Ücretsiz ve Nitelikli Kreş Haktır!
Çocukların bakımı ve yetiştirilmesi işçi aileleri için oldukça büyük bir derttir. Üstelik toplumda, çocuk bakımı ve ev işleri kadının tek başına üstlenmesi gereken bir görev olarak görülür. Bu nedenle, milyonlarca emekçi kadın eve hapsolmuş durumdadır. Kadınların yaşamı zordur, çilelidir. En zoru da bir işyerinde çalışırken çocuk sahibi olmaktır kadın için. Daha hamilelik sürecinde başlar sıkıntılar. İşten atılma riski vardır, kontroller için izin almak sıkıntılıdır. Doğum izni zaten yeterli değildir. 6 aylık ücretsiz izin kullanmak geçim derdini iyice arttırır. Günde iki saatlik süt izni çoğu işyerinde kullandırılmaz. Patronların kâr hırsı yüzünden, çocuk sahibi olmak mutluluktan ziyade eziyete dönüşür. Sonuçta çocuğuna bakabilecek bir yer bulamadığı için işten çıkmak zorunda kalan kadın işçiler eve hapsolurlar. Bu durum geçim sıkıntısını daha da arttırır.
Hükümet, kadınları çocuk yapmaya teşvik ediyor. Ancak çocukların bakımı sorununu kadının sırtına yıkıyor. Anne, kaynana, komşu gibi çözümlere zorluyor. Asgari ücret ya da onun biraz üzerinde ücrete çalışan işçilerin çocukları için bakıcı tutması ise, elbette mümkün değildir. Gerçekte çocukların bakılması ve yetiştirilmesi işinin yalnızca ailelerin ve özellikle de kadınların sırtına yıkılmaması gerekiyor. Aslında nereden bakılırsa bakılsın, çocukların bakımı sorunu toplumsal bir sorundur ve bu nedenle daha kapsayıcı, daha sağlıklı ve kalıcı çözümler bulunmalıdır. Hem emekçi kadının yükünü büyük oranda hafifletecek ve kadını eve hapsetmeyecek hem de çocuğun gelişimine katkı sunacak en iyi çözüm elbette kapsamlı ve nitelikli kreştir. Eğitimin, bakımın, sosyalleşmenin paralel olarak yürümesi gereken bu kreşlerin ücretsiz olması ve günün tüm saatlerinde hizmet vermesi gerekir.
Türkiye’de binlerce özel küçük kreş var. Ama bir işçi ailesinin iyi bir kreşin ücretini karşılamasına imkân yoktur. Özellikle son iki yıldır medyada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından kadın istihdamını arttırmak için ücretsiz kreşler açılacağına ya da kreş yardımı yapılacağına ilişkin “müjdeli haberler” veriliyor. Ama gerçek bunun tam tersidir. Verilen sözlerin hiçbiri gerçekleşmediği gibi esnek çalışma, evden çalışma gibi kadınları daha fazla eve hapseden uygulamalara hız veriliyor.
Diğer taraftan özel anaokulları ve devlet okullarının ana sınıfları var. 3 yaşını doldurmamış çocuklar bu okullara kabul edilmiyor. Ana sınıflarında tam gün eğitim yok, dolayısıyla çalışan kadınlar için uygun değil. Tam gün hizmet veren anaokulları ise yaygın değil. Vardiyalı çalışanlar içinse özel kreşlerden başka seçenek yok. Çocuklarını devlet okullarının ana sınıflarına veren işçi aileleri ise, kendilerini bir para tuzağının içinde buluveriyorlar. Örneğin sitemize mektup gönderen bir kadın işçi: “Daha çocuğumuzun kaydını yaparken 300 liralık malzeme aldırmışlardı. 50 lira tamir masrafı, 100 lira okul aidatı derken bizdeki heyecan gitmiş yerini düşünce ve endişeye bırakmıştı. Çünkü biz asgari ücrete geçinmeye çalışan ailelerdik” diyerek anlatıyordu yaşadığı sıkıntıyı.
Yasaya göre 150’den fazla kadın işçi çalıştıran işyerleri 0-6 yaş grubu için ücretsiz kreş açmak zorunda. Ama sendikalı bazı fabrikalar dışında yasayı uygulayan işyeri neredeyse yok. Zaten hiçbir denetim de yapılmıyor. Yasanın uygulandığı fabrikalarda ise keyfi uygulamalar getiriliyor. Örneğin 2 yaşından küçük çocuklar kreşe kabul edilmiyor ya da gece vardiyaları için kreş hizmeti verilmiyor. Üstelik Türkiye’deki işyerlerinin %90’dan fazlasını 150’nin altında işçi çalıştıran işyerleri oluşturuyor.
İşyerlerinin açacağı kreşlerin yanı sıra organize sanayi bölgelerinde ve işçi mahallelerinde kadının çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın her yaş grubundaki çocukların faydalanabileceği, 24 saat hizmet verecek, maliyeti devlet tarafından karşılanan kaliteli ve ücretsiz kreşler açılmalıdır.
Bu imkânsız bir talep değildir. Bugün İsveç, Fransa, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde ücretsiz kreşler ve anaokulları oldukça yaygındır. İşçi çocuklarının neredeyse tamamı bu okullardan faydalanmaktadır. Elbette Avrupa’daki bu durum geçmişte işçilerin verdiği çetin mücadeleler sonucunda elde edilen pek çok kazanımın sonucudur. Çocuk bakımı sorunu sadece kadın işçilerin değil tüm işçilerin sorunudur. Bu sorunun çözümü uydurma “müjde” haberleriyle mümkün olamayacağına göre, bu talep için başta kadın işçiler olmak üzere tüm işçilerin mücadele etmesi gerekiyor.
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...