Yaşamak İçin mi Çalışıyoruz, Çalışmak İçin mi Yaşıyoruz?
Sancaktepe’den bir işçi

Çalışmak yani üretmek şüphesiz yaşamın önemli bir parçası. Çünkü insan ihtiyaçlarını ancak üreterek karşılar. İnsan üretmeseydi, sadece doğanın verdikleriyle yetinseydi bugünkü olanaklara sahip olamazdı. Demek ki yaşamak için çalışmamız, üretmemiz gerekiyor. Ama öyle bir düzende yaşıyoruz ki yaşamak için gerekli olan çalışma araç olmaktan çıkmış adeta yaşama amacımız haline gelmiş. Yani çalışmak için yaşar olmuşuz. Uzun çalışma saatleri, yolda geçen zaman da eklenince kendimize ayırabileceğimiz zamanı alıp götürüyor. Çoğumuza yemek yemek ve uyumak dışında bir zaman kalmıyor. Çalışmamız karşılığında aldığımız ücretin insanca yaşamamıza olanak vermemesi de cabası. Emekliliğimizde rahat etme hayaliyle çalışır dururuz da ömrümüzün de sağlığımızın da gittiğinin farkına varmayız, varacak zaman da bulamayız. Geçenlerde bir işçi abimizin anlattıkları işte bu gerçeği gösteriyordu.
İşyerinde her gün mesaiye kalan bir arkadaşları varmış. Öyle bir iki saatlik mesai de değil. Kimi zaman 36 saat boyunca çalıştığı olurmuş. Üstelik döküm işi yaptıkları için işleri de oldukça ağırmış. Kendisini bu kadar yıpratmamasını söyleyen arkadaşlarına gülermiş. “Ben şimdi kazanıp biriktireceğim ki emekliliğimde rahat edeyim. Ben emekli olduğumda gül gibi geçinip giderken sizin elinizde hiçbir şey olmayacak” dermiş. Bu insanlık dışı çalışma temposuyla yıllar içinde çocuklarına iki daire alabilmiş. 50 yaşına geldiğinde ise emekliliğine çok az kalmışken kanser olduğunu öğrenmiş. Bir gün rahat edeceği hayaliyle en güzel yıllarını sağlığını alıp götüren bir çalışmayla geçiren bu işçi şimdi kanserle savaşıyormuş ve durumu umut verici değilmiş. Bir insan ömrünün bedeli iki daire olmuş!
İşçi abimiz bu hikâyeyi anlattığında ister istemez bir insan için yaşamın anlamı nedir diye düşündüm. Başımızı sokabilecek bir ev alabilmek için ya da emeklilikte rahat edebilmek için bütün ömrümüzü delicesine bir çalışmayla geçirmek, sonra da bir rahat nefes alamadan lanet bir kansere kurban gitmek mi? Haksızlıklar karşısında mücadele etmek yerine kredi borçlarımızı düşünerek sessizce boyun eğmek mi? Hayır, bunların hiçbiri olmamalı. Elbette yaşamak için çalışacağız, çalışmak zorundayız. Ama yaşamımız patronlar için çalışmaktan ibaret olmamalı. İşçiler olarak, ürettiğimiz zenginliklerden daha fazla pay alabilmek için birlik olmasını öğrenmeliyiz. Biz insanız, yük hayvanı değil! Ailemizle, sevdiklerimizle zaman geçirmeye, hayatın tadını çıkarmaya, yeni yerler görmeye, dinlenmeye en çok biz işçilerin hakkı var. Tabi ki başımızı sokacak bir ev, emeklilikte bir güvenceye sahip olmak istiyoruz. Ama bunun için bütün ömrümüzü feda etmek zorunda bırakılıyoruz. Hem kendimiz hem de çocuklarımız için huzurlu bir gelecek istiyorsak bize bunu vermeyen kapitalist sisteme karşı mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok. Daha çok çalışırsak değil ancak daha çok mücadele edersek geleceğimizi kazanabiliriz.
Dünyaca
“Yakıyor, Yakıyor, Dolarları Yakıyor!”
Son Eklenenler
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...
- İşçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek için çalışan UİD-DER, bu amaçla işçi sınıfının saflarında mücadele eden sanatçıları ve eserlerini işçilere tanıtmaya devam ediyor. UİD-DER Web TV, bu kapsamda filmleriyle işçi sınıfını anlatan...
- 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yüz binlerce emekçi kadın dünya meydanlarına aktı. Dünyanın dört bir yanında derinleşen ekonomik krize, artan işsizliğe ve yoksulluğa, yaygınlaşan emperyalist savaşa ve yükselen faşizme karşı emekçi kadınlar...
- UİD-DER ve Belediye-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube, 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle 9 Martta, Avcılar Barış Manço Kültür Merkezinde “8 Mart Yol Gösteriyor: Engeller Mücadeleyle Aşılır!” şiarıyla etkinlik düzenledi. Düzenlenen...
- Elinizde tuttuğunuz broşür, İşçi Dayanışması bülteninde yer alan Emekçi Kadın köşemizde yayınlanan yazılardan bir seçki yapılarak hazırlandı. Gururla söylemeliyiz ki Emekçi Kadın köşemizdeki tüm yazılar işçi ve emekçi kadınlar tarafından yazıldı,...
- 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününde İstanbul’dan Diyarbakır’a, Kocaeli’den Antep’e, Hatay’dan İzmir’e Türkiye’nin dört bir yanında binlerce emekçi kadın engellemelere rağmen alanlara çıktı, taleplerini haykırdı. Diyarbakır’da kadınların...
- 8 Mart’ın ortaya çıkışının ve bir gelenek olarak yükselmesinin hikâyesi, emekçi kadınların birlik olup en zorlu engelleri aşmasının hikâyesidir. Gelecek kuşaklara nice deneyimleri, nice hakları miras bırakmasının hikâyesidir. Bu hikâye, bizim devam...
- Bizler 8 Mart’ı yaratan işçi kuşaklarının, emekçi kadınların direncini ve azmini yarınlara aktaracak bugünün işçi kuşaklarıyız. Tüm zorluklara rağmen, azimle mücadele ederek miras bırakılan bu geleneğe sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü savaşların...
- 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, emekçi kadınların çalışma saatlerine, işyerindeki baskı ve tacizlere, düşük ücretlere karşı başlattığı mücadeleden doğdu. 8 Mart ne kadınlara hediye verme günüdür ne de bütün kadınları aynı potaya koyan, hangi sınıftan...
- Bizler farklı hastanelerde, branşlarda ve meslek gurubunda olan sağlık emekçisi kadınlarız. Bir kez daha 8 Mart coşkusu yaşıyoruz. Hastaneler, aile hekimlikleri ve daha nice sağlık kurumu ile evlerimiz arasında mekik dokuyarak geçiyor hayatımız....