilk ışıklarıyla tersanelere doğru yürümeye başladılar.
Aydınlı temsilciliğimize giden otobüsü beklerken tersane işçilerin bulunduğu pastanelerden birinde çay içmek için oturdum. Aynı masada tersane işçilerinden biriyle kısa bir sohbet ettim. Pazar günü de mi çalışıyorsunuz diye sordum. “Evet” diye karşılık verdi tersane işçisi. Fazla mesai ücreti alıp almadığını sordum, “hayır normal işgünü olarak çalışıyoruz” dedi. Pazar gününün tersanelerde normal işgünü olduğunu, izin günlerinin olmadığını, ücretlerinin günlük çalışma üzerinden verildiğini, haftanın yedi gününde de çalıştırıldıklarını ifade etti. Ne zamandan beri bu şekilde çalıştığını sorduğumdaysa kendisinin Kasım ayından beri taşeron bir firmada bu şekilde çalıştığını söyledi. Ben tersanelerin ağır ve tehlikeli işkolu sınıfına girdiğini, hatta ölümler üzerine patronların yasayı uyguluyoruz diye açıklamalarda bulunduklarını ve Pazar gününün ücretlerinin kesilmeden tatil olması gerektiğini hatırlattığımda, tersane işçisi, yevmiyeci işçi olduğunu, Pazar günü işe gitmezse günlüğünün kesileceğini söyleyip işe gitmek üzere masadan kalktı. Tersanelere doğru yürüyen onlarca işçinin arasına katılıp, kayboldu. Gözlerimi tersane işçilerinden alamayıp düşünmeye başladım. O güne değin 96’sı iş cinayetleriyle katledilen işçiler de bir sabah böylece yola düşmüşlerdi. Sevdiklerinden ayrılan sıcak elleri paslı demirlerin ardından ölümün soğukluğuyla karşı karşıya gelmişti.
* * *
Marşlar, türküler, şiirler ve alkışlarımızla piknik yerine doğru yol aldık. Piknik yerine vardığımda konuşan temsilci arkadaşımızın ilk sözü işçi sınıfının yaşadığı koşullara değinmek oldu. Ekonomik krizin ve hak gasplarının sürdüğünü, dünyada gıda krizleri ve savaşların arttığını, tüm bunların nedeninin kapitalizm olduğunu ifade etti. Açlıktan, Irak’taki savaştan, deri sektöründe ve tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinden bahsettiği sırada, tersanelerde bir işçi daha iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmişti.
Piknik dönüşü Tuzla tersanelerinde bir işçinin daha iş cinayetiyle katledildiğini öğrendik. Selahattin Arslan Tersanesine bağlı Bektaş Boru taşeron şirketinde çalışan İhsan Turhan adlı boru montaj işçisi, üzerine kapak düşmesi sonucu yaşamını yitirmişti. Hemen ölen işçinin fotoğrafına baktım, yok değildi, benim konuştuğum işçiye benzemiyordu. Ama ne fark eder, böyle giderse yarın o kardeşimize de sıra gelecek.
Tuzla tersanelerinde 98. ölüm bir pazar günü meydana geldi. Haftada bir günü dahi ailesiyle, dostlarıyla geçirmesine izin verilmemişti İhsan’ın. Gemilerin paslı parçalarının onarılmasından daha değerli değildi İhsan’ın dinlenmesi.
Ben 98. işçi cinayeti haberini okuduğumda aklıma piknik alanında söz alan tersane işçisinin söylediği konuşmalar geldi. Çok kötü koşullarda çalıştıklarını ifade edip, 27-28 Şubattaki greve katıldığını, ardından işten atıldığını, ancak yılmadan daha sonra girdiği işyerinde mücadelesini sürdürdüğünü ve durumlarının ancak tersane işçilerinin ortak mücadelesiyle değişeceğini vurguluyordu. Tersane işçisi arkadaşımız sözlerine “örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiçbir şey” çağrısıyla son verdi.
Ben de UİD-DER’in düzenlediği piknikten sınıf mücadelesine, dayanışmaya ve örgütlenmeye olan kararlılığımla ayrıldım. Bugün ölen İhsan Turhan kardeşimizin akan kanının hesabını ancak örgütlü mücadelemizle soracağız. UİD-DER’in büyüttüğü örgütlü mücadeleye tersane işçilerinin de katılmasını, örgütlenmesini istiyorum.
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...