Bana Masal Anlatma mı?
Kartal’dan bir işçi

Birçok kimse hayal ürünü, imkânsız, olmaz denilen şeylere tepkisini “bana masal anlatma” diyerek dile getirir. Bu sözün aksine masallar geçmişte insanlar için önemli mesaj ve derslerin son derece zengin ve yaratıcı bir dille anlatıldığı sözlü geleneğe dayanır. Anlatılan her masal aslında bugün de yaşadığımız toplumda var olan zengin-fakir çelişkisini işler. Bu masallarda güçsüz, fakir, sıradan insanlar devleri yenen, hak ve adaleti sağlayan bir kahramana dönüşürler.
Bir varmış bir yokmuş…
Masallar eski çağlardan bu yana halkların birbirine benzeyen büyülü dilidir. Binbir Gece, Ezop, La Fontaine, Kelile ile Dimne veya Keloğlan masalları Arap, Hint, Yunan, Anadolu coğrafyasında ortak özellikler içeren anlatımlardır. Yani adeta eski çağlardan bu yana toplumların birbirine benzeyen büyülü dili gibidir. Bu masallar çoğunlukla şöyle başlar: “Bir varmış bir yokmuş, bir zamanlar binlerce kilometrelik topraklara hükmeden, çok kötü yürekli, yaşlı bir padişah varmış…” Gençler ve yetişkinler hep beraber bu kahramanlık anlatılarını dinler, kendince deneyim ve dersler çıkartırlardı. Zamanla bu hayal dünyasına en çok ihtiyaç duyanlar çocuklar oldu.
Masala konu olanlar genelde varlıklı, güçlü ve zalim kişilerle; güçsüz, zayıf ve yoksullardır. Bunlar bazen Keloğlan, bazen bir kuş bazen de âşık bir genç olur… Masallarda güçlülerle güçsüzlerin kavgası, haksızlık ve zalimlik yapanlarla eşitlik ve doğruluk peşinde olanların mücadelesi vardır. Bu mücadele kuru bir nasihat şeklinde değil dinleyeni heyecanlandıran, meraklandıran, düşündüren, bu kadar da olmaz denilen bir atmosfere sokarak işlenir.
Ben bir garip Keloğlan’ım
Örneğin Keloğlan sıska, tecrübesiz, kimsesiz bir gençtir. Fakat olaylar onu saraydaki vezir ve padişahla karşı karşıya getirir. Keloğlan, bu mücadeleden zekâsı, kurnazlığı ve cesareti ile başarıyla çıkar. Keloğlan padişahın tahtını yıkar ve kendisi gibi yoksullar gün yüzü görür, dilekleri kabul olur. Halk geçmişte bu ve benzeri masalları kulaktan kulağa anlatarak aslında zalim yönetimlere olan isyanını dile getirmektedir. Benzer şekilde suyun başını tutan devler, halkı soyan tepegözler, insanlara acı çektiren cadılar, büyücüler masallarda alt edilir ve yenilirler. İnsanlar yıllar yılı krallardan, tiranlardan, padişahlardan kurtulacaklarını, mutlu ve huzurlu bir hayat süreceklerini hayal etmişler ve bu hayallerini masallar aracılığıyla çocuklara anlatmaya başlamışlardır.
Kıssadan hisse…
Masallar “onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” dilekleriyle son bulur. Masallar dinleyeni uyutmak için değil uyandırmak için anlatılır. Bugün medya masalların tahtını ele geçirmiş, çocuklar sistemin uyuşturmasıyla karşı karşıya kalmışlardır. Masalların gücü zayıflatılarak yok edilmiştir. İşçi çocukları geleceksizlikle, işsizlikle, eğitimsizlikle karşı karşıya kaldıkça anneler yarın çocuklarına yeni masallar anlatacak ve çocuklarının günün birinde bu sömürü düzenini yıkacak örgütlü, bilinçli, azimli bir kahramana dönüştürecek ilk ilhamı yeniden kulaklarına fısıldamış olacaklardır…
Kazanan Kim, Kaybeden Kim?
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...